-9/1-
GÜNÜMÜZ • 26 ARALIK, 2021
❝Lâl❞
Aynada titreyen ellerimle boynuma dokundum. Morarmıştı. Burada daha fazla kalamayacağımı, kalmamam gerektiğini biliyordum. Zamanım daralıyordu. Üst üste başarısız kaçış denemelerim beni yıldırıp umutsuzluğa kapılmama sebep olsa da vazgeçersem sonsuza dek bu esarete zincirleneceğimi de iyi biliyordum. Oturup dizimi döverek kaderime ağlayamazdım, buna vaktim yoktu. Yerimden kalkıp acilen bir plan yapmaya çalıştım. Elimde neler vardı? Her şeyi gözden geçirdim ve tutması olası bir plana giriştim. Zaten aslına bakarsanız başka çarem de yoktu. Denemek zorundaydım. Başarısız olsa bile.
Kendine gel, Lâl. Sen kaç kere kaçtın? Plan yapmak senin işin. Vazgeçemezsin. O beyinsiz Vural'ın kendini senden daha zeki sanmasına izin verme. Ya da ver, bırak öyle sansın ve yanılsın. İçinde bulunduğun her duruma adapte olmak senin işin. Yeni bir plan yap ve alt et onu.
İlk birkaç gün dışarıdaki korumalara çay yapıp yardımcı vasıtasıyla gönderdim ve gözlemlemeye koyuldum. Durumu garipsese de bu duruma zamanla alışan korumalar çayları afiyetle içiyordu. Tabii ki ilk zamanlar normal çay gönderiyordum. Ta ki büyük gün gelene kadar...
Özel olarak bana getirilen hiçbir yemeği yemiyor, gizlice çöpe döküyordum. O kadar psikolojim bozulmuştu ki geceleri yatakta açlıktan ağlıyordum. Sonrasında ise açlıktan karnıma ağrılar giriyordu, dayanamıyordum. Fırsat buldukça mutfağa inip gizlice ağlaya ağlaya paketli kuru ekmekleri yiyordum. Bu bile zor oluyordu çünkü tepemde hep bir yardımcı kadın oluyordu, onu atlatmam gerekiyordu. Vural'ın bana verdiği -daha doğrusu verdiğini sandığı- uyku haplarını biriktirmiştim. Henüz planı kurmadan bile bunun öyle ya da böyle işime yarayacağını biliyordum. Anlamadığım tek şey, Vural'ın o ilaçları içmem için başımda neden beklemediğiydi. Başımda bekleyen yardımcıyı kandırmam çok kolay oluyordu, dilimin altına falan saklayıp bir şekilde içtiğime ikna ediyordum. Aptal Vural. Sandığı kadar zeki biri değildi ya da buna vakti yoktu. Belki de ben öyle sanıyordum ve bir tuzağa düşmek üzereydim. Bunu denemeden bilemeyecektim.
Büyük gün, 3 Ocak... Korumalar henüz yeni yılın yorgunluğunu üstünden atabilmiş gibi görünmüyorlardı. O gün ilaçları çaylarına kattım ve hepsinin içtiğinden emin oldum. Sonrası kolaydı, kendilerinden geçmelerini bekledim. Planımı uygulamak için bugünü seçmemin sebebi ise Vural'ın Bursa'ya benim yüzümden ertelediği iş seyahatine gidecek olmasıydı.
Temkinli bir biçimde kafamı odamın kapısından dışarı çıkardım ve sesleri dinledim. Yarım saattir aralarında konuşan ve asla susmak bilmeyen korumalardan ses yoktu. Çaylarına el çabukluğuyla attığım uyku hapları işe yaramış olmalıydı. Günlerdir beni o haplarla etkisiz hâle getirmeye çalışıyorlardı. Bense her seferinde içiyormuş gibi yapıp asla içmiyor, hepsini bir yerde saklıyordum. Bu ilaçların bebeğime zarar vermesine müsaade edemezdim. Ayrıca beni sürekli uyutarak aklımı bulandırıp cansız bir metaya çevirmeye çalıştıklarını da çok iyi anlıyordum. Buradan kaçıp kurtulduğumda hepsine kocaman bir nah işareti yaparak fotoğraf atacağım. Pislikler.
Ben deli değildim. Ne gördüğümü, ne yaşadığımı çok iyi biliyordum. Karnımdaki bebeğin Vural'dan olduğuna inandırmaya çalışsalar da hissediyordum, kalbimin bir yerlerinde hissediyordum. Bu bebek Vural'ın değil, Valentino'nundu. Ve tekrar ediyorum, ben deli değildim. Valentino diye biri gerçekten var. Böyle biri hayatımda oldu. Onunla tarifsiz mutluluklar yaşadık. Birlikte dünyayı gezdik, doludizgin bir aşk yaşadık. Gecemiz gündüzümüze karıştı. Karnımdaki bu bebek de o gecelerin bir armağanıydı. Evet, ilk başta istemedim bu bebeği. Çok sınavlardan geçtik. Ancak şimdi hiç hesapta yokken çıkagelen bu bebeğin Allah tarafından bana neden verildiğini anlayabiliyordum. Ne kadar kaçarsak kaçalım, alnımıza yazılan bazı gerçekler var. Ben de bu kaçınılmaz korkunç gerçeklere itilmiştim ve tüm bunlarla başa çıkabilecek gücü bebeğim sayesinde toplamıştım. Eğer o olmasaydı tutunacak hiçbir şeyim olmayacaktı ve defalarca olduğu gibi bir kez daha hayatıma son verecektim. Şimdi bebeğim ve ben buradan kaçacaktık ve bir şekilde babasına gidecektik. Gerisini o hallederdi zaten, bizi korurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Napoli'de Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - II ღBİTTİღ
Ficção Geral❝ Halikarnas'ta tanıştık, olağanüstü bir tanışmaydı. Bir barda, sarhoş kafayla. Ve Halikarnas'ta bir gece demiştik, tek bir gece. Planımızda âşık olmak yoktu. Gözlerimi açtığımda Beyrut'a giden bir jetteydim, kaçırılmıştım. Oradan da Napoli. Sonra t...