İYİ OKUMALAR CANLARIM...
Mehmet beş günün sonunda Mine'yi buluşmaya ikna etmişti. Türkan'dan gala gecesine geleceğini öğrenmişti. İki günü vardı bu gece mutlaka ürkek kuşuna kendini kabul ettirmeliydi. Dışarda bir yemek yiyeceklerini düşünürken o eve gelmek istemişti. Bu isteğine ilk önce tepki verememişti. Sonrasında mutlu oldu. Belki kadında onu özlemiştir ve güzel bir gece geçirebilirlerdi. Mine iş çıkışı doğru eve geleceğini söylediği için mesaisini erkenden bitirdi. Güzel bir sofra hazırlamalarını istemişti. Duşunu aldı, koyu mavi Jean ve beyaz spor gömlek giydi. Saçlarını elleriyle düzeltirken bile gözlerinin nasıl parladığına baktı. İstemsiz hep yüzü gülüyordu.
Sofraya bakmalıydı. Acaba alkollü içecek de hazırlatsa mıydı? Büyük salona girdiğinde masaya yöneldi. Her şey hazır gibiydi. Zil çalınca kapıyı kendi açmak istedi. Hızla yürürken heyecanına inanamıyordu. Kapıyı açtı. Karşısında kahverengi bol gömleği siyah bol pantolonu saçları topuz ve gözlükleriyle Mine'yi görmeyi beklemiyordu. Şaşırmasına rağmen gülümsemeyi bırakmadığı için kendini takdir etti. Demek beni kendinden soğutmayı deneyeceksin küçük hanım diye aklından geçirirken neşelendi.
"Hoş geldin?"
"Hoş..hoş buldum?"
"Hadi gel çok güzel yemekler hazırlattım," direkt elinden tutulmasıyla Mine artık nefes verdi. Mehmet'in onu böyle görüp sen kimsin demesini beklerken bir de elinden tutması mucize gibi bir şeydi. Tanınmamaktan, öyle görünce kesin istemeyeceğini düşünmekten gece uyumamıştı ve çok yorgun hissediyordu. Bu adamdaki enerji de neyin nesiydi. Salondaki koltuklardan birine oturtan, karşısına geçip gülümseyen sevdiğine baktı.
"Yemekten önce bir şey içmek ister misin?"
"Hayır! Mehmet!"
"Efendim canım."
"Beni nasıl tanıdın. Bu halime yorum yapmayacak mısın?"
Dayanamıyordu. Onun böyle içten canım deyişine içi gitse de bir an önce konuşmalılardı. Mehmet'in neşeli haline ortak olamayacak kadar içindekilerle boğuşuyordu. Sürekli bu adam hatırladığımdan da yakışıklı derken hayranlıkla baktığının farkında değildi. Mehmet dizlerinin üzerine çöküp, ürkek her an kalkacak gibi oturan kadının ellerini tuttu. Gözlüklerinin kendini korumak için kamuflaj olduğunu bildiğinden yüzünü kaplayan gözlüklere uzandı ve çıkardı. Simsiyah korkulu gözlere bakarken iç çekti.
"Sen öyle bendesin ki birkaç kıyafet gözlükten dolayı mı seni tanımayacaktım."
"Şey!"
"Utanma sevgilim."
"Sevgilin değilim."
Bu sefer sımsıkı tuttuğu büyük çantasına açtı. Türkan bu yaptığının saçma olduğunu düşünse de bu adam onu en başından bu şekilde kabul etmeliydi. Mehmet'in hala ondan uzaklaşmaması nefes alışverişini düzensizleştirse de titreyen eliyle kağıdı çıkarıp, hiçbir şey demeden uzattı. Genç adam dudaklarını büzerek kendini biraz geri çekip kağıdı aldı. Göz gezdirdiğinde gülmemek için alt dudağını ısırdı. Yeniden kadına baktığında onun korkarak bakmasına dayanamadı. Ayağa kalkıp karşı koltuğa oturdu.
"Bu nedir?"
"Benim senin hayatına ayak uyduramayacağımın kanıtı..."
"Hımm! Bakalım neler varmış
1- Yüzme bilmiyorum.
2- Kayak bilmiyorum.
3- At binemiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK GECE (TAMAMLANDI)
General FictionMine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru kendi bedeninden büyük giyinen şişe gözlükleri kitap kurdu sessiz halleriyle çevresi tarafından çok sıkıcı bulunan biriydi. Tarih seven Yeşilçam karakterleri ile büyümüş kendi halinde bu kadının iki yıldır te...