GÜNAYDIN CANLARIM İYİ OKUMALAR...
"Sinirlenme canım mesaiden sonra da sen benim patronumsun."
Mehmet'in muzip çıkan sesiyle gülümsememek için kendini zor tuttu. Onun sert görünen yüzünün altında nasıl yumuşacık bir kalp olduğunu biliyordu. Sürekli belinden çekiştirerek bedenlerini yaklaştırmaya çalışan sevgilisine direnmek çok zordu.
"Lütfen yapma!"
"Lavaboya diyerek dışarı çık seni biraz daha öpemezsem çıldıracağım."
"Mehmet!"
"Sevdiğim çok güzelsin."
Mine'nin tüyleri diken diken olmuştu. Güya adamdan kaçacaktı, istifa edecekti. Patronu olduğunu söylemediği arkasından iş çevirdikleri için kızacaktı. Peki şimdi niye gözlerini adamın dudaklarına dikmiş öpmesini bekliyor gibiydi. Mehmet'e çok yaklaştığını anlamadan fısıldadı.
"Sana öpücük falan yok. Cezalısın."
"Yapma!"
"Çocuk gibi davranma!"
"Her türlü cezaya razıyım. Bir benden uzaklaşmana izin vermem bir seni öpmekten vazgeçmem. Tadın bu kadar güzelken."
"Edepsizleşmesen mi?"
"Öpücük yoksa bütün bedeninde gezinirim ben de..."
Mehmet'in gözlerinin kararması ve sesinin kalınlaşması yetmezmiş gibi söylediği sözlerle Mine gerildi. Göğüs uçları hemen baş vermişti. Bedeninin bu adama gösterdiği tepkilere şaşırmayı bırakalı çok olmuştu. Alt dudağını dişledi. Gözleri sevgilisine bende isterim diye bakıyordu. Mine kendi cazibesinden habersiz dili tutulmuş gibi adamın gözlerine bakıyordu.
"O...otursak mı?"
"İşaret verdiğimde dışarı çıkacağına söz verirsen."
"Beni zorluyorsun."
"Zorlamazsam seni kazanamam!"
Mehmet'in azıcık yüksek çıkan sesine birileri ona dönmüştü. Yanakları kıpkırmızı olan kadın işte şimdi sinirlenmişti. O birileri anlayacak dedikçe adam sanki özellikle duyurmaya çalışıyor gibiydi. Kaşlarını çatıp gözlerine dikildiğinde aynı karşılığı aldı. Genç adam kimseyi umursamadan dudaklarına yapışmak üzereydi. Kendini nasıl zor tuttuğunu sevgilisine anlatamıyordu galiba hem haklıydı. Mine'yi zorlamazsa asla ilişkilerinde ilerleyemezlerdi.
"Ne diyorsun çıkacak mısın?"
"Bu kadar despot olduğunu anlamamıştım."
"Bende bu kadar inatçı olduğunu..."
"Tamam ama öpücüğü unut."
"Hı hı unuturum."
Mine bu sefer kendini çekince bıraktı. Sessizce masasına dek eşlik etti. Sevgilisinin istediği gibi dikkat çekmemek adına yan masadan bir kadına da dans teklif etti. Pudra renkli mini elbise giymiş kendisinin tam tersi sarışın uzun boylu kadını yanında görmek canını sıktı. Büyük elini kadının beline yerleştirdiğinde kalbinin sıkıştığını hissetti. Bu neydi şimdi? 'Kıskançlık,' iç sesinin söylediğiyle önüne döndü. Hiç dokunmadığı tabağına baktı. Çatalını eline aldığında patates püreli rostosundan aldı.
Neden kendini sinir olmuş ve masadaki bütün yiyecekleri yemek ister gibi hissediyordu. Dışardan gören tabağındaki yemekleri afiyetle yediğini zannedebilirdi ama o Mehmet'i çiğ çiğ yediğini hayal ederek o lokmaları yutuyordu. Türkan'ın yanına oturması üzerine başını çevirince, sevgilisiyle dans eden sarışının kahkaha attığını gördü. Gözlerini kısıp sert bakışlarda bir süre seyretti. Dokunmadığı şarap kadehinden büyük bir yudum aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK GECE (TAMAMLANDI)
General FictionMine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru kendi bedeninden büyük giyinen şişe gözlükleri kitap kurdu sessiz halleriyle çevresi tarafından çok sıkıcı bulunan biriydi. Tarih seven Yeşilçam karakterleri ile büyümüş kendi halinde bu kadının iki yıldır te...