32-İki Yabancı

329 32 68
                                    

Emir Kandemir.
Kampta onu ilk kez bizim takımımızın üyeleri açıklandığında sonuncu olarak kalabalığın arasında her zaman ki siyah kıyafetleri ve o zamandan beri asla görmediğim sigarasıyla görmüştüm. Boyu ile vücut yapısı bizimkinden kat ve kat üstündü. Saçlarının kahverengiliği meşalelerin sağladığı ateş sayesinde mükemmel bir şekilde görünmüştü. Onu o sıra boydan boya izlediğimde yüzüne baktığımda kahverengi gözleri dikkat çekiyor olsa da asıl o zaman kafama takılan şey böylesine mütevazi birisi olmasına rağmen fazlasıyla dertli ve içe kapanık olduğunu somurtkan yüzünden anlamıştım. Dudaklarının arasında ki sigarayı yoğun bir duyguyla içiyordu ve gözleri dalgın bir şekilde yerde dolanıyordu. Bu ta ki başını kaldırıp benimle göz göze gelmesine kadar sürmüştü. Gözlerimiz birbirimizle onca kalabalığa rağmen buluştuğunda gözlerinde ki dalgınlık tamamen yok olmuştu ve bana kaşların çatık bir şekilde saniyeler boyunca kenetlenmişti. O bakışlara maruz kaldığımda sanki -birkaç saniyeliğine de olsa- dünya da bizden başka birilerinin olmadığını hissettim. O da öyle düşünmüş olmalıydı, çünkü bakışlarında ki o kenetlenmişlik ve yoğun anlam o kadar fazlaydı ki bunu anlamamak imkansızdı.

Saniyeler sonunda bizim takımımıza fazlasıyla yaklaştığında gözleri hala benim üzerimdeydi fakat beni görünce hatırlamış olmalıydı ki dudakları arasında yanıp tutuşan sigarayı parmaklarıyla alıp dudaklarının arasından çıkardı ve hiç düşünmeden sigarayı direkt yere attı ve yere atmasıyla birlikte o sigara söndüğünde bilmiyordum ki onun o zamandan itibaren sigara içmesi tamamen son bulmuştu. Ben bunu o zamanlar sıradan bir şey olarak görmüş olsam da olayın aslını haftalar sonra öğrenmiştim ve anlamı o kadar büyük bir şeydi ki donup kalmıştım. Fakat bunun öncesinde ilk tanışmamız ve konuşmamız asla aklımdan çıkmıyordu. Kamp gününün ilk sabahı yemek ve ateş hazırlanıyordu. Ben de etrafımda ki insanları izlediğimde yanıma Orkun Hoca gelmişti ve bana işaret parmağıyla denize doğru bir yeri işaret ettiğinde gösterdiği yere döndüm ve o an odun toplama görevi Emir'e verilmiş olmalıydı ki denize fazlasıyla yakın yerde tek başına odunları topladığını görmüştüm. Orkun Hoca bana Emir'in tek başına yapamayacağını ve ona yardım etmem gerektiğini söylemişti ve ben de o sıra biraz utanmış olsam da itiraz etmedim ve Emir'e doğru yol aldım. Yanına gitmiştim ve o zaman ki konuşmamızda ki tüm her şeyi hatırlıyordum. Bana çekingenlik ile bakmıştı fakat ne soğuktu ne de sıcak.

O zamandan sonra ise her gün gittikçe birbirimizi daha çok tanıyıp konuşmaya başlamıştık ve buralara kadar gelmiştik. Benim için Ayaz'la defalarca kez tartışıp kavga etmişti. Üzgün olduğum zamanlarda yanıma gelip beni dinlerdi. Beraber gülüp eğlenirdik. Beni her zaman koruma iç güdüsü olurdu. Bunun ilk başlarda yakın bir dostluk olduğunu düşünmüştüm fakat haftalar sonra bunun dostluktan da öte olduğunu anlamıştım. İlk şüphelendiğim fakat sesimi çıkaramadığım zaman İlsu'nun ölümünden sonra bir eve geldiğimizde ve ben yatakta yatarken Emir ile dönen sohbette ki meseleydi. Emir bana kampa geldiğimiz ilk gün beni gördükten sonra dudaklarından sigarayı çekip neden bir daha içmediğini söylemişti. Babası ona kendinden geçecek kadar büyüleyici birisini gördüğünde sigarayı tamamen bırak demişti ve Emir o zamandan sonra sigarayı tamamen bırakmıştı. Ben o zamanda Emir'le olan ilişkimi sorgulamaya ve gözden geçirmeye başlamıştım fakat bunu içimde tutmuştum. Ta ki dakikalar önce Emir ölmeden önce kalbinde ki sırrı daha fazla tek başına yüklemeye dayanamamıştı ve bana söylemişti. İtiraf etmişti. Fakat bu itiraf iyi bir sonla bitmemişti, bitemezdi. Bizim hiçbir şansımız yoktu. Ve bunu şimdi karşımda cansız bir şekilde yatan Emir'i gördüğümde anlıyordum.

Ve umarım ki Tanrı Emir için yeni bir evren, yeni bir dünya yaratırdı. Çünkü Emir onca yaşadığı karanlık geçmişine rağmen bir ödülünü görememişti. Oysaki bu yaşadıklarının bir kefareti olmalıydı. Fakat o hiçbir zaman mutlu olamamıştı. Onca hayatına rağmen bir deniz tutkusu vardı ve onu dahi gerçekleştirmesine dünya izin vermemişti. Emir yarım kalmıştı ve bu adaletli değildi. Ve tekrardan umarım ki Emir'in ruhu artık huzur içindedir. Belki de gittiği yerde Tanrı ona bir deniz bahşetmiştir. Kim bilir?
-

İstilaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin