Adeta hayatım, ikiye bölünmüş gibiydi. Bir yarım şirketteki işlere yetişmeye çalışırken, diğer yarım H. ile vakit geçirebilmek arasında gidip geliyordu. H. da gün boyu minibüs hattında sefer yapıyordu. Vakit buldukça mesajlaşıyorduk. Akşamları ise beni arıyor;
-Hadi son seferi birlikte yapalım. Sen benim muavinim olursun' diyordu.
Annemden hiçbir şeyi saklamadığım için, ona H'ı anlatmıştım. Annem, bana daima güvenirdi. Onu hayatım boyunca üzmedim. Aramızda anne, kız ilişkisinden çok, yakın bir dostluk ilişkisi vardı. Bu yönüyle anneme hayrandım. Bir gün anne olduğumda, çocuklarımla tıpkı annemin bize yaptığı gibi arkadaş olacak, onlara destek olacaktım.
Her akşam H'la, mavi bulutun son seferini birlikte bitirirdik. Mavi buluttaki yerim değişmişti. Artık şoförün yanındaki ön koltuk, benimdi. Binen yolcuların ücretlerini toplar, H'na elimden geldiğince yardımcı olurdum. Bütün yolcular indiğinde, müziği sonuna kadar açar, birlikte şarkılara eşlik ederek dönerdik. Bazen H.. mavi bulutu sürerken, uzun uzun gözlerime bakardı. Böyle zamanlarda kaza yapabilme ihtimalinden korkardım.
- Bana öyle bakıp durursan, kaza yapacaksın. Yola bak lütfen beni korkutma.'
- O gözlere bakmadan duramıyorum. Ölürsek beraber ölürüz. Hayatım senin gözlerinde son bulur fena mı?'
- Delisin sen! Ben seni bulmuşken ölmeyi değil, seninle doyasıya yaşamayı isterim.
- Yok ya!
Bu onun en sevdiğim sözcüğüydü. Bu sözcüğü söylerken ki şivesi, ya'yı uzatması ve mimikleri öylesine tatlı olurdu ki; ona, bu sözcüğü kaç kere "bir daha söyle" diyerek tekrarlatırdım. O da hiç sıkılmadan sürekli tekrarlardı.Dinlemeyi en sevdiğimiz sanatçı, Sibel Can'dı. Fakat ikimizde Karadenizli olmamamıza rağmen, Çavuşbaşı'nın o kardeş havasıyla, Karadeniz şarkılarına fazlasıyla alışmıştık. Mavi bulutun torpido gözünde, Karadeniz'li Recebim'in kaseti vardı.
"Ben aşk (aşkın) için kendimi ateşlere atmışım
Bile bile canımı bedenimi yakmışım
Nasıl kanmışım sana, nasıl da inanmışım"Bu şarkıları bağıra bağıra söylerdik. Neden bilmiyorum ama Recebim'in bu albümü ikimiz için de oldukça değerliydi. Bende de aynı kasetten vardı. H'ın yanımda olmadığı zamanlarda dinlerdim. Daha sonra güvercinim şarkısı başlardı.
"ÖzIedim güvercinim gözümde tütüyorsun
O kadar şirinsin ki beni büyülüyorsunNe desem sana biImem hayatım aşkım cicim
ÖyIe özIedim seni uçta geI güvercinim"H'ın evinin çatısında; çeşit çeşit beslediği, büyüttüğü takla atan güvercinleri vardı. Güvercinlerini çok severdi. Üstelik onlardan birine, benim adımı vermişti. Bana da masum güvercinim diye seslenirdi.
Onunla günlerimiz böylesine sıcak, böylesine tatlı geçiyordu. Seviyor ve seviliyordum. Ona sonsuz güveniyor, bu mutluluğun ömür boyu sürmesini istiyordum.
Fakat mahallemizde, bana kafayı takmış bir çocuk ortaya çıktı. Evimizin karşısındaki dükkanda çalışıyormuş. Numaramı nerden bulmuşsa bulmuş; bazen cevapsız aramalar, bazen de mesajlar atarak beni rahatsız ediyordu. Mesajlar şöyleydi.
- Ben, seni o şoför bozuntusundan önce gördüm. Ondan önce seni sevdim. Onunla ilişkini biliyorum. Seni ona yar etmem, sen benimsin.
Bu çocuk kim oluyordu? Benim hayatım onu neden ilgilendiriyordu? Onun çalıştığı dükkanın önünden geçmeye korkar olmuştum. Sevdiğime yada bana zarar verebilme ihtimalinden tedirgin oluyordum. Yoldan her geçişimde gözleriyle beni izliyor, mesajlar atıyordu. Artık verdiği rahatsızlıklara katlanamaz haldeydim.
H'nı annemle de tanıştırmıştım. Arada sırada H. beni görmek için şirkete gelirdi. Yine şirkete geldiği bir gün, çocuğun beni rahatsız ettiğini H'na söyledim. H.. delirmişti.
-Nasıl benim sevdiğime göz koyar da yüz bulamayınca rahatsız etmeye kalkar. Sakın korkma güzelim! Bundan sonra o serseri yanına, yörene bir adım bile yaklaşamayacak. Yarını bekle ve bana güven.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI ÇİLEM HAYATI ELEM (Otobiyografi) TAMAMLANDI
SaggisticaKendi hayatımı; edebi bir dille kaleme aldığım, otobiyografik romanıma davetlisiniz arkadaşlar. Bu kitapta yazdıklarım tamamen gerçektir, kurgu değildir, herşey yaşanmıştır. Hiç çocuk olmadım, oyunlarım olmadı. Hep o pencere önünde kaldı düşlerim...