Corona / Covid 19

83 25 88
                                    

2020'ye girerken, araba kullanmak ve ehliyet almak gibi bir hayale kapıldım. Eşim bana araba kullanmayı öğretip, çalıştırıyordu. Beş-altı kere şoför koltuğuna oturdum. Gayet de başarılıydım. Bir keresinde evimizden beş durak ötedeki mesafeden, evin önüne kadar arabayı sürmüştüm. İlk denemelerimde dahi kaza yapmadım. Ancak ehliyet almam için, lise diplomamın olması gerekiyordu. Biliyorsunuz ki, lise son sınıfımdaki sorumluluk dersime girmediğim için, tasdikname almıştım. Yani onca sene lise okumuştum ama elimde diploma yerine tasdikname vardı ve diplomamı alıp, cebime koymaya karar verdim.

Aslında Ticaret Meslek Lisesinde okumuştum. Tekrar meslekten diplomamı almak isterdim ancak meslek diplomamı almak için, akşamları 2-3 saat kadar meslek dersleri görmem gerekliymiş. Bu yaştan sonra meslek diploması alsam ne, almasam ne, zaten ev hanımıyım, çalışmıyorum. Benim için boşuna zaman kaybıydı. Bende kendimi açık düz liseye kaydettirdim. Benim zamanımda lise üç yıllıktı ancak o dönemde lise dört yıl olduğu için, benimde dört yılı doldurmam ve ayrıca önceki kredilerimin üstüne kredi toplamam gerekliymiş. Tek dersi verememek başıma neler açmıştı. Oysa ben, tek dersimi veremediğim için, o tek dersi verip diplomamı alırım sanıyordum ama bana ek olarak fazladan bir sene ve kredi tamamlama olayı çıkmıştı.

Sonuçta lise diplomamı almalıydım. Kitaplarımı aldım, ingilizce, edebiyat, matematik, fizik, kimya, din, tarih, biyoloji, sağlık gibi tüm derslerden kredi toplayarak, kredilerimi tamamlamalıydım. Sınav gününe kadar her bir kitabı tek tek çalıştım, sorular çözdüm. Kendimi lise yıllarına dönmüş gibi hissetmiştim. Çoğu bildiğim şeylerdi zaten, üzerinden zaman geçse bile unutmamıştım, sadece tekrar ettim. Benden önce eşim ve görümcemde açık liseye yazılmıştı. İkiside ilkokul mezunuydu. Açıktan okuya okuya ortaokulu bitirmişler, liseye geçmişlerdi. Onlar yavaş yavaş, hatta hiç çalışmadan yıllarca sınavdan sınava girerken, ben vakit kaybetmeden, kredilerimi toplayıp, ehliyet hayalime kavuşmalıydım. Sınav günü üçümüz de öngörülen okullara dağıldık. Sınavda hiç zorlanmadım, tüm soruları çözdüm. Sonuçlar açıklandığında tek sınavla bütün dersleri geçmiştim. Ancak hala kredi toplamam lazımdı. Tekrar ikinci bir sınavla, yine derslerimi geçip, kredilerimi tamamlayarak diplomamı almıştım.

Eşim ve görümcemse hala devam ediyorlardı. O dönem, Corona virüs peyda olunca, online sınavları başkalarına yaptırarak geçtiler. Oh! dedim. 'Siz online sınavlara denk geldiniz, başkalarına yaptırarak emeksiz geçtiniz. Oysa ben çalışıp alnımın teriyle geçtim, haksızlığa bak.' Ah nasıl da sinir olmuştum. Birileri emeğiyle, birileri hileyle hayat hep böyledir işte.

İş ehliyet almaya gelmişti. Diplomamı alınca, eşim beni hemen ehliyete yazdıracağını söylemişti. Fakat eşim 'az daha öğren, şu virüs bir bitsin de öyle yazdırayım' gibi laflar söylüyordu. Beni tekrar tekrar şoför koltuğuna geçirip, çalıştırıyor, öğren öğren diyerek oyalıyordu. O dönem ehliyet fiyatları da yükselince, eşim kaybedersem iki kez para vermek zorunda olacağını, iyice öğrenmem gerektiğini savunuyordu. Bana göre ise bu kadar çalışmam yeterdi, artık gidip yazılmak istiyordum. Ayrıca virüs sebebiyle işler de durmuştu. Baktım ki eşim, maddi sıkıntıya girecek, durumu yok ondan beni oyalıyor, bende ehliyet alma hayalimi sonlandırdım. En azından artık bir lise diplomam vardı bununla teselli bulmuştum.

Corona virüs demiştim. Evet 2020'de tüm dünyada uzunca bir pandemi dönemi başlamıştı. Çocuklar eğitimlerinden geri kaldılar. Online derslerin ise kimseye bir faydası yoktu. İşçiler işlerinden oldular veyahut da işlerine ara verdiler. Dışarı çıkma yasağı yüzünden, uzun bir dönem evlere kapandık, dışarı çıkmaya, denize, güneşe hasret kaldık. Sonra yaşadığımız tedirginlik, endişe, korku, maskeli yaşam, ard arda ölümler tüm insanlarda bir panik duygusu oluşmuş ve virüs herkesi fazlasıyla etkilemişti.

Virüse yakalanmayan kaldı mı bilmiyorum. Eminim ki birçok kişiye covid-19 teşhisi konmuştur. Ben virüse yakalandığımda çok korkmuştum. Eşim ve çocuklar hafifçe atlatmışlardı ama ben oldukça ağır bir şekilde atlattım. Onlarda ateş hiç olmamıştı ama benim günlerce ateşim düşmemişti. Kas ağrılarımsa dayanılmazdı. Kalkıp yemek yapmaya bile gücüm yoktu. Bana hep eşim bakmış, yemekleri bile o yapmıştı. Eşime şöyle diyordum. 'Ben hayatı ve yaşamayı sevmeye yeni başlamışken, sanıyorum ki bu virüs yüzünden ölüp gideceğim.' Eşimse beni teselli ediyor, 'merak etme iyileşeceksin' diyordu. Rabb'ime hamd olsun ki zor olsa da iyileşmiştim. Hastalık sonrası, aylarca koku ve tad alamadım. Ben, kokulara öylesine hassasımdır ki, eşim bana sağlıklı günlerimde şöyle derdi; 'senle ava çıkmalı.' Fakat ben, koku duyumu kaybetmiştim. Eşim o zaman bana takılıp, şöyle diyordu. 'Bir ava çıkamadan kokuları da alamaz oldun, çok yazık oldu bizim av işi de böylece yattı.'

Virüs bitti mi? Hayır! Hala devam ediyor. Sanırım insanlık olarak, bu hastalıkla yaşamaya alıştık. Her şeye alıştığımız gibi..

ADI ÇİLEM HAYATI ELEM (Otobiyografi) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin