3. Bölüm

48.3K 2.3K 219
                                    

Ben geldim canlarım... :) Mine bayramlaşma konusunda bayağı kararlı ha :) :)

İyi Okumalar...

Mine, Türkan'la konuştuğu geceden beri planlarında kendinden beklenmeyecek düzeyde kararlı ilerliyordu. Hayatının hiçbir döneminde internette bu denli zaman kaybetmemişti. Eskiden de sosyal medya veya gereksiz alışveriş sitelerinde geçirilen vaktin kayıp olduğunu düşünürdü. Bu konuda ne kadar haklı olduğunu deneyimleyerek anlamış oldu. İnsanların nasıl saatlerini internette öldürdüğünü anlam veremedi.

On beş günde topuklu ayakkabıyla yürümeyi öğrenmiş, güncel magazin konularında az çok bilgilenmişti. Türkan ile iki defa iş çıkışı alışveriş merkezine gidip, elbise iç çamaşırı falan bakmıştı. Saçlarının rengini değiştirmek isteyince kuzeni karşı çıkmış, simsiyah doğal saçların ikisi içinde velinimet olduğunu söylemişti. Onun fikirleri her zaman önemliydi ama şu dönemde kuzeni ne derse uyguluyordu.

Sürekli erotizm kokan kitaplar okuyordu. İçindeki azgın kadını uyandırmak için elinden geleni yapıyordu. 'Sen iyice kudurdun,' diyen iç sesinin sürekli utandırmasına rağmen vazgeçmiyordu. Bu işe baş koymuştu ama şu yaşına dek oturan kişiliği ve alışkanlıkları da vardı. Evde gözlüklerini olabildiğince kullanmıyordu. Sırf alışkanlıktan kullandığı gözlükleriyle gönül bağı mı vardır nedir sanki gözlükleri olmayınca kendini çıplak hissediyordu.

Gözlüğünü bırakmak topuklu ayakkabı giymekten zor olmuştu. Kimse anlamasın diye iş yerinde ve ailelerinin yanlarında aynı giyinip, aynı davranıyordu. Bir hafta sonraki cumartesi akşamı bu sefer Türkan'ların terasta program yaptılar. Hem orada projeksiyon cihazı ve perde vardı. Birlikte perdeye yansıtarak film seyrediyorlardı. Bu sefer semaver yerine içkiler deneyeceklerdi. Türkan votka, şarap, viski, cin almıştı. Aslında babamın zulasını patlatmak lazımdı ama anlamasınlar dedim diye de dalga geçmişti. Türkan içinde bu olay bir aktivite kafasını dağıtan bir durum haline gelmişti. İçkili koktey yapmayı bilmediklerinden bir sonraki hafta sonu bir yere gidip, deneyeceklerdi. Hem Mine'yi direkt süsleyip püsleyip piyasaya atamazdı. İçkileri denedikleri gün 1971 yapımı, Çılgın Bakireler filmini açmıştı. Mine içkileri denedikçe açılmış, durgun her olaya akıl küpü bilgin haliyle yaklaşan en çok da hayattan vazgeçmiş kadından çıkmış, film üzerinden espriler yapan kahkahalar atan capcanlı bir kadın haline dönüşmüştü. İçkilerden de en çok enerji içeceği ile yapılan votkayı sevmişti.

En önemli konulardan biri de gideceği gece kulübünün neresi olacağıydı. Öyle alelade bir yer olmaz demişti Türkan ve yeri bana bırak demişti. Makyaj yapmanın bu denli teferruatlı olduğunu bilse asla kuzeninin eline düşmezdi. Fondöten ve BB, CC krem arasındaki farkı pek anlayamadı. Rimel sürdükten sonra gözlerini çok beğenmişti. Bu yüzden ilk rimel sürmeyi öğrendi. Hemen hemen her akşam topuklu ayakkabı ile yürüme makyaj yapma gibi denemeleri birlikte yaptılar. Bir tek kırmızı ruj bile onu çok değiştirdi.

"Kızım ben sana diyorum çok güzelsin diye şuna bak sadece rujla dahi seksi bir kadına dönüştün. Tabi şu pala dayı bıyıklarından kurtulmamız lazım önce," diyerek her gün söylediği sözleri tekrar etti. Mine'nin güzel olduğunu kabullenmesi için elinden geleni yapıyordu. Her şerde bir hayır vardır diyorlardı. Bu olayın hayrının da Mine'nin bir daha o çuvalların içine girmemesi, kitap ve film arşivinden çıkıp modern çağa ayak uydurmasını istiyordu.

O da çok kitap okuyordu, en az onun kadar film seyrediyordu. Ancak kuzeni gibi hayattan kopmuyor, arkadaşlarıyla zaman geçiriyor, eğleniyor, kendini iyi hissedeceği kıyafetler giyiyordu. İlk gözlük kullanmaya başladığında hem mahallede hem de okulda o kadar çok dalga geçmişlerdi ki, Mine içine kapanmış kimseyle arkadaşlık etmemişti. Hep kimsenin onu sevemeyeceğini düşünüyordu. Oysa öyle donanımlı öyle iyi yürekli becerikliydi ki onunla birçok kişi arkadaş olabilirdi. Kimseye yaklaşmayanın Mine olduğunu herkes kabullenmişti.

TEK GECE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin