Annem, bizi babama bırakmıştı. Biz ona hiçbir şekilde ulaşamazken, meğer onlar babamla sürekli irtibat halindelermiş. Hatta annem hastalanmış ve babam ona ilaçlarının parasını vererek yardımcı olmuş. Bu irtibatlar sonunda, aralarındaki buzlar erimiş ve barışmaya karar vermişler. O dönem ortanca halamın eşi, anneme askıntı olmuş. Annem, eniştemi terslemiş ve erkek arkadaşı K.. ile buluşmuş. Eniştem onları görünce babama, P.. erkeklerle geziyor, diyerek laf çıkarmış. (bu arada annemin adı P..) Babam bunu duyunca anneme, "ben namusunu koruduğun sürece, her zaman senin yanındayım demiştim, biz barışma hazırlığı yaparken, sen kimlerle geziyorsun" diyerek barışma konusunu kapatmış.
Elbette bunlar olurken, biz kardeşimle herşeyden habersizdik. Ayrıca kardeşimin kıl dönmesi denilen bir rahatsızlığı ortaya çıkmıştı. Birkaç gündür kardeşimi hastaneye götürüp, getiriyor onunla uğraşıyordum. Doktor çok ilerlediğini, testler yapıldıktan sonra, yatış yapılıp, ameliyata alınması gerektiğini söyledi. Ertesi gün halamla birlikte, kardeşimi hastaneye götürdük. Hemen ameliyat odasına aldılar. Ameliyat epey uzun sürmüştü, kardeşimi çok merak ediyordum. Halam beni sakinleştiriyor. Merak etme, sağ salim çıkacak diyordu. Kardeşim uzun bekleyişlerimizin sonunda çıktı, odasına aldılar. Narkozdan uyanmasını bekledik. Uyandığında çok ağrısı vardı. Zavallı kardeşim neler çekti. Yarası ilerlediği için açık ameliyat yapılmıştı. (Neden bu kadar ilerledi derseniz, yine babamdan korktuğumuz için babama söyleyememiş, kanalamaları göz ardı etmiş, geçer diye düşünmüştük ama geçmedi. Sonunda babama söyleyip, hastaneye gittik.) Ertesi gün doktor, odaya geldi ve yarayı pansuman yaptı. Yarayı gördüğümde çok korkmuştum. Yüzümün rengi soldu, gördüklerim felaketti. Kardeşimin yarası kalçasında idi. Kalçasının yarısı alınmış, ortada kocaman bir boşluk, içine neredeyse iki elim girer ve bütün içi görünüyordu. Kardeşimi de korkutmamak için o an için sustum. Pansuman bitince doktorla dışarıda konuştum. Doktor, korktuğumu anlamıştı "korkmanıza gerek yok, şu an yaranın kötü göründüğünü biliyorum ama endişe etmeyin, kardeşiniz daha çok genç, zamanla o yara kapanacak ve eski haline gelecek" dedi ve uzaklaştı. Ne söylerse söylesin o yaranın, asla kapanamayacağını düşünüyordum. Kendimi tutamayarak koridorda ağlamaya başladım herkes, bana bakıyordu ama kimseyi umursamıyordum. Sonra kardeşim aklıma geldi beni böyle görmemeliydi, güçlü olmalıydım. Lavobaya gidip, yüzümü yıkadım. Yüzüme sahte bir gülüş takarak odaya girdim. Kardeşim;
- Abla nerede kaldın?
- Lavobaya gittim canım.
- Abla yaram çok mu kötü?
- Şu an biraz kötü ama doktor zamanla iyileşeceğini söyledi.
- Abla biliyorum sen bana söylemiyorsun, çok kötü olduğunu biliyorum. Pansuman yapılırken içine bir sürü bez doldurdular. Görmesem de hissettim.
- Ya ne yapacaklardı açık ameliyat olduğunu biliyorsun bak ben, sana çok iyi bakacağım. Hemen iyileşeceksin merak etme, sen üzülme, üzülürsen yaran iyileşmez tamam mı?Arkası dönük uzanmak zorundaydı. Başımı, başına yaklaştırıp, saçlarını okşayıp, sakinleştirmeye çalıştım. Doktor 10 gün sonra çıkarsınız demişti. Ertesi gün ayağa kalktı, yavaş yavaş koridorlarda yürütüyordum. Her gün pansuman yapılıyordu ama ne zaman görsem, yara hep aynı görünüyordu. Böyle bir yara nasıl kapanır, aklım almıyordu. Elimden geldiğince kardeşime bakmaya çalışıyor, iyileşmesi için çabalıyordum. Odamız altı kişilikti. Ziyaret saatlerinde herkesin yakınları gelirdi. Halamlar, ilk bir hafta geldiler, sonra bıraktılar. Babam, sadece ameliyat günü geldi. Sürekli arıyordu ama diğer hastaların mahremiyetine saygı duyduğu için gelip, rahatsız etmek istemiyordu. Kendimi kimsesiz hissediyordum. 10 gün geçmişti. Çıkış işlemleri yapıldı. Eve geldik. Evde bana yengem, yardımcı oldu. Allah razı olsun. Yıkarken, temizlerken hep yanımdaydı. Arada sırada halam da geliyordu ama yengemin hakkını ödeyemem. Fakat yara hala açıktı, kapanmamıştı. Sanıyorum iyi bakamadık, bir hafta sonra yara enfeksiyon kaptı. Tekrar hastaneye yatış yapıldı. Bu yatış tam bir ay sürdü.
Günler böyle geçerken kardeşim, iyileşmeye başlamış, bir ay sonunda eve dönmüştük. Fakat babamın üzerinde, bir gerginlik vardı. Bıraktığımız gibi değildi. Sanki babamın meleklerini uzaklaştıran bir şeyler olmuş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI ÇİLEM HAYATI ELEM (Otobiyografi) TAMAMLANDI
Non-FictionKendi hayatımı; edebi bir dille kaleme aldığım, otobiyografik romanıma davetlisiniz arkadaşlar. Bu kitapta yazdıklarım tamamen gerçektir, kurgu değildir, herşey yaşanmıştır. Hiç çocuk olmadım, oyunlarım olmadı. Hep o pencere önünde kaldı düşlerim...