MERHABA CANLARIM; BEN GELDİM :) KOTA DOLSUN DA BÖLÜMÜ YAYIMLIYIM DİYE BEKLEDİM RESMEN :)
Kota : 750 oy 1500 yorum
3 ay sonra
Mine yorgun hissettiği için eve öğlen gelmişti. Elini karnına attı. Tam tamına 17 haftalık hamileydi. Güya 12. haftadan sonra azalacak kusma seansları bir gram azalmamış, artık doğurana dek kusan kadınlardan olmaktan korkuyordu. Sürekli kustuğu içinde bazen tansiyonu düşüyor ve yorgunluk hali hiç bitmiyordu. Mehmet'in işe gelme demelerini ısrarla dinlemiyor her gün mesaisine gidiyordu ama hamile kaldığı günden beri mesai olarak tam bir haftayı tamamlayabildiği söylenemezdi. Genelde saat 15.00'dan sonra sapsarı oluyor, pili bitmiş durumda eve dönüyordu.
Doktoru da ne kadar kusarsa kussun mutlaka yerine hemen bir şeyler yemesini istediğinden sürekli yiyip yiyip, yediklerini çıkarma halinden nefret etmişti. Resmen hayat kalitesi yerle bir olmuştu. Bugün öğleden sonra gelmişti. Geldiğinden beri uzanıyordu. Bir saat kadar uyumak iyi gelmişti. Ayağa kalktı mide bulantısı bekledi ama bir şey hissetmeyince duşa girdi.
Kısa bir duşun ardından üstünü giyindi. Günlerdir hiç olmadığı kadarda dinçti. Karnı guruldayınca gülümsedi. Bu süreçte on iki kilo vermişti ve kocası bu durumdan hiç memnun değildi. Hem bebeği hem de kendi için beslenmesi gerekiyordu. Canı da hiçbir şey istemiyordu.
Mutfağa indiğinde bütün çalışanlara gülümsedi. Aysel onu görür görmez ayağa kalktı. Kaç aydır onu da iyice yormuştu. Zaten kendi çocukları vardı, koca evin işleri ve ona çeşit çeşit yemek pişirmekle uğraştığı halde yiyemediği için mahcup oluyordu. Gülümsemesine karşılık verirken nedense canı ekmek arası beyaz peynir çekti. Hemen dolaba yöneldi.
"Ben yardım edeyim Mine Hanım!"
"Canım beyaz peynir çekti bir parça ekmek verir misin?"
Dolabın kapağını açtı. Beyaz peyniri çıkarırken, sebzelikten kıpkırmızı domatesi görünce de bir mutlu oldu ki sanki hazineymiş gibi gözleri parladı. Hemen bir tane de domates aldı. Aysel'in getirdiği ekmeği görünce karnı yeniden guruldadı.
Mehmet'in bu anı görmesini isterdi. Günlerdir açsın, zayıfladın, bebeğimize de yazık diye hayıflanan adam şimdi iştahla sandviç yiyeceğini görse kendi doymuş gibi olurdu. Hemen domatesi yıkadı. Ekmeğin arasına koca bir dilim beyaz peynirden sonra kalın bir dilimde domates kesti. Büyük bir ısırık aldığında gözlerini yumdu. Allah'ım kimseyi açlıkla sınav etme diye aklından geçirirken, ikinci bir ısırık aldı.
Ona gülümseyerek bakan kadından sonra sandviçle aşk yaşamayı bırakıp köşede ki masaya yürüdü.
"Çay da vereyim mi yanına?"
"Of gerçekten mi Aysel ver ver!"
Aysel iki çayla masaya oturdu. Sandviçini bitirmek üzere olduğunu görünce mutlu oldu. İki aydır doğru dürüst bir şey yiyemeyen kadına üzülüyordu.
"Çok şükür bugün iyisin hanımım."
"İyiyim," deyip çayından bir yudum aldı. Tam harika olmuş diyecekken Sinan telaşla içeri girdi. Evlenene dek Mehmet'in şoförü Sinan'la Aysel'in evli olduğunu bilmiyordu. Onun bu telaşına kaş çatarken, Aysel de ayaklandı.
"Ne oldu? Çocuklar mı?"
"Yok yok Akın'ı getirdim. Dünden beri biraz hasta gibiydi. İzin al Mine Hanım'dan sonra işe dönme dedim ama geri gelmişti. Baktım söz dinlemiyor Mehmet Bey'e söyledim. Doktora götürdüm, üşütmüş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK GECE (TAMAMLANDI)
General FictionMine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru kendi bedeninden büyük giyinen şişe gözlükleri kitap kurdu sessiz halleriyle çevresi tarafından çok sıkıcı bulunan biriydi. Tarih seven Yeşilçam karakterleri ile büyümüş kendi halinde bu kadının iki yıldır te...