İnsanlar sizin zayıflıklarınızdan faydalanmak için, daima fırsat beklerler. Onlara bu fırsatı vererek, sakın ola kendinizi küçültmeyin.
Hiçbir şey demeden S.. abinin konuşmasını bekledim.
- Çilem senin neler yaşadığını görüyorum. Gözlerindeki hüznü her geçen gün farkediyorum. Sana bir ev açayım, sen gel bu evde yaşa. Ben, her ne ihtiyacın varsa karşılayacak, yanında olacağım. Seni hiç bırakmayacağım. O çocuğu bırak, hemen şimdi benimle gel olmaz mı? İstersen hemen cevap verme düşün ama ne olur olumlu düşün.
- Abi sen ne diyorsun? Yazık sana ki; benim zayıflıklarımdan faydalanmaya çalışıyorsun. Ne dediğini farkında mısın? Üstelik eşini ve çocuklarını da tanıyorum. Onlara böyle bir şey yapacağımı nasıl düşünebilirsin? Utanmadan yüzüme baka baka bunları nasıl söyleyebilirsin? Kusura bakma da ne yaşarsam yaşayayım, senin gibi fırsatçıların kucağına düşmem. Bunları anneme yada eşine söylememi istemiyorsan, çalıştır arabayı gidelim. Eğer söylememi istiyorsan ben burada iner, kendim giderim. Fakat düşünürsen, söylememem senin için daha hayırlı olur. Aksi halde aileni kaybedebilirsin.
Bunları duyduktan sonra, hiçbir şey konuşmadan şirkete döndük. Bidonları indirip, çalışmaya başladım. Yüzümün rengi atmıştı. Annem, "bir şey mi oldu" diye sorduğunda, yok anne başım ağrıyor gibi bahaneler uydurmuştum. Bunları anneme söyleyerek onu, üzmek istemiyordum. O, adama bir daha selam dahi vermedim.
Bu olayı atlattım derken, ilerleyen günlerde başımıza farklı farklı olaylar geldi. Babam, sürekli şirkete annem için güller, çiçekler gönderiyor; annemin onu affetmesini istiyordu. Annem, bunları direk çöpe atıyor, babamın affını kabul etmiyordu.
Sonradan duyduk ki annem, babamı kabul etmeyince babam, bizim mahalledeki fırına, markete, bazı dükkanlara "bu kadın dul, iki kızıyla burada yaşıyor ve o, İ.. denen adam neden dükkanda onlarla birlikte çalışıyor" gibi laflar etmiş. Oysa mahallede kimse annemin dul olduğunu bilmiyordu.
Ayrıca babam, İ.. abiyi tehdit edip, dövmüş. Adam, şeker hastasıydı. Kan şekeri düşmüş ve oracıkta bayılmış. Alıp, hastaneye götürmüşler. İ.. abi bunları anneme anlattığında, annem çok üzülmüş.
İ.. abiye, "senin artık şirkette çalışman doğru olmaz. Zaten kızların babası adımızı çıkardı. Bir de senin varlığın ortalığı iyice karıştırır" diyerek işine son vermiş.Bir keresinde de bizim evimize halamın gelini ve halamın kızı ziyarete gelmişlerdi. Halamın gelini çarşaflı idi. Mahalleli, babamın ortalığa yaydığı laflardan sonra, adımızı çıkarmak için bahane arıyordu. Evimize gelen akrabalarımıza uydurdukları iftiralar şöyleydi.
"Eve çarşaflı adam alıyorlar."Bu olaylar etrafa yayılmaya devam ederken, benim telefonuma da sessiz ve cevapsız aramalar gelmeye başlamıştı. Telefonum saat başı çalıp duruyor; açtığımda ise, ya Müslüm Gürses'ten bir bilebilsen şarkısı dinletiliyor yada karşı taraf sessiz kalarak "alo kimsiniz" dememi bekliyordu. En sonunda telefon numaramı değiştirmek zorunda kalmıştım.
Mahalleli iyice zıvanadan çıkmıştı.
Bir sabah evden çıkıp, şirkete gittiğimizde; şirketin tabelasının sökülmüş olduğunu gördük. İçeriye de hırsız girmişti. Herşey ortalığa dağılmıştı. Dikiş makinelerini, kumaşları, iplikleri, atölyede para eden ne varsa almışlardı. Jandarmaya haber verdik. Fakat kilit zorlanmadığı için bir şey yapamadılar. Hırsızı da bulamadılar.Bu olaylardan sonra şirketimizi kapattık. Annem, kardeşimle bana şöyle dedi:
- Kızlar artık bu mahallede kalamayız. Babanız yüzünden mahalleli bize huzur vermeyecek. Başka bir yerde ev kiraladım. Yarın yeni evimize taşınacağız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI ÇİLEM HAYATI ELEM (Otobiyografi) TAMAMLANDI
Non-FictionKendi hayatımı; edebi bir dille kaleme aldığım, otobiyografik romanıma davetlisiniz arkadaşlar. Bu kitapta yazdıklarım tamamen gerçektir, kurgu değildir, herşey yaşanmıştır. Hiç çocuk olmadım, oyunlarım olmadı. Hep o pencere önünde kaldı düşlerim...