11-Yanmak Ve Donmak

582 102 347
                                    

Bu zamana kadar yaşanılan tüm her şey sıradan bir insanın yaşayacağı hayat gibiydi. Ailemle beraber bir şehir de apartman dairesinde yaşıyordum. Her şey çok normal, sade ve yavaş ilerlerdi. Ama kampa adımımı attığım an bu sadece sessiz hayatımdan uzaklaştım ve buna bir son verdim. Eski hayatım bir kitap gibi final oldu, kapandı ve bir rafa konuldu. O kitap pembe ve maviydi. Çok güzel ve kötülüklerden tamamen uzakta olan bir kitaptı. Şimdi ise o kitap geride kaldı ve yeni bir kitap olarak hayatım başladı. Önceki hayatımdan tamamen zıt olan siyah ve beyaz bir kitaptı. Eskisi gibi hiçbir sade ve yavaş günüm yoktu. Her şey çok hızlı ilerliyordu. Hayatım da daha önce yaşamadığım şeyleri yaşıyordum. Uzun zamandır mutluluk duygusundan uzaktım. Bu kamp bana mutluluk hissini unutturdu. Her saniye korku, üzüntü ve endişe içerisindeydim. Hiçbir zaman tam anlamıyla rahat olamıyordum.

Ve bunu sadece yaşayan kişi ben değilim. Benim gibi onlarca ve bu kampta tanımadığım yüzlerce kişi aynı durumu yaşıyordu. Herkes neye uğradığını şaşırmıştı ve bunun bir rüya olmasını diliyorlardı. Ama maalesef bu kampta yaşadıklarımız bu zamana kadar yaşanılan en gerçekçi günlerdi. Ben hiçbir şeyden habersiz bir şekilde ailemi kaybettim. Onların acısını ve yasını bile tam olarak yaşayamadım. Hayat buna izin vermedi ve dediğim gibi her şey çok hızlı ilerledi. Ben ailemin ve arkadaşımın ölümü için üzülürken birden beraber olduğum bir grup arkadaşımı daha kaybettim. Hem de önce ki gibi gözlerimin önünde. Acımın üstüne bir yenisi daha ekledi.

Bir kişi daha aramızdan ayrıldı.
Kayra Işık. Gözlerimizin önünde öldü ve biz hiçbir şey yapamadık. Onu kurtarabilmeyi hepimiz çok istiyorduk fakat yapamazdık. Çünkü önümüzde en büyük düşmanımız vardı; İstilacılar. Onlar yüzünden sadece Kayra'yı bir kenarda bekleyebildik, daha doğrusu izledik. Ne elimizi, ne de kolumuzu oynattık. Çünkü her birimizin eli ve kolu bağlıydı. Biliyordum ki bu yaşadığımız şey her saniye vicdanımızı sızlatacaktı. Ve şunu da biliyordum ki şu saatten sonra asla göllere normal gözle bakamayacaktık...

🌙

Herkes gördüğü şeyle iki saniye şok içerisinde donup kalmıştı. Ardından ise herkes kendisine geldi ve hep bir ağızdan çığlıklar atıp arkaya doğru koşmaya başladılar. Öyle bir koşuşturma vardı ki birkaçı birbirine çarptı ve yere düştüler. Kendilerini hemen toplayıp kamp alanına doğru koşmaya başladılar. Ve ben de onlarla birlikte koşuyordum. Ama kendi isteğimle değil. Ayaz kolumu sımsıkı tutmuştu ve tüm hızıyla koşuyordu. Ben de onunla beraber hemen yanında koşuyordum.

Gözlerimden yaşlar dökülüyordu ve derin nefesler alıp veriyordum hızlıca. Saçlarım arkaya doğru savruluyordu ve rüzgar yüzümüze soğuk bir şekilde tokat atar gibiydi. İçimde tek bir cümle dolanıp dönüyordu ve bağırıyordu. Kayra Işık öldü! Masum bir kız öldü! Gözlerimizin önünde öldü ve hiçbirimiz buna bir dur diyemedi. Biz sadece korkağın tekiydik. Olan biteni izlemekten başka hiçbir şey yapamadık. Şimdi ise korkaklığımızı dibine kadar gösteriyorduk ve kaçıyorduk. Arkamızda Kayra'nın cesedini bırakarak...

Ben korkuyla arkama baktığım sırada birden bir taşa takıldım ve hızlıca yere kapaklandım. Yere düştüğüm gibi ayağıma öyle bir acı girdi ki acıyla gözlerimi yumdum ve inledim. Lanet olsun. Bunun sırası mıydı şimdi? Benimle beraber Ayaz'da sendeledi fakat dengesini sabitleyip bana doğru eğildi.

Sağ ayağım çamur içindeydi. Çok fazla acıyordu ve hareket dahi ettiremiyordum. Elimi ayağıma götürdüm ancak elim ayağıma temasa geçince daha çok acıdı ve dişlerimi sıktım. Canım çok yanıyordu. "Azra iyi misin? Kalk hemen!" Başımı Ayaz'a çevirdim ve yüzünde bu zamana kadar görebildiğim karmakarışık duygular gördüm. Soğuk kanlı olmaya çalışıyordu fakat gözlerinin arkasında korktuğunu görebiliyordum. Her zaman korkusunu belli etmemek için elinden geleni yapıyordu fakat bu sefer saklamıyordu. Ayaz'da benim gibi kelimenin tam anlamıyla korkuyordu.

İstilaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin