Vücudumu saran ve dudaklarımdan çığlık kopmasına engel olan ellerin sahibi çok yakından tanıdığım ve karşımda ki iki cansız bedeninin sorumlusu olan kişiydi. Ölüm beni kolları arasına almış gibi hissediyordum. Hedef bendim. Ölümle aramda küçük kırmızı bir çizgi vardı. Ve ben korkumu asla saklayamayacak derecede titriyor ve gözlerimden yaşlar dökülüyordu.
Ancak daha fazla böyle durursam gideceğim yer kara topraktı. Bu yüzden korkumu bir kenara atıp katilin kolları arasında tüm gücümle çırpınmaya ve ondan kaçmaya çalıştım. Fakat bu umduğum gibi olmadı. Beni saran kollar vücudumda ki etkisini arttırdı ve hiç bırakmayacağını adeta gösterircesine sardı. Bunun korkusuyla beraber dudağımı kapatan elden kurtulmak için başımı iki yana doğru salladığım da dudağımı kapatmasına rağmen tüm gücümle çığlık atmaya çalışıyordum fakat bu çaresizce ağlayıp inlemekten başka bir şey değildi.
"Bırak beni!" diye inlemelerimin arasından zar zor eliyle dudağımı kapatmasına rağmen hırsla bağırdığımda hâlâ çırpınmaya devam ediyordum.
Ancak bu bağırışım hiçbir değişikliğe olmadı. Beni bırakmamaya yeminliymiş gibi daha çok kendisine bastırdı. Çenesini omzumdan çektiğinde dudaklarını kulağıma doğru yaklaştırdı ve nefesini kulağıma verdiğinde o nefesin titrediğini işittim. Fakat bu titremeyi bir kenara fırlatacak bir ses katilin dudakları arasından fısıldayarak kelimeler halinde çıkıverdi.
"Şş, sakin ol."Duyduğum sesle birlikte gözlerimden akmak için can atan gözyaşlarım durdu. Deli gibi atan kalbimin ritmi yavaşladı. Vücudumda ki korkunun yarattığı sıcaklık yok oldu. Dudaklarımın arasından çıkan inlemeler sustu. Gözlerim büyüdü. Çırpınan vücudum hareketlerini kesti. Fakat titreyen bedenim akışını bölmedi. Olduğum yerde kaskatı kesildiğimde hareket edemeyecek hale gelmiştim. Adeta donup kalmıştım. Fakat bunun önüne beni saran kollar geçti. Önce dudaklarımdan elini çekti. Ardından başını benden uzaklaştırmasıyla beraber midemi saran kolunu benden çekti. Bunun yerine eliyle az öncekinin aksine nazikçe kolumdan tutup bedenimin kendisine doğru dönmemi sağladı.
Ve o an başımı hafifçe yukarıya doğru kaldırdığımda karşımda ki katil ile göz göze geldim. Aramızdan sadece iki saniyeliğine bir fırtınayı anımsatacak cinsten hiddetli bir rüzgar geçip gitti. Bununla beraber saçlarım arkaya doğru savrulduğunda kalbim tekrar hızla atmaya başladı. Fakat kalbim paramparça olmuştu. Gözlerimde ki yaşlar kuruyup gitti. Vücudumda ki üzüntünün yerini koca bir hayal kırıklığı, şaşkınlık ve öfke aldı. Karşımda ki kişiden bunu beklemiyordum. Fakat öfkem hiddetle içimde bağırıyordu ve bunu daha fazla içimde tutamadığımda karşımda ki bedenin yüzüne hiç düşünmeden tüm öfkemi kusan tokatı geçirdim.
"Bunu bize ve bana nasıl yaparsın!" diye bağırdığımda ellerimi yumruk yapmıştım ve kendimi sakinleştirmekte zorlanıyordum. Yumruklarım bütün şiddetiyle karşımda ki kişiye vurmak istiyordu.
Karşımda ki kişi tokadın etkisiyle gözlerini yumduğunda derin ve zorlu bir şekilde yutkundu. Nefes alıp verişleri yavaşladı. Ancak bu çok kısa sürdü. Gözlerini açtığında bana acıyla bakıyordu. Fakat bu umurumda olmamıştı. Gözlerimi onun gözlerinden ayırıp eline çevirdiğimde gördüğüm şeyle beraber gözlerim büyüdü ve öfkem saniyesinde kesildi. Elinde Pelin'i ve Sefa'yı öldüren silah vardı. Ve bu silah şimdi benim sonumu mu getirecekti?
Gözlerim buna daha fazla dayanamadığında bakışlarımı tekrar karşımda ki bedenin gözlerine çevirdim fakat öfkem uçup gitmişti. Yerini korku almıştı. Bedenim hiç olmadığı kadar titriyordu fakat bundan daha ötesinde ise gözümden bir yaş yanağıma doğru hayal kırıklığıyla düştü.
"Başından beri beni kandırıyor muydun? Şimdi beni öldürecek misin?" diye sorduğumda sesime korkumun yarattığı titreme gelmişti. Sesim kısık çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila
Action"Buradan ikimizin bedeni sağ çıkamayabilir ama sen ikimizin kalbini yaşatıyor olacaksın." Bir yaz kampına eğlenmek için giden yüzlerce genç. Orman da hepsi on beşer gruplara dağılmış. Fakat başlarına geleceklerden hiçbirinin haberi yok. Bir istila...