GÜNAYDIN İYİ OKUMALAR CANLARIM....
Berra'nın önerisiyle iş görüşmesine gelen Şehbal, insan kaynakları uzmanından ve sonrasında müdüründen geçer not alınca aynı gün Türkan'la da görüşmüştü. Genç kadının yaşından küçük göstermesi dışında problem yoktu. Mehmet'in kadın yöneticiler ve kadın istihdamımız çoğalsın talimatıyla özellikle birçok pozisyona artık kadınlar getirilmeye başlandı. Şehbal de görüştüğü herkesten güzel enerji alınca karşılıklı anlaşmışlardı. Hem halkla ilişkiler departmanının tekrardan kurulması ve tam yetkininden kendinde olması inanılmaz mutlu etmişti. Okul birincisi olmasının ve bir önceki şirketindeki başarılarının büyük etkisi olsa da güler yüzü pozitif bakış açısı müdür olması için yetmişti.
Gala Gecesi
Türkan ve Ömür iki gündür organizasyon şirketiyle sürekli görüşme halindeydiler. İnanılmaz yorulmuşlardı. Saat 20:00 de başlayacak geceye hazırlanmak için galanın yapılacağı otelde onlar için ayrılan odaya çıktıklarında ayakları ağrıyordu. Ömür bir kadına göre uzun ve dolgun vücuduyla sanırım daha dayanıklıydı. Çünkü Türkan bitmiş durumdaydı. 'Baran'dan dolayı uyuyamıyorsun. Dinlenemedin.' İç sesi kesinlikle haklıydı. Bir de kuzeniyle uğraşmıştı. Mine'yi zorla götürüp ayırttığı elbiseyi aldı. Kırmızı renkli derin V yaka elbisenin kolları düşüktü. Omuzları ve güzel göğüsleri harika duruyordu. Belinden aşağısı ayaklara kadar bollaşan elbisenin sağ bacağın üstünden kasıklara kadar yırtmacı vardı. Yürümediği sürece açılmayan yırtmaç gizli detaydı ve elbisenin eteklerinin iki yanında cep vardı. Bir maaşını bırakacak pahalılıktaki elbiseyi Mine giyemem dese de Türkan'a söz geçirememişti.
Türkan ise çimen yeşili, kare yaka, payetli dümdüz bir elbise tercih etmişti. Onun elbisesinin de bacak üstü derin yırtmacı vardı. Onunki yürümeden de yürek hoplatan bir detaydı. Mine'ye de otele gel beraber hazırlanalım dese de kabul ettirememişti. En son telefonda konuşurken mesai çıkışı doğru kuaföre gideceğini öğrenmişti. Kuzeninin Mehmet Bey'i görünce ne yapacağını düşünmekten stres olmuştu. Kesin bana da kızacak diye aklına geldikçe morali bozuluyordu. Tüm suçu patronuna atmaktan çekinmeyecekti. Saçları yapılırken iyice içi sıkıldı.
"Ahh bu gece kurdeşen dökmezsem bir daha dökmem."
"Haklısın Türkan abla bende stresten ölüyorum."
Türkan sen sadece gala gecesi için streslisin ben ne yapacağım dememek için dudaklarını dişledi. Baran bir taraftan, patronu bir taraftan kuzeni bir taraftan ne yapacağını bilmez halde tüm hafta doğru dürüst uyuyamamıştı. Allah'tan işleri yoğundu da gündüzleri fazla düşünmemişti. Saçlarını dağınık topuz istemişti. Gözlerinin büyüklüğü yüzünden genelde far kullanarak makyaj yaptırmazdı. Bu yüzden yine gözleri hafif tutup, dudaklarını ön plana çıkartmıştı. Saate baktığında 19:00 olduğunu gördü. Ömür'e ben son kontrolleri yapmaya iniyorum diyerek hızla odadan çıktı. Patronu gelmeden salonda olmalıydı.
Mine mesai çıkışı uzak olmasına rağmen kuaför Rıza'ya gitti. Onun ilk hallerini bilen adamdan başkasına güvenemezdi. Bir önceki gün Türkan randevu için aradığında, Rıza gelsin bahtsız kraliçe bir daha gelmez diye düşünüyordum. Gelsin de onu bir güzel yolayım deyip kahkaha atmış sonrasında kadın gibi kadın yapayım ayol dediğinde utanmıştı. Gerçekten de o günden sonra bir kere kaş bıyığa gitmişlerdi o vakitte Rıza orada yoktu. Elbisesi çok açıktı. Kuzeni ne diye bu kadar ısrar etmişti anlamıyordu. Kuaföre geldiğinde Rıza sarılmıştı. Bu temaslara alışkın olmayan kadın ne yapacağını şaşırdı. Hemen kaş bıyık manikür pedikür yapılmıştı. Sonrasında elbisesini giymişti. Ayağına giydiği siyah yüksek topuk bilekten ve ayaküstünden kemerli ayakkabılarıyla çok güzel olmuştu. Rıza ve kuafördeki çalışanlar ona iltifat üstüne iltifat ederken kendini bu insanların yanında rahat hissettiğini bir kez daha fark etti. Önce kahve tonlarında göz makyajı yapıldı. Sonrasında sürülen kıpkırmızı rujla çok güzel olmuştu. Mine kendini abartılı bulmuş, rujunu silmemek için kendini zor tutmuştu. Rıza saçlarını yapmaya başladığında birkaç deneme yapmış ama açık bırakmaya karar vermişti. Hem şu memitolar da biraz kapanmış olur kız diye espri bile yapmıştı. Saçlarının kulaklarına kadar olan kısmını düz, aşağısına ise kalın kalın maşa atmıştı. Yandan ayırdığı saçla her şeyi tamamlanmıştı. Saate baktıklarında neredeyse 20.00 olduğunu gördüler. Geç kalmıştı. O hiçbir yere geç kalmazdı. Herkese utangaçça tekrar tekrar teşekkür ederek, kuaförün önünden taksiye bindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK GECE (TAMAMLANDI)
General FictionMine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru kendi bedeninden büyük giyinen şişe gözlükleri kitap kurdu sessiz halleriyle çevresi tarafından çok sıkıcı bulunan biriydi. Tarih seven Yeşilçam karakterleri ile büyümüş kendi halinde bu kadının iki yıldır te...