-53-
❝Nikolai❞
Evin bahçesinde sessizlik içinde içkimi yudumlarken gökyüzündeki yıldızlara bakıyordum tembelce. Günlerdir ölü gibi yaşıyordum. Uzamış sakallarım, bitkin hâlimle ilgilenmiyordum. Aynaya bakmıyordum bile. Bütün gün sessizlik içinde odanın panjurlarını kapatıp oturuyordum karanlıkta.
Bu sebeptendir ki günlerdir benden haber alamayan Ivan kapıya dayanmıştı. Polina gelip "Bay Ivan geldiler, sizi görmek istiyorlar." dediğinde sakinlikle onayladım. Yanıt vermeye bile güç bulamamıştım.
Kısa süre sonra Ivan geldi ve karşımdaki koltuğa oturdu. Vermek istediği aşırı tepkilerini bastırmaya çalışarak karşıma oturdu. "Şu hâline bak. Mağara insanlarına dönmüşsün."
"İltifat için teşekkürler."
"Kaç gündür Hydra'ya da gelmiyorsun. İşlerin başında durmuyorsun." Başını eğip benimle göz göze gelmeye çalıştı. "İşler kötüye gidiyor."
"Umurumda değil." Yorgun bir ifadeyle içkimden yeni bir yudum aldım. "Lâl'den başka hiçbir şey düşünemiyorum, odaklanamıyorum." Nefes aldım isteksizce. "Onu merak ediyorum, görmek istiyordum ama gidemiyorum. Onu zor durumda bırakmak istemiyorum. Ama aklım hep onda. İyi mi, tedavisi nasıl gidiyor bilmiyorum. Onu kaybedersem nasıl yaşarım bilmiyorum."
"Abartma, Nikolai." Sıradan yüz ifadesiyle bana bakarken beni anlamaktan çok uzaktı. "Lâl hiçbir zaman senin olmamıştı ki onu kaybedeceksin."
"Biliyorum." Omuz silktim çaresizce. "Ama onun uzakta bir yerlerde sağlıklı olduğunu bilmek bile huzur veriyordu. Riccardo'yla olsa bile." Zorlanarak dişlerimi sıktım. "Onun yatağında olsa bile."
Kısa bir düşünme anından sonra "Durumu iyiye gidiyormuş." dedi Ivan sakince. Ne dediğini anlamayıp dikkat kesildiğimi gören adam açıkladı. "Lâl'in tedavisi, iyiye gidiyormuş."
Gözlerim parladı merakla. "Sen nereden biliyorsun?" diye sorarken yerimden doğrulmuş ona bakıyordum.
"Wendy öyle söyledi."
Aldığım güzel haberle arkama yaslanıp başımı gökyüzüne çevirdiğimde "Şükürler olsun." diye inledim.
Bu durumu garipseyen Ivan "Neye şükrettiğini sorabilir miyim?" diye mırıldandı. "Bir hiçliğe mi?" Tanrı'ya ve maneviyatına karşı inançsızlığıma atıfta bulunur gibiydi. "Ne zamandan beri inançlı bir Hristiyan'sın?"
Bir yanıt vermedim. "Lâl iyi." diye sayıkladım yalnızca. "O iyi." Rahat bir nefes aldım. "Onun iyi olması için kime şükran duymam gerekiyorsa duyarım."
"Tam olarak iyileşmemiş ama tedavisi olumlu ilerliyormuş. Yani Wendy'nin söylediği kadarını biliyorum ben."
İkinci kez Wendy'nin adını kullandığında bakışlarım hınzırca ona döndü. "Anladığım kadarıyla Wendy'le aranızdan su sızmıyor. Ne ara bu kadar yakın oldunuz?"
"Yakın değiliz." Bu sefer omuz silken kendisiydi. "Elbette ben olmak isterdim ama henüz değiliz."
"Ivan, sen bu Wendy konusunda ciddi misin?" Kuşku dolu gözlerle onu inceliyordum. "Çünkü Lâl beni bu konuda çok ciddi bir biçimde uyardı."
"Ne dedi?"
"Arkadaşına söyle, arkadaşımdan uzak dursun dedi." Ivan buna bir yorumda bulunmasa da ben anlamıştım. Wendy'den hoşlanıyordu. "Peki, Wendy ne hissediyor?"
"Bilmiyorum. Yani... Benden aşırı hoşlandığını düşünmüyorum ama bir şansım olabileceğini umuyorum." Gözleri uzaklara dalan adamın bu bakışlarını tanıyordum. Kendimden. "Çok üzülmüş, kırılmış. O yüzden temkinli yaklaşıyor. Benim kadar yoğun duygular hissetmediğinin de farkındayım ama belli de bir şansımız olur, kim bilir..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Napoli'de Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - II ღBİTTİღ
Fiksi Umum❝ Halikarnas'ta tanıştık, olağanüstü bir tanışmaydı. Bir barda, sarhoş kafayla. Ve Halikarnas'ta bir gece demiştik, tek bir gece. Planımızda âşık olmak yoktu. Gözlerimi açtığımda Beyrut'a giden bir jetteydim, kaçırılmıştım. Oradan da Napoli. Sonra t...