❅ Napoli'de Bir Gece | 16/2

8.1K 538 137
                                    

-16/2-

❝Lâl❞

Wendy tansiyonumu ölçen hemşireyle Pietro'nun İtalyanca konuşmasından hiçbir şey anlamayınca "Ne olduğunu bana anlatacak mısınız?" derken gözlerimi yeni yeni aralayabiliyordum.

"Tansiyonu düşmüş." dedi yalnızca Pietro. Yüzünde Valent'i kaybetmiş olmanın verdiği üzüntü varken kendime üzülecek durumda değildim. Bebekle ilgili kötü bir şey söylememelerine bakılırsa en azından bu cephede her şey yolunda görünüyordu. Oysa yolunda gitmeyen çok daha önemli şeyler vardı. Valentino... O yoktu artık. Buna inanmıyordum. Her an bir yerlerden çıkacakmış gibi hissediyordum ama çıkmıyordu. Herkes çok üzgün ve kötü olsa da bu gerçeği kabullenmiş görünüyordu. Dayanamıyordum.

Pietro odadan çıktığında yatakta doğruldum. Yatağın kenarına oturan Wendy sürekli musluk gibi yanaklarıma gözyaşı akıtan gözlerimi elleriyle sildi. "İyi misin diye sormayacağım çünkü bu çok mantıksız olur." O da üzgün görünüyordu. Yüzüme bakarken "Şu hâline bak, gözlerin kan çanağı gibi olmuş. Bu şişmiş ve kızarmış gözlerle nasıl görebiliyorsun anlamıyorum."

Alt dudağım titrerken başımı önüme eğdim. "İnanmıyorum." Nefes alamıyordum. "Buna inanamıyorum. O gitmiş olamaz. Ölmüş olamaz."

"Lâl, lütfen yapma."

Kabullenmek istemiyordum. Bu zamana kadar ayrılsak da onun hayatta olduğunu, yaşadığını biliyordum. Sağlıklı olduğunu bilmekti beni rahatlatan. Ama şimdi o yoktu. Yaşamıyordu. Ölmüştü. Bu nasıl olabilirdi? Nasıl inanabilirdim buna? Nasıl kabullenebilirdim? Görmeden inanmayacaktım ama etrafımda durumun ciddiyetini gördükçe onun artık hayatımda olmayacağının bir kez daha farkına varıyordum. Kendimi bu gerçeğe hazırlamaya çalışıyordum ama olmuyordu. Sırtımı ona yaslarken, onun yanımda olduğunu hissetmenin verdiği güvende olma hissiyle yaşarken şimdi şımaracak kimsem yoktu, kalmamıştı. Onu kaybetmiştim. "Ona son sözüm senden nefret ediyorum oldu." Bu doğru değildi. Ona çok kızgın olduğum doğruydu ama ondan nefret etmiyordum. Onu severken senden nefret ediyorum demek, ona söylediğim son sözün bu olması... Yutkundukça boğazımda demir teller sarılıymış gibi acı çekiyordum. Bana son bakışını asla unutamayacaktım. "Onsuz nasıl yaşayacağım?" Herkes sakin olmam gerektiğini söylüyordu. Bebeğim için sağlam durmam gerektiğini. Ama kimse bana bunu nasıl yapacağımı söylemiyordu. Sevdiğim, âşık olduğum adamı, bebeğimin babasını kaybetmişken nasıl sağlam durabileceğimi biri de çıkıp söylemiyordu. Gözyaşlarım yanaklarımı ıslatmaya devam ederken "Onu seviyorum." diye sızlandım acıyla. Bir çocuk gibi.

"Lütfen kendine eziyet etmekten vazgeç. Bunun sana bir faydası olmaz, aksine bebeğe zarar." Söylediklerinin bir kulağımdan gidip diğerinden çıktığını gören kız çaresizce elimi tuttu. "Lâl, yapma böyle ne olur bak düşünmen gereken bir bebeğin var."

Acı içinde karnıma dokundum. "Ondan bana kalan tek şey." Sakin kalmaya çalışırken içimde kopan fırtınaları etrafımdaki insanlara nasıl tarif edebilirdim ki? "Ben şimdi ne yapacağım Wendy?"

Sarıldı bana Wendy. Bağrına bastı. Bir bebek gibi pışpışladı ve "Her şey geçecek." diye mırıldandı. Ama bu tarifsiz acıyla nasıl başa çıkacağımı söylemedi. Belki de bunun bir yolu da yoktu.

Çok sevdiğiniz, uğruna ölebileceğiniz birini kaybettiğinizde bununla başa çıkmak mümkün müydü? Üstelik bizim durumumuz biraz daha farklıydı. Ben kendimi kaybedecek kadar, gururumu ayaklar altına alacak kadar seviyordum onu. Şimdi ne yapacaktım? Nasıl savaşacaktım onun yokluğunun verdiği acıyla?

Gözyaşlarım kuruyana kadar ağlamaktan içim dışıma çıkmıştı. Yine hiçbir şey yiyemez olduğum günlere geri dönmüştüm. Ağlayıp yorgun düşmüş, uyuyakalmışım. Yeniden uyandığımda her şeyin bir kâbus olmasını dilesem de değildi. Ne yazık ki değildi. Bense hâlâ inanmıyordum. Valentino bir yerden çıkacaktı, biliyordum. İçimde bir yerlerde bunu hissediyordum. Belki de kendimi kandırıyordum ama bu düşünceydi beni şuan ayakta tutan. Aksini düşünseydim iyice umutsuzluk batağına saplanacaktım.

Napoli'de Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - II ღBİTTİღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin