*Bölüme başlamadan önce bölümü oylamayı unutmayın ve paragraf aralarında beni yalnız bırakmayıp bol bol yorum yaparsanız sevinirim. İyi okumalar*
*Yukarıda ki şarkıyı dinleyerek okumanız tavsiye ediliyor.*
______________________________________🌙
Emir'le Ayaz'ın arası düzeleli haftalar olmuştu. Aylar önce birbirlerine olan düşmanlığı o kadar ileri boyuttaydı ki bize bile zarar verecek cinstendi. Onların dost olması için Tanrı'ya defalarca kez şükretmiştim deneyde. Ve son gün bunu başarmıştık. Fakat sadece bir gün sürmüştü. Ölmüştük ve tekrar dirildiğimizde Ayaz Emir'e hiç nefretle bakmamıştı. Onunla yakın olmaya bile çalışmıştı. Ancak Emir deneyde ki haline geri dönmüştü ve Ayaz'ı düşman bellemişti. Ta ki otobüsün içerisinde olanlara kadar. Sonrasında ikisi çok iyi dost olmuştu. Fakat bu da kısa sürmüşe benziyordu çünkü bu sefer Emir değil, Ayaz Emir'e düşmanca bakıyordu.
"Ayaz ne oldu? Neden Emir'e öyle bakıyorsun?" Görkem kaşları çatık bir şekilde Ayaz'a bakarken ben ise Emir'e bakıyordum. Emir'in adeta nutku tutulmuştu ve esmer bedeni bembeyaz kesilmişti. Gözleri korkuyla ve yalvarırcasına bakarken dudakları titremeye başlamıştı.
Görkem Emir'e döndüğünde onun bu hali karşısında tereddüt etti. "Kahverengi Göz'ün odasına girip merkezi patlatacak olan düğmeye bastığı için mi bu haldesin Emir?" Emir asla cevap vermedi. Ne bana, ne Görkem'e baktı. Ayaz'a bakmaya devam ediyordu.
Üst ve alt katımızdan koşuşturma sesleri ve alarmın şiddetli sesi her yerde yankılanırken kırmızı ışıkların altında küçülüyorduk. Süremiz her geçen saniye azalırken daha fazla burada duramazdık. Ayaz'ın Emir'e nefretle bakmasının ve Emir'in bu kadar korkmuş olmasının sebebini daha sonra öğrenebilirdik ama buradan hemen çıkmalıydık.
Ayaz'ın elini sıkıca tuttuğumda "Bunları buradan çıkınca konuşacağız ama şimdi hemen buradan çıkmalıyız yoksa merkezle beraber patlayacağız!" diye bağırdım. Ayaz öfkeden deliye dönen gözlerini Emir'den çekip bana döndüğünde ise elimi sımsıkı tuttu. Hiçbir zaman bırakmayacakmış kadar sıkı tutuyordu ve "Daha sonra hesaplaşacağız," dedi nefretle. Alarma bakarak söylemişti ama göndermesi Emir'eydi.
Görkem'e de başıyla koridoru işaret etti. Ardından Emir'e bakmama izin vermeden onu arkamızda bırakıp koşmaya başladık. Korkuyla ve merakla başımı çevirip Görkem'le Emir'e baktığımda Görkem'in Emir'i kolundan yakalayıp bir şeyler söylediğini gördüm. Onu bize doğru çekiştirdi ancak Emir direnerek yerinde durmaya devam ediyordu.
"Emir! Görkem! Çabuk gelin!" Dördüncü dakikaya inmişti süre ve ikisi hâlâ aynı yerindeydi. Görkem bağırarak ona bir şeyler söylüyor ve iki kolundan tutup çekiştiriyordu. Emir ise ifadesizce Görkem'e bakıyordu. Emir en zeki ve güçlülerimizden birisiydi ancak en yanlış zamanlarda bir donması vardı. Ve şu an hiç bunun sırası değildi...
Bir anda sağa döndüğümüzde Emir ile Görkem'i son görüşüm oldu. Başımı hızla Ayaz'a çevirdiğimde "Ayaz sen ne yaptın? Emir neden böyle?" diye korkuyla bağırdım. Yanıp sönen ışıklar ve bağrışlar merkezi adeta kıyamete çevirmişti. Ve bu mahşer birkaç dakika sonra cehenneme dönecekti. Fakat Ayaz'ın dudakları arasından öfkeyle çıkan sözler bana bunları birkaç saniyeliğine unutturdu. "O orospu çocuğunun adını sakın bir daha ağzına alma."
Duyduklarıma inanamadım. Gözlerim fal taşı gibi açıldığında Ayaz'ın öfkeden deliye dönen yüzünün halini görebiliyordum. Burnundan hızla soluyup duruyordu ve sinirden alnında ki damarlar ortaya çıkmıştı. Boşta ki eli yumruktu ve elimi tutan eli de öfkeden titriyordu. Kahretsin, merkezden sonra hiç iyi şeyler olmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila
Action"Buradan ikimizin bedeni sağ çıkamayabilir ama sen ikimizin kalbini yaşatıyor olacaksın." Bir yaz kampına eğlenmek için giden yüzlerce genç. Orman da hepsi on beşer gruplara dağılmış. Fakat başlarına geleceklerden hiçbirinin haberi yok. Bir istila...