32. Bölüm

30.3K 1.9K 188
                                    


CANLARIM UNUTMUŞUM YA YENİ BÖLÜM SORMASANIZ VALLA BUGÜN BÖLÜMÜ YÜKLEMEYECEKMİŞİM :) 

İYİ OKUMALAR LÜTFEN BENİ TAKİP ETMEYİ UNUTMAYIN.

Mahir çıldırmak üzereydi. Neredeyse ülkenin bütün şehirlerinde olan güvenlik şirketleriyle ilgilenmek, eğitimlerini takip etmek onu yeteri kadar yorarken birde annesiyle uğraşıyordu. İstanbul'a yanına geleli iki gün olmadan derdini anlamıştı. Şu meşhur arkadaşının kızıyla tanıştırmak için dünden beri akşama yemeğe çıkacağız unutma diye yüz kere aramıştı. O da yaşının geçtiğinin farkındaydı. Ancak sırf yaşım geçti diye de evlenecek değildi. Bunları düşünürken aklına yine o güzel yeşil gözlerin gelmesine anlam veremese de o yemeğe gidecekti. Esme Hanım'la uğraşmaya değmiyordu çünkü hep o galip çıkıyordu. Akşama kadar şirkette zaman geçirdi. Aslında bu gerginliğini atmak için Mehmet'le sıkı bir antrenman yapması güzel olurdu. Hem ne zamandır ikisi de sabah koşuları hariç ringte iyi bir maç yapmamışlardı. Gece sinirleri daha çok bozulacağına göre bu planını yarın sabah gerçekleştirse fena olmazdı. Telefonunu eline aldığında gülümsedi. Kesin Mehmet küfür edecekti.

"Sabahtan beri on kere aradın. Ne var yine?"

"Aşk olsun gardaşım, ben seni özlüyorum."

"Mine aramıyor bu kadar..."

"Yengemde çok ilgisizmiş, sen ondan ayrıl aşkım ben sana ilgi gösteririm."

"Ağzından yer alsın lan."

"Haha haha ulan mum etti ya seni."

"Mahir işim gücüm var."

"Bizde boşuz sanki..."

"Hay senin ağzına sıçayım emi, ne istiyorsun?"

Mahir kahkahalarla gülmeye başladı. Bu hayatta en çok sevdiği şeylerden beri Mehmet'i sinir etmekti. Gardaşı kızgın yapısının altında sevdiklerine sonsuz anlayışlı iyi adamdı. Güvendiği birkaç kişiden biriydi ama kimse o olamazdı. Şu an bu hayatı yaşıyorsa dedesi ve gardaşının çok emeği vardı. O aileden zengin bir adam değildi. Ne kazandıysa kendi yapmıştı. Normalde salon beyefendisi olan dostunu bir tek o küfür ettirebiliyordu. Onlar Adanalıydı. En usturuplu büyüyeni bile sinirlendiğinde akla hayale sığmayacak küfürler edebilirdi. Adana'nın havasından mı suyundan mı bilinmez ama onlar için küfür bir kültürdü.

"Akşama yanımda gelmeye ikna edemedim. Yarın sabah benim eve gel de ringe çıkalım. Bayadır yakışıklı yüzünü dağıtmıyorum."

"Bakarız."

"Ah kalbimi kırıyorsun ama aşkım."

"Hay senin kalbini sikeyim."

Yüzüne kapanan telefonla bir kere daha kahkaha attı. Neyse biraz olsun morali yerine gelmişti. Şimdi eve gidip, anacığının isteğine göre hazırlanmalıydı. Korumalar eşliğinde evine geldi. Anasının küçücük çocuk gibi sulu sulu öpücüklerle onu karşılamasına bir yanı sıcacık olurken bir yanı homurdanıyordu. Korumaların yanında onun ebatlarında adama yapılacak iş değildi ama Esme Hanım onu hala çocuk gördüğünden yer mekan fark etmeden istediği gibi seviyordu. Eve gelince duşunu aldı. Gri takım elbisesinin içine siyah gömlek giydi. Yeleğini de giyip düğmelerini ilikledi. Kısa saçlarını eliyle düzeltip, saatini taktı. Parfümünü sıktıktan sonra kendine baktı. Öyle yakışıklı bir adam değildi ama gerek boyu gerek duruşuyla her zaman dikkat çekerdi. Nedendir bilinmez kadınlara karşı hep mesafeli ve görmezden gelmeyi tercih ederdi. Bu da karşı cinsi cezbediyordu. Bilinçli yapmıyordu. İşi gereği hep erkek ortamlarında olduğundan mıdır nedir? Kadınlar onu geriyordu. Hava sıcaktı. Ceketini omzuna atıp, annesinin yanına indi. Güzel anacığı da çok şık giyinmişti. Uzun mavi eteğinin üzerine giydiği beyaz bluzu ve aynı renk ceketiyle çok şıktı. Anacığının hakkını asla ödeyemezdi. O yüzden değil miydi zaten kırmamaya çalışması, her dediğine boynunun kıldan ince olması. Mekana geldiklerinde deniz kenarında bekleyen üç kişilik aileye doğru yürüdüler.

TEK GECE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin