Yıl 2002 hayatımızın dönüm noktası dediğim yerdeyim. Artık 18 yaşındayım. O zamanlar 18 yaşıma basınca, artık büyüdüğüm için babamın beni dövmeyeceğini düşünürdüm. Her zaman ki gibi yanılmıştım. Çünkü değişen bir şey olmadı ama bu yılda değişen epey şaşırdığım bir şey oldu.
Annem ailesini görmek için Mersin'e gitmişti. Mersin'den döndüğünde başı kapalıydı. Bu inanılmayacak derecede bizi şaşırtmıştı. Annemden asla beklemeyeceğimiz bir hareketti. Çünkü annem minicik şortlar, askılılar, dar pantolonlar ile gezerdi. Etrafımızdaki hiç kimse annem kadar modern ve açık giyinmezken, annem herkesin arasında göze çarpan bir kadındı. Elbette ben bu duruma epey sevindim. Neden derseniz; ilkokul ve ortaokulda annem, çok sık olmasa da okuluma geldiği zaman fazlasıyla utanırdım. Diğer velilerin hepsi kapalı ve kendini belli etmeyen kıyafetler giyerken annem, herkesin içinde dikkat çekiyordu. Haliyle bu beni arkadaş ve öğretmenlerime karşı utandırıyordu. Annemin aldığı bu karardan gurur duydum ve öylesine mutlu olmuştum ki, halimi ne söylesem anlatamam sanıyorum. Sevincimden Allah'ıma şükürler ediyordum. Babam neden kapandığını sorduğunda, annem rüyasında bir türbe gördüğünü ve bu rüyadan etkilendiği için kapandığını söylemişti. Oysa ki bu kapanmanın sebebi, çok başkaymış. Bunu yıllar sonra öğrendiğimde; günlerce kendime gelememiştim. Düşünmekten uyku bile uyuyamıyordum. Bu ağırlığı taşımak beni fazlasıyla zorlamıştı. Beni bunca üzen sebepten ilerde bahsedeceğim.
Lisenin son sınıfında, çalışma hayatına atılacağım, mesleki staj dönemimde başlamıştı. Haftada iki gün okulda, üç gün işte olacaktım. Staj yapacağım işi annem bulmuştu. Annem, çalıştığı için babam beni ilk günümde yalnız bırakmamıştı. Babamın yanımda olduğunu hissettiğim, tek an buydu diyebilirim. O gün sabah erkenden babam, beni yeni işyerime götürdü. Ortamı gösterdi, öğütler verdi, patronum ile tanıştırdı. Patronun odasında çay içip, işe dair sohbet ettik. Patron yaşını, başını almış, güven veren, güler yüzlü bir insandı. Benim gibi efendi bir kızın, stajyeri olmasından mutluluk duyduğunu belirtti.
.. Belediyesi'nin, Emlak Vergisi Vezne bölümünde iş hayatım başlamış oldu. Babamı yolculadıktan sonra, yapacağım işleri öğrenip, çalışmaya başladım. Çalışanların çoğu orta yaşlı, yada emekliliklerine az kalmış yaşını, başını almış insanlardı. Benim yaşlarımda beş-altı stajyer öğrenci daha vardı. Bunlardan ikisi benim çok yakın arkadaşlarım oldular.
Yaptığım işleri hızla kavradım. Birden fazla iş yapıyordum ama hepsi de gayet basit işlerdi. Belediyeye gelen insanların emlak ve çöp vergilerinin hesaplamalarını yapıp, dolduruyordum. Bazı zaman bilgisayar başına geçip, belgeleri numaralandırıp, düzenliyor; bazen de sekreter koltuğuna geçip gelen telefonları yönlendiriyordum. Bazı zamanlarda da patronun verdiği paraları, işyerinden biraz uzaklıktaki bankaya yatırıyordum.
İş yerimi, iş arkadaşlarımı ve iş hayatını fazlasıyla sevmiştim. Çalışmak bana çok iyi gelmişti. Çalışırken yaşadıklarımı unutuyor, kendimi tamamiyle işime veriyordum. Bilincim düşünmelerini erteleyip, başka bir alemde geziyordu. Yorgun ve zavallı bilincim biraz olsun dinleniyordu. O en güzel çağlarımda, en taze yaşlarımda bile herşeyi karamsar gören ihtiyar bilincim, fazlasıyla yorgundu. Duygusaldım, kişiliğim çok zayıf ve kırılgandı. O kadar çok ağlardım ki; gözlerimin altındaki morluklar, o yaşlarımda bile kendini belli etmeye başlamıştı. Çalışmak sanki bana kaybolmuş umutlarımı geri vermişti. Üzerimdeki kara bulutlar bir an kaybolmuşta, yeniden güneş doğmuş gibiydi.
Voltaria şöyle der:
"Çalışmak bu hayatı dayanılır kılan tek çaredir."Ben de kendime tutunacak, dayanacak incecik bir dal bulmuştum.
Yazımın başında 2002 yılının hayatımızın dönüm noktası olduğundan bahsetmiştim. Evet öyleydi. Bu yıla devam edeceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI ÇİLEM HAYATI ELEM (Otobiyografi) TAMAMLANDI
Non-FictionKendi hayatımı; edebi bir dille kaleme aldığım, otobiyografik romanıma davetlisiniz arkadaşlar. Bu kitapta yazdıklarım tamamen gerçektir, kurgu değildir, herşey yaşanmıştır. Hiç çocuk olmadım, oyunlarım olmadı. Hep o pencere önünde kaldı düşlerim...