*Bölüme başlamadan önce bölümü oylamayı unutmayın ve paragraf aralarında beni yalnız bırakmayıp bol bol yorum yaparsanız sevinirim. İyi okumalar*
_________________________________________🌙
Boynumun ağrısı artık katlanılmaz hale geldiğinde elimi boğazıma götürüp sıvazlamaya başladım. Göz kapaklarımı birbirine bastırıp yüzümü buruştururken önce ki günlerin aksine üşüyordum. Serin ve rüzgar hava çadırı ele geçirmişti. Üzerim inceydi ve biraz daha yatmaya devam edersem hasta olmaktan kaçınamayacaktım. Ellerimi göz kapaklarıma götürerek baskı uyguladığımda bacaklarımı da iki yana doğru açabildiğim kadar açtım ve esneyerek gözlerimi açtım. Gözlerimin göreceği ilk şeyin çadırın çatısı olacağından emindim ancak beni yanıltan okyanus gözler üzerimde, başını eğerek bana garip bir şekilde bakıyordu.
"Ayaz?" Çatılan kaşlarımla ona baktığımda hazırlıksız yakalanmıştım. Bana gülümseyerek bakmasına alışık olduğum bu adam şimdi karşımda oldukça rahatsız görünüyordu. "Kendimi kötü hissediyorum Azra." Elim benim kontrolüm dışında omzuna gittiğinde "Neden?" diye sordum. "Bilmiyorum ama bunu daha önce de hissetmiştim. Her geçen saniye ruhuma daha da ağırlık yükleniyormuş da ruhum daralıyormuş gibiyim."
İki yanımda olan elleriyle beraber doğrulup tam karşımda sırtını çadıra vererek oturduğunda elleriyle şakaklarına baskı uyguluyordu. Ben de doğrulup yerde ki battaniyeyi üstüme sardığımda gözlerinde ki o huzursuzluk gerçekten iyiye bir işaret değildi. "Başın mı ağrıyor? Dün çok içtin ve sarhoş oldun Ayaz." O ise başını iki yana doğru salladığında ellerini şakaklarından çekip saçlarının arasına daldırdı. "Başımın ağrısı umurumda değil. İstilacıların saldığı kokunun etkisi sonlandı sanırım çünkü aklımdan hiç çıkmıyorlar."
Kaşlarım daha da çok çatılabilirmiş gibi çatıldığında onu böyle görmek beni de huzursuzlaştırıyordu. "Neler çıkmıyor aklından?" Sorduğum sorunun cevabının klasik bir şey olacağını sanmıştım ancak hiçte öyle olmadı. Aksine Ayaz'ın içinde ki kötü hisler beni de ele geçirdi. Ayaz gözlerini yumduğunda saçları arasında ki elleriyle saçlarını çekiştirdi. "Babamın Zeynep'e tokat atmasını, Görkem'in gözünü öpmesini, Emir'in ailesine yaptıklarını, annemi öldürmesini, bana siyah giydirmesini, bana dokunmasını ve seni öpmesini Azra. Tüm bunlar benim yüzümden oldu ve ben hiçbir şey yapamadım. Ben kafesimden kurtulduğumu ve özgür bir kuş olduğumu sanmıştım ama ben başından beri o kafesin içerisindeymişim ve bu yetmezmiş gibi o kafesin içerisine sizleri de aldım."
Ayaz tek nefeste içinden geçen tüm her şeyi söylerken sesi öyle güçsüz ve titrek çıkmıştı ki kalbim sızlamaya başladı. Sesli nefesler alıp verirken elleriyle saçlarını daha çok çekiştiriyordu. "İstila'nın saldığı koku yüzünden günlerce dimdik durabildim ama artık gerçek benliğim geri döndü Azra. Canım yanıyor ve en kötüsü de ne biliyor musun?" Eğmiş olduğu başını kaldırarak acı içerisinde kıvranan gözlerini bana çevirdi. "Bu daha başlangıç. İçimde ki bir ses bundan sonrasında hiç iyi şeylerin olmayacağını söylüyor."
Gerçekler ve yüzleşeceğimiz şeyler birer tokatmış gibi yüzüme çarptığında artık ben de korkmaya başlamıştım. Çadırın içerisinde ki soğukluk, bizim gerginliğimizden dolayı her geçen saniye daha da artıyor gibiydi. Buz tutmuştuk ve bundan tek kaçış yolumuz da yanmaktı. Alevlerin içerisine atlamalıydık ancak orada da hiç iyi şeyler yoktu. Ya donacaktık, ya da yanacaktık. Fakat her ikisi de can yakıcıydı. Bu yüzden tek çözüm yolumuz ise silahlar, patlamalar ve kanlar arasında olacaktı. Katil olacaktık.
"İstilacıları el ele vererek öldürürsek hiçbir sorunumuz kalmaz." Öne doğru atılarak çıkıştım. Emir ve Ayaz İstilacıları öldürmekte oldukça iyilerdi ve bize de öğreterek bizi koruyabilirlerdi. Şu anda görülen ve bilinen iki silaha sahiptik ve bunlar bize aylarca yetebilirdi. Ancak Ayaz derin bir nefes alıp verdiğinde konuyu hiçte tahmin edemeyeceğim noktaya getirdi. "Ya düşmanlarımız bizim de aramızdaysa Azra?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila
Aksi"Buradan ikimizin bedeni sağ çıkamayabilir ama sen ikimizin kalbini yaşatıyor olacaksın." Bir yaz kampına eğlenmek için giden yüzlerce genç. Orman da hepsi on beşer gruplara dağılmış. Fakat başlarına geleceklerden hiçbirinin haberi yok. Bir istila...