❅ Napoli'de Bir Gece | 1

12.1K 579 79
                                    

-1-

❝Lâl❞

Çırılçıplaktım. Tamamen savunmasızdım onun karşısında. Tüm o cool kız havalarımın yerinde yeller esiyordu. Dudakları göğüslerime inerken ellerimi gür saçlarına daldırdım yine. Okşamaktan öte çekiştiriyor gibiydim. Yatağa uzandığımda onu reddedemeyecek kadar kendimden geçmek üzereydim. "Tek bir gece." dedim soluk soluğa. "Halikarnas'ta bir gece..."

Beni geçiştirir gibi dudakları göğüslerimi okşarken iç geçirip "Bir gece." diye mırıldandı. Bu pek inandırıcı gelmese de o an bunu sorgulayacak durumda değildim. Bacaklarımın arasına yerleşmesine izin verirken gözlerimle üzerimdeki adamı süzdüm. Bana o saçma gelen teklifle ilk geldiği gün düşüvermişti aklıma. Ben düz bir adamım, demişti. Haklıydı. Hayatımda bu kadar düz, bu kadar net bir adam tanımamıştım. Bodoslama dalmıştı konuya. Böylesine ilginç bir teklifi bile dümdüz edebilmişti işte, bir insan daha ne kadar net olabilirdi ki?

Bacaklarımı araladı ve elleri vücudumda dolanırken dudakları hâlâ göğüslerime usul usul dokunuyordu. Dil darbeleri göğüs ucuma vurup kaçar gibi hamlelerde bulunurken gerilmiştim. Dişleri ve diliyle tatlı işkencelerini sürdürüyordu. Ellerim saçlarını okşarken siyah saten çarşafların arasında yukarı doğru kıvrıldı belim. Elleriyle kalçamı yaklaştırıp muhteşem birleşmeyi aniden gerçekleştirdim ve yavaşça içime sızdığında küçük bir inleyiş koptu dudaklarımdan. Kollarına ve omuzlarına tutundum. Gitgelleri hızlandıkça sertçe tırnaklarımı sırtına geçirdiğimde dudaklarındaki gülüşü yakalamıştım. Bana dokunuşları bir alev gibi yakıp kavuruyordu tüm bedenimi. Sertti ama tatlı bir sertlikti bu. İnsanı zevkin doruklarına çıkaran, bulutların üzerinde yüzdüren tuhaf bir histi. Hem çığlık atmak istiyordunuz kalbiniz ağzınızda atarken hem de daha yükseğe tırmanmak istiyordunuz. Lunaparklardaki hızlı tren gibiydi. Adrenalin doluydu.

Daha derine.

Ve daha hızlı.

Vücuduma tatlı sert hâkimiyeti sürüyordu. İçimdeki hareketlerini daha hızlı yönetmeye çalışırken kalçalarımı indirip kaldırıyordum. Çığlıklarım onun inleyişlerine karışmıştı. O yatakta tek vücut olmuştuk.

Alnımda boncuk boncuk ter damlalarını hissediyordum. Geçmişten bazı sahneler aklıma doluşup dururken rüya mı gerçek mi olduğunu ayırt edemiyordum. Aklım karmakarışıktı. Ben kimdim? Kim olduğumu biliyordum ama bildiklerimin gerçekler mi yoksa uydurduğum şeyler mi olduğunu anlayamıyordum. Gözlerimi açamıyordum. Kendimdeydim, etrafımdaki her şeyi duyuyordum, hissediyordum ama gözlerimi açamıyordum. Çok tuhaf hissediyordum. Bir yatağa bağlı gibiydim, kalkmaya çalışıyordum ama kalkamıyordum. Elim istemsizce karnıma gitti. Zor da olsa yavaşça gözlerimi araladım. Bu kez farklı bir odadaydım. Loş ve sessiz bir odaydı.

Ayağa kalkmak benim için zor olsa da bunu başarmıştım. Sanki yıllardır yürümüyor gibiydim, yürümeyi unutmuştum. Sendeleyerek odanın kapısına kadar geldim. En son olanları hatırlamaya çalışıyordum. Valentino'yla ateş hattında kalmıştık. Vücudumun muhtelif yerlerine dokunduğumda herhangi bir yara göremiyordum. Ağrı da hissetmiyordum. Acaba Valentino mu yaralanmıştı?

Koridorda yarım yamalak yürürken seslerin geldiği yere doğru ilerledim. Bazı konuşma sesleri geliyordu kulağıma, anlamaya çalışıyordum ama anlayamıyordum. Biraz daha yaklaştım ve konuşmaların geldiği odanın önünde, aralık kapıda konuşulanları dinlemeye başladım. Annem, Başkan ve ablam odada, yaşlı bir adamın söylediklerini dinliyordu. Hepsinin yüzünden düşen bin parçaydı. Diğerleri neyse de başkanı hiç bu kadar üzgün görmemiştim. O an biri mi öldü diye düşündüm ve kalbim kısa bir an sancıdı. Valentino ölmüş olsa başkan niye üzülsün Lâl, saçmalama dedi iç sesim. Peki ya neredeydi? Ben buraya nasıl gelmiştim? Valentino tüm bu olanların ardından nasıl yanımda değildi, nasıl olmuştu da peşimden gelmemişti? Hiçbir şey anlamıyordum.

