-12/1-
❝Valentino❞
Çalışma odamdaydım ve aklımı asla işlere veremiyordum. Bir yanım hep şunu düşünüyordu; baba oluyor muydum, olmuyor muydum? İçimdeki ses onun gerçek Lâl olduğunu söylüyordu. Gözleri, bakışları, kokusu... Sataşması bile. Âşık olduğum kadın böyle bir durumda ne yapardı? İşte bana yardımcı olacak soru buydu. Defalarca yanımda kadınlar görmüştü, bunlar genellikle yanlış anladığı zamanlar olmuştu. Örneğin Zita'yla karşılaştığı ilk anda verdiği tepkileri düşündüm. Bence Lâl böyle bir durumda karşısındaki kadının saçlarını yolar, üstüne saldırırdı. Sonradan gelen Lâl bu kadarını yapmasa da öfkelenişi, sataşması tanıdığım Lâl'e çok benziyordu. Ona dokunmak için kendimle savaşıyordum, bu da mı sahteydi?
Onu görmek istiyordum. Odadan çıkıp koridorda yürüdüğümde kendimi onun odasının önünde buldum. İçeri girip girmeme konusunda kararsızdım. İçimde girmem ve girmemem konusundaki iki ses de kavga ediyordu. Beni görmek istemiyor olduğunu tahmin etmek zor değildi. Odama geri dönüp Nina'yı yanıma çağırttım. Nasıl olduğunu merak ediyordum. "Hiçbir şey yemedi mi?"
Nina ise başını iki yana salladı ve "Hayır, efendim. Yediklerini de kusuyor." diye rapor verdi.
İstediğim bilgileri aldıktan sonra Nina'yı gönderdim ve yalnız kaldım. Duyduklarıma canım sıkılmıştı. Bu nasıl normal olabilirdi ki? Hamileydi, hiçbir şey yemiyordu, yediklerini kusuyordu. Bu kadarı da sahte olamazdı, değil mi? Onun için endişeleniyordum. Bir an önce kendine gelmesini ve bana başına gelenleri anlatmasını bekliyordum. Doktoru çağırdıktan sonra tekrar odamdan çıktım. Bu defa dayanamıyordum. Onu görmeliydim. Odasına girdiğimde karşılaşacağım tepkiyi tahmin edebiliyordum. Ve tahmin ettiğim gibi de oldu.
"Ne işin var burada?" diyerek beni tersledi.
"Hiçbir şey yemediğini söylediler. İyi misin?"
Vazgeçmiş bir ifadeyle karşılık verdi. "Valentino rica edeceğim sanki umurundaymışım gibi davranma, beni de yorma. Hadi çık git nereye gidiyorsan."
Bir yanım bu davranışlarını anlayabiliyordu ancak "Ne saçmalıyorsun sen, Lâl?" diye sormaktan kendimi alamadım. Anlatacaklarını dinlemek istiyordum. Her şeyi dinlemek istiyordum. Ona inanmak istiyordum. İçten içe ona inandığımdan habersizdim. Ona inanmaya hazırdım.
"Ne Lâl'i? Hangi Lâl?" Hızla yatakta oturur pozisyona geldi. "İnanmadığın bir şekilde seslenme bana, Valentino. Ne yaparsan yap ama gerçek açığa çıkana kadar her iki tarafın da gönlü olsun diye beni avutmaya çalışma, çocuk değilim ben!"
"Sana inanmadığımı söylemedim."
"İnandığını da söylemedin, Valentino."
"Bak, bu olanlar her gün herkesin başına gelen sıradan bir durum değil. Takdir edersin ki şaşkınım." Haklı olduğunu biliyordum. Hayatımın hiçbir döneminde bu kadar kafası karışık biri olmadım. Genellikle istediğim ve istemediğim şeylerle ilgili net olmuşumdur. Bu duruma ben de alışkın değildim. "Sakinleşmeye ihtiyacın var. Ve yemek yemeye." Onu dinlemek istiyordum ama anlatmaya hazır olmadığını görebiliyordum. Hâlâ bitkin ve hasta görünüyordu. Üstelik midesine doğru düzgün bir şey de girmemişti. Bir kuş gibi zayıf ve güçsüzdü. "Sürekli kusarak yaşayamazsın. Doktor çağırdım, birazdan gelir." Tartışmak için doğru bir zaman olmadığı açıktı, dinlenmesi için odadan çıktım. Ancak aklımın onda kalmasına da engel olamadım.
Biraz bahçede dolaştıktan sonra çalışma odama geri döndüm. Kendi odama gitmek hiç içimden gelmiyordu çünkü oradaydı. O kadın bana yabancıydı. Onunla karşılaşmak ya da yüzleşmek istemiyordum. Ancak emin olmadığım bir konu üzerine iddialı bir hamle yapmamam gerekiyordu. Diğer yandan misafir odasındaki kadın tahmin ettiğim ve hissettiğim gibi gerçek Lâl ise karnındaki bebeğe DNA testi yaptırmak çok onur kırıcıydı. Sonra onun yüzüne nasıl bakardım? Anne karnındaki bebeğe DNA testi yapılmasının tehlikelerine dair internette birkaç şey okuyunca hızla bu yöntemden vazgeçtim. Bunun başka yolları da vardı. Ben de onlardan birini düşünmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Napoli'de Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - II ღBİTTİღ
Ficção Geral❝ Halikarnas'ta tanıştık, olağanüstü bir tanışmaydı. Bir barda, sarhoş kafayla. Ve Halikarnas'ta bir gece demiştik, tek bir gece. Planımızda âşık olmak yoktu. Gözlerimi açtığımda Beyrut'a giden bir jetteydim, kaçırılmıştım. Oradan da Napoli. Sonra t...