Evrende bir saniyenin önemi bile çoktu. O bir saniye sizin hayatınızı değiştirebilirdi. Ruh halinizi değiştirmek için gayet yeterli bir süreydi. Kimi zaman bu süre hafife alınsa da gayet uzun bir süreydi. O hafife aldığınız bir saniye sizin hem ölümünüze sebep olabilir, hem de hayata tutunmanıza sebep olabilirdi. Ve ben de bu zamana kadar bir saniyeyi umursamayan birisiydim. Ta ki bugüne, bu geceye, bu saate, bu otobüste ve bu saniyeye kadardı. Bu saniyeden sonra bunun ne kadar önemli olmuş olduğunu öğrendim. Hem de en acı şekilde...
🌙
Şu an neler yaşadığımı anlayamıyordum. Herkes delirmiş gibiydi. Tir tir titriyordum ve yüreğim ağzıma gelmişti. Korku dolu hislerimi saatlerce anlatabilirdim fakat buna vakit ayrılmadı. Otobüste herkes ağzı yırtılırcasına çığlık atmıştı. Ardından herkes panikle kendini otobüsten dışarıya atmaya çalışıyordu. Ama öyle bir telaş içindelerdi ki herkes sıkış tıkış kapıya yönelmişti. Herkes birbirini ittiriyordu. Hatta çığırından çıktılar ve itiş kakışma yüzünden birkaç kişi yere düşmüştü. Ama çığlıklar ve bağrışmalar son sesle devam ediyordu.
Ben bakışlarımı korkuyla ölü bedene çevirdiğimde cesedin elinde telefon vardı. Telefonu ise Orkun hocanın araması yüzünden çalmaya devam ediyordu. Fakat bu atılan çığlıklar o kadar yüksekti ki duyulmuyordu. Ve bu çığlıklar beni kaskatı kestiğinde adeta donup kalmıştım ve hareket dahi edemiyordum. Önümüzde bir ceset vardı ve eğer dakikalar önce gelmiş olsaydık belki de bizde şu an yerde kanlar içerisinde bir ceset olarak yatıyor olurduk. Bu düşünceler beni nefes alamaz hale getirdiği esnada kolumu saran bir elle başımı sahibine çevirdim ve Emir ile göz göze geldim. Benim buz tutmuş bedenime karşı onun vücudu alev içerisinde yanıyordu ve ben kolumu tutarak ne yapmaya çalıştığını anlayamadan beni hızlıca çekiştirerek kapıdan zar zor olsa da dışarı çıkardı.
Sendeleyerekte olsa dışarıya çıkmamızla beraber herkes gibi biz de bu acele ve telaş yüzünden yere kapaklandığımızda kulaklarımıza korku dolu sesler ulaşıyordu. "Aman Allah'ım!" "Lanet olsun!" "Midem bulanıyor, sanırım kusacağım" dedi İlsu ve dediğini yaptı. Otobüsün birkaç adım uzağına gidip kusmaya başladı. Arda'da koşarak onun yanına gitti ve ona yardımcı olmaya çalışıyordu. Bu yaşadıklarımdan nefret ediyordum! Neler oluyordu böyle?
"Bu siktiğimin yerinde neler oluyor!" dedi Ayaz hiddetle bağırarak. Ardından öfkesini tutamadı ve Orkun hocanın önünde belirdi. Her zaman ki gibi bu olayın suçlusunu da Orkun hoca diye ilan edecekti. Kendi bildiğini yapıp saçma sapan konuşacaktı. Fakat bilmiyordu şu an gerçekten bunun hiç sırası değildi.
Orkun hoca ise korkuyla otobüse bakıyordu. Sanki Ayaz'ı görmüyordu ve bir şeyler düşünüyordu. Daha kötüsü ise titriyordu ve onu ikinci defa böyle görüyor olmak beni de daha fazla geriyordu. Ayaz, onun kendisini görmezden gelmesine sinirlendiğinde Orkun hocanın gömleğinin yakasını tuttu. "Bana bak lan şere-" diye bağırdığı sırada Orkun hoca bakışlarını Ayaz'a çevirdi ve asla beklemediğimiz bir hamle yaparak onu tüm gücüyle yere ittirdi ve ittirmesiyle beraber Ayaz'da yere düştü.
Orkun hoca ayağa kalktı ve parmağını Ayaz'a doğru sallamaya başladı. "Beyinsiz çocuk! Her sorunu da benden bilme!" diye öfkeyle bağırdı Orkun hoca. Şaşkınlıkla ve korkuyla ona bakıyorduk. Tir tir titriyordu ve gözleri doluydu. Ayaz bile ondan böyle bir hareket beklemiyor olmalıydı ki hareketsiz bir şekilde onu izliyordu. Ne de olsa ilk kez Ayaz'a karşı tepki gösteriyordu. Ayaz'da doğal olarak onun böyle bir şey yapacağını tahmin edememişti.
"Benim en yakın arkadaşım öldü. Hem de beni, bizi kurtarmak için. Anlıyor musun?!" dedi aynı öfkeyle. Ellerini sinirle saçlarına götürdü ve başını gökyüzüne çevirdiğinde gözlerini yumdu. Soğuk ve hızlı rüzgarı içine çekip derin nefesler alıp verdi. Hızlıca nefes alıp veriyordu ve titremeye de devam ediyordu. O kadar harap olmuş görünüyordu ki onun için içim sızladı. En yakın arkadaşı bizim için ölmüştü ve bunun nedeni olduğumuzu bilmek beni mahvediyordu. Birilerini yaşatmak uğruna kendi canından olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila
Action"Buradan ikimizin bedeni sağ çıkamayabilir ama sen ikimizin kalbini yaşatıyor olacaksın." Bir yaz kampına eğlenmek için giden yüzlerce genç. Orman da hepsi on beşer gruplara dağılmış. Fakat başlarına geleceklerden hiçbirinin haberi yok. Bir istila...