47. Bölüm

25.1K 1.7K 1.7K
                                    

GÜNAYDIN CANLARIM...

Kota :750 oy 1500 yorum

Lütfen satır aralarına bol bol yorum yapın, bir de sadece emoji koymayın olur mu? Watpadd emojiyi şikayet gibi algılıyormuş. Bir iki kelimeniz beni mutlu ediyor.

Not : Bölüm de +18 var lütfen 16 yaş altı ve ya okumak istemeyen okumasın.

İYİ OKUMALAR

Mahir, neredeyse iki aydır deliler gibi çalışıyordu. Düğününden sonra uzun bir balayı yapacak sonrasında da eviyle ilgilenmeyen karısına yardımcı olmak için bir hafta on gün işe başlamayacaktı. Hem de yıllardır doğru dürüst izin kullanmamıştı. Mehmet'in ve Baran'ın düğünleri derken de ekstra çalışmak zorunda kalmıştı.

Şehbal'in onu yanında istemediği iki gün cehennem gibi geçmişti. Her ne kadar dur durak bilmeden çalışsa da kafası hep sevdiği kadındaydı ve ne yediğinden ne içtiğinden ne de çalıştığından zevk almıştı. İşte o vakit anlamıştı ki, Şehbal düşündüğünde daha değerliydi onun için ve bu saatten sonra hep onu mutlu etmeye uğraşacaktı.

O üstten bakan kadınları görmezden gelme huyu bir bal kadına işlememişti ve artık kabullenmişti. Şehbal sadece sevdiği değil, ağzının tadıydı. O olmazsa ne tadı vardı ne tuzu...

Şehbal kına gecesi, bekarlığa veda gibi seremoniler istememişti. Ancak Mahir'in annesinin ve kardeşinin onun için hayalleri vardı. O yüzden Adana'da erkek erkeğe büyük bir eğlence yaparak, kına gecesini yapmıştı. Tam kına yakılırken, kızlarda onlara katılmış ve istemese de Şehbal'de kırmızı olağanüstü güzellikteki elbisesiyle yanına oturup, kına yakılmıştı.

Mahir sağ elindeki üç parmağına sürülen ve beyaz bir kumaşla sarılan elini gördüğünde gerçekten mutluydu. Bu günlerinin hayalini bile kurmamıştı. Sonrasında Şehbal'i ikna edenin kayınvalidesi olduğunu öğrenmişti. Sevdiğinin keyfinin yerinde olmasıyla korkuları da kaybolmuştu. Çünkü hiçbir şey için onu zorlamak istemiyordu.

Şimdi çakı gibi giyinmiş yanında sağdıcı Mehmet ile sevdiğini almaya gidiyordu. Gelinliğini görememişti. İnşallah çok açık değildir diye hayıflanır gibi olsa da, içine sinsin o mutlulukla benim gelinim olsun da açıklığına bile razıyım diye kendi kendine aklından cevap veriyordu. Heyecanı bedenini titretirken, bunu belli etmemek için üstün bir çaba sergiliyordu. Üst düzey korumayla organizasyon yapılırken, meslek alışkanlığıyla sürekli gözü etraftaydı.

"İyi misin gardaşım?"

Mehmet'in sorusuyla dudakları kıvrıldı. Heyecanının stresinin farkındaydı. O genelde Adana ağzını kullanmazdı. Ne zaman onunla dalga geçecek ve ya stresli olduğunu anlarsa onun gibi şiveli konuşurdu.

"Değişiğim be gardaşım."

"Merak etme her şey yolunda gidecek."

"İnşallah!"

"Lann! Helal olsun Şehbal'e seni üç ayda nikah masasına oturttu ya..."

"Valla öyle," derken bile birbirlerinin omuzlarına ellerini atıp sarıldılar. Mehmet kendi nasıl mutluysa, etrafındaki herkes de mutlu olsun istiyordu. Mahir bambaşka bir adamdı ve ömrü boyunca huzurlu bir ailesi olması için dua ediyordu.

Kapısının önüne geldiklerinde kapıyı iki defa tıklattılar. İçeriden çıkan Berra'yla yüzleri güldü. Sonrasında Mine, Türkan ve birkaç arkadaşı daha dışarı çıktı. Herkes hayırlı olsun derken gülümsüyordu. Onların gülen yüzü Mahir'i sakinleştirirken, Şehbal'i bir an önce görmek istiyordu.

TEK GECE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin