39. Bölüm

28.9K 2.1K 1.1K
                                    

Kota : Oy sınırı 600, yorum 1000 olmadan bölüm gelmeyecek...

Ben geldim güzeller güzeli okuyucularım, (erkek okuyucularım varsa onlarda kendilerine uyarlayabilirler) :)

İYİ OKUMALAR CANLARIM SİZLERİ SEVİYORUM.

"Zamanlamana sıçayım senin..."

Mine, Mahir'in sesiyle hemen bir adım geriye gitti. Yanaklarına dolan ısıyla kendine kızdı. Gelen Mahir değil de babası olabilirdi. Nasıl bu kadar şuursuz olabilmişti. Tüm ailesi içerideyken, az kalsın adamla öpüşecekti. 'Aklını başından alıyor ama sende haklısın akıllara zarar yakışıklılıkta ve seni seviyor...' iç sesi doğru diyordu.

"Vakitsiz mi geldim gardaşımm!"

"Yok öylesine küfür ettim sana..."

Mahir kahkaha attı. Birkaç büyük adımla Mehmet'e ulaştı. Ensesinden tutup sarıldı. Kafasını kaldırdığında kendisine heyecanla bakan minik kadınla göz göze geldi. Mine'ye göz kırpıp, Şehbal'e yöneldi. Gözlerini göğüs dekoltesine ve bayıldığı bacaklarında gezdirdi. Şehbal'in kollarını uzatması ve sarıldıktan sonra fısıltısıyla kalbi tekledi.

"Hoş geldin sevgilim."

"Hoş buldum. Yaşlı adamım ben balım, bu kadar güzel olmamalısın."

"Teşekkür ederim."

"Etme kalbimin en güzel zararı..."

Mahir ve Mehmet birlikte salona geçti. Herkese uzaktan selam verdiler. Arkadan Mine ve Şehbal de yanlarına oturdu. Ayhan Bey ve Belgin Hanım gururla kızıyla damatlarına bakarken, huzurluydular. Ekrem ve Aydın anlaşmışlar, eskilerden konuşuyorlardı. Berker ve Baran yan yanaydı. Oya Hanım hala sakinleşmiş değildi. Türkan'a kaş göz işaretiyle kahveleri yap diyordu.

Ama nerdee!

Türkan sadece Baran'a hayran hayran bakmakla meşguldü. Mine durumu anlayınca kuzeninin yanına gidip, kafasıyla işaret etti. Berra ve Şehbal'de ayaklandı. Bütün adamlar gözlerini kırpmadan sevdiklerine bakarken Karan'ın bakışları Mahir'deydi.

Şehbal ona sevgilim var demişti ama Allah biliyor ya, sadece kırgın olduğu için yalan söylediğini düşünmüştü. Peki, sevgilisinin olması neden canını sıkmıştı. O bugüne dek Şehbal'i hep arkadaşı olarak görmüştü. Onun adına sevinmesi gerekmez miydi?

Damla ile sadece takılıyorlardı. İkisi de bunun serbest bir ilişki olduğunu biliyordu. Ancak bu yüzden Şehbal'i kaybettiğine üzülüyordu. Eğer o gün Damla ona zevk ala ala Şehbal'in onu kıskandığını yıllardır da aşık olduğunu söylemeseydi. Üstüne üstlük Berra senin yüzünden Şehbal yurt dışına gidecek diye ona kızmasaydı. O nahoş olay olmayacaktı.

Şirkette onu görünce kendini tutamamış ve saçmasapan şeyler söylemişti. Aklından geçenlerle kalbinden geçenler tam tersiydi. Kalbi içten içe Şehbal'in her zaman onu sevdiğini bildiğini söylüyordu. Sanırım Şehbal'in hep etrafında olduğunu bilmenin rahatlığı vardı. Sanki ondan hiç vazgeçemezdi. Fakat Mahir'e bakışlarından sonra kaybettiğini anlamış oldu.

"Türkan tuz koymayacak mısın?"

"Hayır Şehbal..."

"Ben bal koyacağım, Baran abim baldan nefret eder."

"Berra lütfen!"

"Niye Türkan Mehmet'e gelince karabiberi tuzu dayamıştın. Ben kıyamıyorum diye de bir sürü laf söyledin. Sevdiğini böyle anlarmışım falan diyordun. Koy Berra! Baran neyi sevmiyorsa onu koy..."

TEK GECE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin