2-Zaman Akışı

1.7K 220 2.4K
                                    

Dünya milyonlarca yıldır evrende varlığını sürdürüyordu. İnsanlıkta binlerce yıldır bu milyonlar yaşında ki dünya da yaşamaya devam ediyordu. Bu binlerce sene içerisinde insanlık çok kötü şeyler görmüş, yaşamış ve bu anlara tanık olmuştu. Ruhları ve bedenleri büyük darbe almıştı. Yüz üstü yere düşmüşlerdi. Ancak nasıl düştülerse kalkmasını da her defasında öğrendiler ve dimdik hale geri döndüler. Ta ki bugüne dek. Bir günden kısa sürede dünyayı asla beklenmeyen bir şey sarmıştı ve insanlık buna karşı korunmasızdı. Bir İstila bütün dünyanın ve insanlığın dengesini alt üst etmişti. İnsanlık ölüyordu. Kimlerin hangi sebeple böylesine büyük bir katliamı başlattığını bile bilmiyorduk. Ancak öyle büyük bir darbe yedik ki hepimiz bir daha ayağa kalkamamak üzere yere düştük. Bu saatten sonra ise yerde sürüklenerek yaşamaya devam edecektik. Ve bu hiç kolay olmayacaktı. Bizi nelerin beklediğinden tamamen habersizdik.

🌙

Bağırışmalar ve çığlıklar havada uçuşuyordu. Herkes olduğu yerde donup kalmıştı ve tam tepemizde ki gökyüzünde ki İstilacı'ya doğru bakıyordu. Tüylerimiz diken diken olmuştu ve adeta buz kesilmiştik. Bu hayatımız da görüp görebileceğimiz en korkunç andı. Azrail canımızı almak için can atıyor olmalıydı.

"Gençler herkes hemen çadırlarını alsın ve derhal beni takip ederek ormana doğru koşmaya başlasın!"

Bağırışmaları ve çığlıkları Orkun hocanın emir veren sesi kesti. Tüm başlar ona döndüğünde Orkun hoca hızla çadırına doğru yöneldi ve içindekileri sırtına yüklemesiyle birlikte çadırı da kollarının arasına aldı. Onu bu hızla gören biz de daha fazla zaman kaybetmemek adına bir robotmuş gibi hızlıca kendi çadırlarımıza yöneldik ve tıpkı Orkun hocanın yaptığı gibi çadırın içindekileri sırtımıza yükledik. Ardından çadırı da kollarımızın arasına almamızla birlikte tekrar bütün gözler Orkun hocaya döndüğünde gökyüzüne doğru korkuyla baktı. Onun bu hareketi karşısında biz de gökyüzüne baktığımız da İstilacılar'ın tepemizde hareketsiz bir şekilde ışık saçmaya devam ettiğine şahit olduk. Her an her şey olabilirdi ve her geçen saniye gerginliğimiz arttığında "Şimdi herkes tüm gücüyle koşup beni takip etsin. Hadi!" diyerek Orkun hoca bağırdı. Ardından tüm gücüyle bize en yakın olan ormanlığa doğru koşmaya başladı.

Hemen peşinden bir sürü halinde Orkun hocanın peşinden koşmaya başladığımızda sık sık gökyüzüne bakıyorduk ve her defasında gördüğümüz şey hareketsiz bir şekilde duran İstilacılar'dı. Onların gelmesiyle birlikte soğuk ve hızlı rüzgar ortaya çıkmıştı ve bize adeta karşı koyuyordu. Biz ise can korkusu ile birlikte tüm gücümüzle buna karşı koyarak ormana doğru koşuyorduk. Kum yüzünden ayaklarımız koşmakta zorlanıyor olsa da elimizden geleni yapıyorduk. Çığlıklar ve bağırışmalar son bulmuştu. Herkes mahşer sessizliği içerisindeydi.

Saniyeler sonra ayaklarımız kumla iletişimini kestiğinde toprağa ulaştık. Bununla beraber hızımız gittikçe daha da arttığında hızla nefes alıp vermekten göğsüm şiddetle inip kalkıyordu. Kalbim adeta göğsümü delip geçmek ve çıkmak istiyordu. Ancak sınırlarımı sonuna kadar zorlayacaktım, bunu yapmak zorundaydım.

"Az daha dayanın gençler çok az kaldı!" Orkun hocanın nefes nefese söylediği şey ile birlikte bakışlarımı etrafımda ki kişilere çevirdiğimde herkesin beti benzi atmış bir şekilde güçlükle koşuşturduğuna şahit oldum. O kadar kötü görünüyorlardı ki kendilerini yere bırakmaları an meselesi gibiydi. Onları bu şekilde görmek yaşadığımız olayın ciddiyetini daha da arttırmaya yetmişti. Korku bütün damarlarıma işliyordu.

Dakikalar sonra nihayetinde ormanın içerisine daldığımızda tüm herkes bunun vermiş olduğu rahatlıkla beraber anında koşuşturmayı kestiler. Herkes nefes nefese kaldığında Görkem ve Büşra aynı anda kendilerini saldılar ve hiç düşünmeden yere yattılar. Ben de nefes alıp vermekte zorlanıyordum ve elimi kalbime götürdüğümde şiddetle attığına şahit oldum. Hemen elimin altındaydı ve öyle bir atıyordu ki her an çıkabilirmiş gibiydi. Ancak bu umrumda değildi.

İstilaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin