14-İtirafın Bedeli

466 95 272
                                    

Gözlerimin önünde bir baygın beden yatıyordu. Saniyeler öncesinde adeta mağarayı yerle bir edecek güce sahip olan kişi şimdi buz kesilmiş gibi gözümün önünde yerde yatıyordu. Kafasının altından yere kanlar yavaş yavaş süzülürken o beden gibi biz de buz kesilmiştik. Karşımda senelerce düşünsem asla aklıma gelmeyecek bir tablo yatıyordu. Yerde yatan hareketsiz beden benim içimde tüm duyguları hareketlendiriyordu. Özellikle kin ve acı. Bu kampta en değer verdiğim kişilerden birisi olan kişinin yerde kanlar içerisinde yatmasına sebep olmuştu Ayaz. Ve bu kampta ilk geçirdiğim günlerde ki gibi ona karşı olan nefretimi geri getirmişti. Ayaz'ın yaptığını ömrüm boyunca asla affetmeyecektim. Emir gözlerimin önünde yerde yatıyordu ve bu her saniye bana acı veriyordu...

🌙

"Has siktir!" Dudaklarıma baskı yaptığım elimi öyle bir ısırdım ki bu yüzümü buruşturup gözümden bir yaş gelmesine neden oldu. Ama yanağımda hızlıca süzülen bu yaş elimin acısı yüzünden değil, karşımda kanlar içerisinde yatan Emir içindi. Emir sırt üstü yere düşmüştü ve orada hiç bir hareket etmeden yatıyordu. Bir ölü gibi...

Rüzgar içimde ki acıyı fark edip sanki bana daha fazla acı vermek istermiş gibi hızını artırdı ve benimle beraber herkesin vücuduna sert vuruşlar sergiledi. Fakat bu asla umurumda değildi. Nefes alıp vermelerim neredeyse duracak noktaya gelmişti. Emir karşımda kanlar içerisinde yatarken rahatça nefes alıp vermek istemiyordum. Vücudum da öyle bir acı vardı ki bu karnıma sanki bir bıçak saplanıyormuş gibi ağrımasına sebep oldu. Bakışlarımı sadece iki saniyeliğine Ayaz'a çevirdiğimde yüzünde şok içerisinde olan bir ifade vardı. Bakışları sadece Emir'in üzerindeydi ve sanki mağaranın içerisinde sadece ikisi varmış gibiydi. O da Emir gibi buz kesilmişti.

Ne yaptığımı ben bile geç fark etmiştim. Hızlıca düştüğüm yerden kalktım ve Emir'in yanına koştum. Emir'in yanına vardığım an dizlerim çözüldü ve iki dizimin üstüne düştüm. Bir elimi Emir'in yüzüne, bir diğer elimi ise göğsüne götürdüm. Ellerim hiç titremediği kadar titriyordu. Gözlerimde ki yaşlar yanağımdan süzülüp Emir'in yüzüne düşüyordu. "Emir aç gözlerini! Emir?" diye titrek bir şekilde sayıklamaya başladım ve sanki bu cümleden başka bir şey bilmiyormuşum gibi ağzımdan başka hiçbir sözcük dökülmedi saniyelerce.

Kollarımın arasında yatan beden bana her saniye daha fazla acı vermeye başlıyordu. Emir'in gözleri ilk kez yanımda kapalıydı ve öyle bir sakin ifade vardı ki suratında sanki bu halinden memnunmuş gibiydi. Elim benden kontrolsüzce titrek bir şekilde Emir'in siyah saçlarına gitti. Acıyla elimle saçlarını karıştırdım ve başımı Emir'in göğsüne yasladım. Bedeni hem sıcak, hem de fazla soğuktu.

"Emir uyan lütfen." diye mırıldandım ve ağlamam gittikçe arttı. Nefes alıp vermekte zorlanırken etrafımda bir kargaşanın olduğunu işitiyordum. Elim Emir'in saçlarından başının altına geçince elime sıcak bir sıvı geldi. Kaşlarımı çatıp başımı Emir'in göğsünden çekip elime baktığım an gözlerim büyüdü. Elimde Emir'in kanı vardı.

Acıyla çığlık attığımda ağlamam hıçkırıklara döndü. Bu olamazdı. Emir bu şekilde yatıyor olmamalıydı. İki çift el benim vücudumu sardığın da beni geriye doğru çekmeye çalıştıklarını fark ettim. "Azra sakin ol!" "Buraya gel!" Zeynep ve Barış'ın sesi kulaklarıma ulaştığında başımı hızlıca iki yana doğru olumsuzca sallamaya başladım. "Hayır bırakın beni! Emir'i kurtarın lütfen!" diye acıyla bağırdığım da sesim öyle bir titremişti ki söylediğim şeyi anlayıp anlamadıklarını bilmiyordum.

Barış iki kolumdan tutup beni geriye çekerken Zeynep'te önümde durup Emir'i görmeme engel oluyordu. Ben ise Barış'ın kollarından kurtulmak için çırpınıyordum fakat hiçbir şekilde kurtulamıyordum. "Barış bıraksana beni! Emir'i yalnız bırakmayın!" Kollarımla onu itmeye çalışırken, Zeynep başımı ellerinin arasına aldı. "Azra bana bak, sakin ol. Emir'i bu şekilde bırakmayacağız tabii ki." dediğinde sesi titremiyor olsa da elleri bunu inkar edecek şekilde fazlasıyla titriyordu.

İstilaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin