*Bölüme başlamadan önce bölümü oylamayı unutmayın ve paragraf aralarında beni yalnız bırakmayıp bol bol yorum yaparsanız sevinirim. İyi okumalar*
______________________________________🌙
Sevdiğim adamın tıpatıp aynısı renkte olan gözleriyle tam karşımda bana gülümsüyordu. Maskesinin içinde ki aygıttan kalın çıkan nefes alıp verişlerini duyuyordum. Ölmemişti. Yaşıyordu. Günler öncesine kadar ondan ölesiye nefret ederken şimdi yaşadığı için gözlerimin dolması belki de saçmalıktan başka bir şey değildi. Fakat ben bu saçmalığı daha da büyüterek "Mavi Göz, öldüğünü sanmıştım!" diyerek öne atıldım ve ona sımsıkı sarıldım.
Kollarım sırtıyla buluştuğu gibi titreyip duraksadığında sarılmama karşılık vermedi. Yüzünde nasıl bir ifade olduğunu merak ediyordum. Aynı zaman da nasıl koktuğunu da merak ederek burnumu çektiğimde burnuma gelen tek bir koku vardı ve bu ürpermeme neden oldu. Kan.
"İyi misin? Onların elinden nasıl kurtuldun?" Geriye çekildiğim esnada onunda havada ki elleri bir anlığına sırtıma sürttü ve o an bana sarılmaya çalıştığını ancak kendisi ile bir savaş içerisinde olarak geç kaldığını anladım. Ben onun gözlerine büyük bir umutla bakarken onun gözlerinde ise ifadesizlik yatıyordu. "İyiyim Denek. Onlardan zorda olsa kurtuldum ve seni de kurtarmak için arkanda duran adamı yaraladım."
Mavi Göz yüzünden yaralanan kişiyi unutmuştum fakat hızla arkama dönüp yerde yatan kişiye doğru yürüdüğümde her geçen saniye yerde ki kan birikintisinin arttığına şahit oluyordum. Çok kan kaybediyordu ve dakikalar sonra öleceğine adım gibi emindim. Ve tam karşısında durduğumda beyaz tulumunun içerisinde ki kapalı olmasına rağmen kahverengi gözlerinin varlığını hissediyordum. Adı E² olan ancak benim Kahverengi Göz diye hitap ettiğim Beyaz Güneş lideri kanlar içerisinde yatıyordu ve karnından bir silahla vurulmuştu.
Nefesim kesildiğinde onun için asla üzülmüyordum. Aksine ölüme doğru gidişini dakikalar boyunca büyük bir keyifle izleyebilirdim. Ama içimde bir yerlerde huzursuz eden bir ağrı vardı. Tanımadığım bir düşmanım için bu ağrı ve hüzün çok gereksizdi. Üstelik onun yüzünden hem dünya nüfusu çökmüştü, hem de sevdiklerim ölmüştü, belki de ölecekti. Üzülmemeliydim ama karın ağrım bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Büyük bir yas içerisindeymiş gibiydi. Kendimi anlayamıyordum.
"Buradan derhal uzaklaşıp arkadaşlarını bulup kaçmamız gerek Denek." Mavi Göz hemen yanı başımda durduğunda gözlerimi ona çevirdim. O ise bana değil, yerde yatan Kahverengi Göz'e bakıyordu. Arkadaşlarımı gerçekten kurtaracak mıydı? Odanın içerisinde gözlerimi gezdirdiğimde bir eksikliğin olduğunu hemen anlamıştım ve kaşlarım çatıldığında "Ayaz nerede?" diye soruverdim.
"Götürdüm." Tek bir kelimesi ile duraksadığımda ona doğru bir adım daha attım. "Nereye götürdün?"
"Hepinizi toplayacağım merkezin bahçesine götürdüm." Kaşlarım havaya kalktığında onun bu ifadesizliği ve gözlerini bir an olsun bana değdirmemesi beni kuşkulandırıyordu. "O iyi mi?"
"Evet."
"Neden beni onunla beraber götürmedin?" Saniyelerdir aramızda soğuk bir rüzgar dolanırken nihayetinde masmavi gözlerini bana çevirdi. "O kendisini koruyabilir ancak sen bana muhtaçsın Denek. Ayrıca seninle özel konuşmam gereken bir şey var."Stresten terlemeye başladığımda ellerimi nereye koyacağımı bilemiyordum. Gittikçe ürperiyordum ve gözlerimin içine öyle bir bakıyordu ki sanki daha da korkmam gerekiyordu. Gözleri hiç iyi şeyler söylemiyordu. Bir şeyler ters gidiyordu. "Neler oluyor Mavi Göz?" Bir elimi boynuma götürdüğümde onun karşısında ufacıkmış gibi hissediyordum. O da karşımda huzursuz bir nefes aldı. "Beyaz Güneş'in Deli Makine'si bu merkezde."
![](https://img.wattpad.com/cover/309428995-288-k225937.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila
Action"Buradan ikimizin bedeni sağ çıkamayabilir ama sen ikimizin kalbini yaşatıyor olacaksın." Bir yaz kampına eğlenmek için giden yüzlerce genç. Orman da hepsi on beşer gruplara dağılmış. Fakat başlarına geleceklerden hiçbirinin haberi yok. Bir istila...