❅ Napoli'de Bir Gece | 15/2

8.9K 556 144
                                    

-15/2-

❝Valentino

Lâl'i güvenli bir şekilde eve bırakıp uslu durduğuna emin olduktan sonra -ki bu pek mümkün olmuyordu- Manrico ile bahçeye çıktık. Asi küçük bir kız çocuğu gibi davranıyordu. Bir kızımız olur da ona çok benzerse Tanrı yardımcım olsun. Onun bu başına buyruk hareketlerine alışıktım hatta zaman zaman hoşuma bile gidiyordu ancak şu durumda gözümün önünden ayrılmaması gerekiyordu. Özellikle son zamanlarda. Bizim gibi adamların hayatı her zaman tehlike içindeydi, bu doğruydu ancak Zita'yla ayrılığımızın ardından hem onun ailesini karşıma almıştım hem de onlara yakın aileleri. Zita hep bir gün ona döneceğimi, yeniden başlayacağımızı düşünmüştü, ailesini durduran şey de bu küçük umut kırıntısıydı. Ancak bunun olmayacağını, ona asla dönmeyeceğimi anlayınca ailesi de bana savaş açmaktan geri durmamıştı. Bu yüzden şimdi diğer zamanlardan daha tedbirli davranmalıydım. Lâl'in seçtiği zaman yaramazlık yapmak için doğru bir zaman değildi.

Manrico elindeki mendille alnını silerken "Bu asi Türk kızıyla işin var. Luigi'nin anlattığı kadar varmış. Tam bir baş belası." diye Lâl hakkındaki ilk düşüncelerini söylemekten çekinmemişti.

Alaycı ve rahat bir ifadeyle ellerim ceplerimde "Bu kadar milliyetçi olduğunu bilmiyordum." diye yanıt verirken dudağım kıvrıldı ve güldüm.

Manrico açık yüreklilikle "Aslında, inatçılık konusunda bizden çok da farklı sayılmaz." diye itirafta bulunduğunda memnuniyetimi gizlemedim. Luigi'den daha politik davrandığı açıktı. Kısa bir an birbirimize bakıp kendimizi gülmemek için zor tuttuğumuzda Lâl'de en sevdiğim şeylerden birinin de bu olduğunu yeniden hatırlamıştım. İnatçılık. Başına buyrukluk. İlişkimizin başlarında en nefret ettiğim bu şeyleri bile bana sevdiren bu kadına âşıktım işte. Ne diyebilirdim ki?

❝Lâl❞

Yaramazlık yaptıktan sonra annesinden zılgıtı yiyip kollarını kavuşturarak oturmuş küskün bir çocuk gibi cam kenarından somurtarak bakarken arkamdaki koltukta oturan Wendy yine kafa ütülüyordu.

"Kızım yalnız başına kaçmak ne? Beni bırakıp nereye kaçıyorsun? İnsan bir bana da haber verir."

"Aynen, haber vereyim de git enişte, enişte diye Valent'in kuyruğuna koşup beni gammazla değil mi?"

Kaşlarını kaldırarak "Valla yapmazdım diyemiyorum." yanıtını verdi dürüstçe. "Ama bak, yine yakalanmışsın. Allah aşkına sanki yakalanmayacağını bilmiyor muydun Lâl?"

"Ne bileyim, daha önce bir iki kere fırsatını yakalayıp kaçtım diye yine kaçabilirim sandım."

"Her defasında yakalanıp yine kendini burada bulduğun detayını atlıyorsun ama." Duraksadı ve merakla sordu Wendy. "Lâl, niye kaçmaya çalışıyorsun ki? Hem de her şey bu kadar yoluna girmeye meyilliyken."

"Sorun da bu zaten, Wendy. Her şeyin yoluna girmesini istemiyorum artık. Çünkü her seferinde ona daha çok bağlanıyorum, o ne derse inanacak kadar aptallaşıyorum ama akabinde daha kötü bir şey olup suratıma bir tokat gibi çarpıyor. Artık bunlar olsun istemiyorum, ondan uzak durmak istiyorum."

İmalı bakışlarını karnıma çevirerek "Bunun için bir tık geç kalmadın mı sence de?" diye sorarken sözleriyle telefonda beni sürekli bozan Wendy'nin yanımda olduğuna şüphe yoktu. "Neden bir şeyleri kontrol altına alıp yönlendirmeye çalışıyorsun ki? Akışa bıraksan ölür müsün?"

Çaresizce omuz silkerken durgundum. "Bilmem, belki de ölürüm. Bu aşk belki de beni öldürür."

"Arabeskleşme." Bilge bir ifadeyle "Aşktan ölen kimseyi tanımıyorum." diye eklerken kendinden emin görünüyordu. "Tekrar kaçmaya çalışayım falan deme. Zaten yakalanacağını biliyorsun. Ben şimdi mutfağa iniyorum, Nina özel menünü hazırlamıştır."

Napoli'de Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - II ღBİTTİღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin