SON BÖLÜMDE MİNE&MEHMET VE TÜRKAN&BARAN YOK DİYE SURAT ASANLAR OLDU :) BENDE SİZİ BEKLETMEYEYİM DEDİM.
İYİ OKUMALAR CANLARIM...
Türkan mutlulukla başına geleceklerden habersiz iki dirhem bir çekirdek hazırlanmış işe gelmişti. Her zamanki gibi erken gelmesine rağmen patronu ondan önce iş gününe başlamıştı. Hemen Mehmet'in sevdiği çift kaşarlı tam buğday ekmeğinde yapılmış tostu, kayısı kıvamında haşlanmış yumurtası birkaç zeytinden oluşan kahvaltısının siparişini verdi. Bilgisayarını açarken bile geceyi düşünüyor ve yüzü gülümsemeyle aydınlanıyordu. Mutfağa gidip, iki büyük ince bel çay bardağına çayları doldurdu. Daha masasına ulaşmadan kapıdan giren garsona gülümsedi. Çaylarını kahvaltı tepsisine yerleştirip, patronunun odasının kapısına ulaştı. Derin bir nefesten sonra gülücük kondurduğu güler yüzüyle kapıya vurdu. İçeriden gelen güçlü sesle kapıyı açtı.
"Günaydın efendim kahvaltınız hazır."
"Türkan, seni beklemiyordum. Nasılsın? Bugün dinlenseydin."
"Teşekkür ederim, çok iyiyim."
"Sende kendine kahvaltı söyleseydin."
Patronunun söylediğiyle ağzı açık kaldı. Yıllardır tanıdığı neredeyse üç aydır tanıdığı adam mı demişti duyduklarını inanamıyordu. Mehmet Bey iyi adamdı bunu bir önceki gün daha net anlamıştı ama o mesafe severdi. Kimseyle özel diyaloglara girmezdi.
"Ben o vazifeyi gördüm efendim, çayımı içerken size eşlik ederim."
"Peki madem, bugün program yoğun mu?"
"Öğlene dek bir toplantınız var ama öğleden sonra tamamen boş sayılır, toplantıyla ilgili detayları da birazdan geçeceğim. Sizin programa eklememi istediğiniz bir şey var mı?"
"Bir hafta sonra gerçekleşecek 50. yıl kutlamasında içime sinmeyen bir şeyler var. O güne dek en az üç defa organizasyon şirketiyle toplantı ayarla, Tüm Türkiye ve Avrupa'daki iş ortaklarımıza davetiye gittiğinden emin olalım. Türkiye'deki çalışanlarımızın çaycısından güvenlik görevlisine varana dek hepsine teşekkür kartlarının ve ikramiyelerinin ulaştığından emin olalım. Adana'da yapacağımız geceye bütün fabrika işçilerimizi özellikle davetiye ile çağıralım."
"Tamam efendim zaten babanızda bu konulara çok önem verdiğinden daha özenli olacağımızdan emin olabilirsiniz."
"Türkan!"
"Bana birini hatırlatıyorsun."
"Anlamadım."
"Neyse önemi yok hadi işimize bakalım."
Türkan gün içindeki programı anlatmaya başladı. O ara Mehmet kendine içinden küfür etmekle meşguldü. Yaklaşık bir ay önce yaşadığı geceyi de kadını da unutamıyordu. Sekreteri Türkan ile o kadının gözleri siyah olması haricinde benzer hiçbir yanları yokken nasıl ona benzetebilmişti. O dolgun dudakları utangaçlığın yanı sıra o seksi bedeni unutamıyordu. Kusursuz bacakları, büyük göğüsleri hatta ayva göbeğini bile düşündükçe bedeni kendinden geçecek kıvama geliyordu. Türkan incecik minyon sayılabilecek bir kadınken o balıketli uzun boylu ve her detayı doygunluk verecek kadar güzel bir kadındı. Adının Mutlu olduğuna inanmadığı için onu düşünürken asla söylediği ismi kullanamıyordu.
Hala inanamıyordu. Kadın onu tek gece kullanmıştı ve siktir olup gitmişti. Sinir oldukça mı aklına çakılıp kalıyordu yoksa tadına doyamadığından bilinmez her şekilde aklındaydı. Birkaç defa daha aynı gece kulübüne gitmişti. Belki gelir ve hesap sorarım diye geçirdiği her fikirde aslında kadını istediğinden olduğunu itiraf edemiyordu. Bir daha karşılaşmasalar da onu hiçbir zaman unutmayacağını anlamıştı. Belki ilerde komik bir anı diye arkadaşlarına bile anlatabilirdi. Ancak şimdi sadece onu bulmak ve yeniden içine katmak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK GECE (TAMAMLANDI)
General FictionMine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru kendi bedeninden büyük giyinen şişe gözlükleri kitap kurdu sessiz halleriyle çevresi tarafından çok sıkıcı bulunan biriydi. Tarih seven Yeşilçam karakterleri ile büyümüş kendi halinde bu kadının iki yıldır te...