Başkan yaşlı adama döndü ve "Kızımın nesi var doktor bey? Anlamıyorum." diye sordu. Benim hakkımda konuşuluyordu. Başkanın sesi ilk defa bu kadar şefkatli ve samimiydi.

"Lâl, içinde bulunduğu aileden ve durumundan mutlu olmadığı için, belki de bu aileye ait olduğunu hissetmediği için geçirdiği travmaların da etkisiyle şuan yaşadığı hayatın gerçekliğini inkâr ediyor. Kendine kaçış yolu olarak da Valentino adında hayalî bir sevgili yarattı. Onunla olan ikinci hayatından memnun. O hayatı ve yarattığı o evrendeki hayalî sevgili mükemmel. Çok anlayışlı, sabırlı, yakışıklı, ne olursa olsun onu seven muhteşem biri. Her şeyine evet diyen, ne yaparsa yapsın onu onaylayan, herkesin âşık olabileceği bir erkek. Ama hayalî bir erkek." Kısa bir an nefeslenip devam etti adam. Sesinde umutsuz bir tını vardı. "Paranoid Şizofreni'den şüpheleniyorum. Paranoid Şizofreni hastaları gerçeklikten tamamen uzak olan, güçlü kanıtları olmayan bu inançlarına genellikle körü körüne inanmaktadırlar. Birilerinin sürekli kendilerini gözlemlediğini ve ona zarar vermek istediğini düşünebilir. Lâl Hanım bu yüzden sizin ve nişanlısı Vural Bey'in ona zarar verdiğini düşünüyor olabilir. İçinde bulunduğu gerçek yaşamı reddediyor. Bu yüzden arkadaşlarından ve sosyal yaşamından git gide uzaklaşıp yalnızlaşıyor. Gördüğü ikinci hayatının, sahte yaşamının sanrılarına tutunuyor. Kendi yarattığı gerçek dışı sanrılara."

Aklım karışıyordu, zihnim bulanıklaşıyordu. Tüm bunlar ne demek oluyordu? Sağır edici silah sesleri beynimi yarıp geçiyordu sanki. Kulaklarım çınlamaya başladı. Komodins tutunarak başımdaki ağrının ve baş dönmesinin geçmesini bekledim. Geçmiyordu. Kahrolası ağrı geçmiyordu! Öfkelenip büfedeki vazoyu yere fırlattığımda odadaki herkes bana doğru hızla yürümeye başlamıştı. Bense sinir krizi geçirmiş gibi etrafı dağıtırken hiç beklemediğim bir anda kendimden geçmiştim. Gözlerim istemsizce kapanıyordu ve karanlık bir çukura düşüyor gibi bilincimi kaybettim.

...

*

YAZAR NOTU: Hi guys! İşte geldim, buradayım! Sizleri çok ama çok özledim! Görüşmeyeli nasılsınız? 💞 Hiçbir şey söylemeden önce uyarımı yapayım, bu hikâye Halikarnas'ta Bir Gece hikâyemin devam kitabıdır, öncesinde Halikarnas'ta Bir Gece'yi okumanız önerilir. Neyse, geçelim diğer konulara. Bomba gibi geri döndüm görüyorsunuz ki. Ancak bu hikâyeye başlamadan önce bazı uyarılarım olacak. Lütfen sinirleri kaldırmayan insanlar bu hikâyeyi okumasın, ciddi söylüyorum. Halikarnas'ta Bir Gece'de çok sinir krizine giren okur gördüm, bu hikâyede olacakları onla falan çarpın, daha inanılmaz şeyler olabilir. Benden uyarması, sonra sinir krizine girip bana küfür etmeyin rica edeceğim. Biliyorsunuz ki bu benim işim ve her zaman beklediğiniz şeyler olmayabilir, farklı şeyler okuyabilirsiniz. Farklılıklara ya da hoşunuza gitmeyen şeylere açık olun. Ya da hiç okumayın. Sonuçta herkes her konuda aynı düşünecek diye bir şey yok, biraz da bu açıdan bakın ve hoşgörülü olun lütfen. Bunu psikolojik olarak kaldıramıyorsanız lütfen okumayın. Ayrıca yetişkin içerikten rahatsız olanlar da okumasa iyi olur. İlk kitaptaki gibi yetişkin içerik sahnelerimiz olacaktır. Bu arada yeni bölüm 5 Bin okunmaya ulaşınca gelecek. 💞 Buraya bölümle ilgili düşüncelerinizi yazabilirsiniz, sizce yaşanan her şey bir rüyadan mı ibaretti? Eğer değilse Valentino nerede? Yorumlarda buluşalım. Bu konudaki teorilerinizi de buraya yazabilirsiniz. Yeni bölüm tahminlerinizi de tam olarak buraya yazabilirsiniz. Sizleri aşırı aşırı çok seviyorum, sevgiler ve de bol kokulu öpçükler! 😘

•••

SOSYAL MEDYA
Wattpad: -BuzlarKralicesi
Instagram: buzlarkralicesioffical
YouTube: Gülay Sena Dündar

HİKÂYENİN INSTAGRAM HESAPLARI
@halikarnastabirgece
@lalalsancakofficial
@valentinoriccardoofficial
@lalentinofanclub

Napoli'de Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - II ღBİTTİღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin