Kota : Oy sınırı 600, yorum 1000 olmadan bölüm gelmeyecek...
Ben geldim güzeller güzeli okuyucularım, (erkek okuyucularım varsa onlarda kendilerine uyarlayabilirler) :)
Gurur Savaşı'nı yeniden okuyoruz. Tekrar okumak isteyenler bölümden sonra hemen başlayıp, birazda Cihat'a küfür edebilir :) Bu sayede azıcık Cihan'dan uzaklaşırız.
İYİ OKUMALAR CANLARIM SİZLERİ SEVİYORUM.
"Sevmez miyim? Ben Laz kızıyım ula, biz bir sevdik mi bir daha bırakmayız. Bizde sevdaluk o kadar kolay değil da...
Asıl sen beni sevecek misin?"
Berra elini Miraç'ın yanağına koydu. Güzel güzel bakıp, gözleriyle sevdi bir süre sonra sımsıkı sarıldı. Beline dolanan kollarla yanağını adamım omzuna koydu. Sevdiği adamın yaşadıklarını düşündükçe içi doluyordu ama şimdi ağlayamazdı. Miraç'ın konuşurken nasıl korktuğunu nasıl zorlandığını çok iyi görmüştü.
Şimdi ikisi içinde günü güzelleştirmeliydi. O Eylül denen bencil ruh hastası kadına evde bol bol küfür edebilirdi. Hem belki bu yakışıklı adam onu günün sonunda öperdi. 'Edepsiz,' diyen iç sesiyle kıkırdadı. Uzun zamandır adamın dudaklarının ne kadar güzel olduğunu düşünüyordu. Artık sevgilisi de olduğuna göre öpmek hakkıydı.
"Neye gülüyorsun?"
"Hiç ne zaman beni öpersin onu düşünüyordum."
Berra farkında olmadan ağzından çıkanlarla direkt adamdan ayrılıp, elini ağzına kapattı. Maviş gözleri şokla kocaman olurken, Miraç'ın arşa değen kahkahalarının mutluluğunu yaşayamadı. 'Vicdansız tam da öpülmelik gülüyor,' diyen iç sesiyle tekrar kıkırdadı ve sonra o da kendini bıraktı. Allah'tan sabah çok erken buluşmuşlardı ve mekan da sadece birkaç masa doluydu.
"Ee ne zaman sevdaluk edeceğiz?"
"Berra ah tatlı Sarışınım."
"Acaba kahvaltıdan sonra senin eve mi gitsek!"
"Beni eve atmayı mı düşünüyorsunuz Berra Hanım?"
Miraç saçlarını okşarken söylediğine kendi de kıkırdadı. Yüzünü adama dönüp, yanağına öpücük kondurdu. Resmen beni eve at demişti. 'Kibar adam ama kendini feda ediyor,' diyen iç sesiyle tekrar kıkırdadı.
Hüzünle ve vazgeçer korkusuyla bakan gözlerin mutlulukla bakmasını sağlamıştı ya gerisinin önemi yoktu. Tekrar dudaklarını adamın yanağına bastırıp, Miraç'ın bütün tüylerini ayaklandıracak şekilde öptü ve fısıldadı.
"Eve atmak istesem seni evime götürürdüm. Senin beni eve atmanı ve ve..."
"Ve..."
"Onu da evine götürünce görürsün."
"Kalk gidelim."
Berra kahkaha attı ve geriye yaslandı. Çayını eline alıp, bir yudum içti. Suratını astı. Bardağını Miraç'a uzattı. Alaylı ama nazlı nazlı konuşmaya başladı.
"Soğuk çaydan nefret ederim. Hadi çayları tazele bakalım Miraç ÖZYAŞAR! Sonra bir keyfime sorayım, ben ve keyfimin canı senin evine gitmek isterse gideriz. Ama belki..."
"Bu ne şimdi yaz gününde yanarken dondurma getirip, yalatmamak mı?"
"Pis edepsiz seni!"
"Eşeğin aklına karpuz kabuğunu düşür sonra edepsiz ben olayım."
Berra kahkaha attı. Çayını doldururken homurdanan adama sarılıp, seni seviyorum dememek için kendini zor tuttu. Kahvaltıları ve sonrasında saatleri çok güzel geçmişti. Miraç o gün anladı ki Sarı'nın neşesi imalı konuşmaları ve cesur hareketleriyle canı asla sıkılmayacak, evlilikleri çok güzel olacaktı. Evet! Daha ilk günden evlenme kararı vermişti. Tabi Laz damarı tutmadan sevgilisini ikna ederse evlenecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK GECE (TAMAMLANDI)
General FictionMine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru kendi bedeninden büyük giyinen şişe gözlükleri kitap kurdu sessiz halleriyle çevresi tarafından çok sıkıcı bulunan biriydi. Tarih seven Yeşilçam karakterleri ile büyümüş kendi halinde bu kadının iki yıldır te...