GÜNAYDIN CANLARIM İYİ OKUMALAR...
"Oha dağ ayısı önüne baksana..."
"Asıl sen bak tarla faresi gelip bana çarpan sensin..."
O arada ayağa kalkan Şehbal topuklu ayakkabılarına rağmen adamın omzuna bile gelmediğini fark etti. İki metre mi bu adam Allah aşkına diye aklından geçirdi. Yine de öyle sinirliydi ki genç adama cevap niyetine bağırmasını engelleyemedi.
"Ben miyim tarla faresi, öküz olduğun tipinden belli bari azıcık insan olsan."
"Bana bak kızım ağzını topla..."
"Toplamayacağım ne olacak?"
"Ben toplamasını bilirim."
"Ne yapacaksın dövecek misin? Senin gibi öküzden de başka bir şey de beklenmez zaten..."
"Mahir! Ne oluyor sesiniz müziğe rağmen içeriye geliyor."
Mine'nin hala salona gelmemesinden dolayı merakla dışarı çıkan Mehmet kapı önünde bir kadınla bağırarak tartışan arkadaşına müdahale etmek zorunda kaldı. Kadının üstüne yürümek nedir? İlk defa arkadaşını böyle görüyordu. Tartıştığı kadının yeni halkla ilişkiler müdürü olduğunu görünce de şaşkınlığı arttı. Bu kız ilk izlenimde sessiz sakin utangaç bir kadın görünümü vermişti ama bizim Delidumrul'a diklendiğine göre görünen boyu kadar yerin altında var demek ki diye aklından geçirdi. Mahir'in sıkkın yüzüne bakınca sırıttı.
Mahir çok geç kaldığı için hızlı hızlı yürürken mesleği gereği etrafını kontrol ediyordu. Tabi ki karşıdan gelen küçücük kadını görmüştü ama ona çarpacağını hesaba katamamıştı. Refleksleri çok iyidir aslında onu düşmeden nasıl yakalayamadığını anlamadı. Tamamen açılan eteğinden sonra gördükleri onu afallatmıştı. Gözlerini kadının bacaklarından hatta o özel bölgesinden çekememişti. Ona hakaret edene dek kadının yüzüne bakmamıştı. Yeşil mi ela mı olduğunu anlamadığı gözlerin sinirle parlamasını izledi. Hızla ayağa kalkmasına ve üstüne yürümesine sessiz kaldı. Hatta gülmek istedi. Ona nasıl cevap verdiğini de bilmiyordu aslında fakat bir an önce kendini toparlaması gerekti. Yoksa bu cüce onu rezil edecekti. Tam sus artık diyecekken Mehmet'in ortaya çıkması iyi olmamıştı.
"Şehbal Hanım!"
"Özür dilerim Mehmet Bey bu beyefendi beni düşürdü."
"Hah beyefendi oldum şimdi, dağ ayısı ve öküze ne oldu?"
"Mahir!"
"Mehmet geç kaldım gardaşım kusura bakma."
Kadına bir daha bakmayarak arkadaşına açıklama yaparken tokalaştı. Kendini acayip sinirli ve acayip sekse aç hissediyordu. Manyak kadın bütün dengesini beş dakika da bozmuştu. Ona kendi kalıbında adamlar diklenemezken neyine güvenip bağırıyor hakaretler ediyordu. Tek eliyle o güzel boynunu sıksa elinde kalırdı. 'Demek güzel boynu' iç sesine takılmadan arkadaşının sırıtan yüzünü dağıtmayı düşündü.
"Mahir, Şehbal Hanım yeni halkla ilişkiler müdürümüz."
"Bana ne!"
"Şehbal Hanım Mahir de hem benim çok yakın arkadaşım hem de şirketlerimizin tüm güvenlik işlerinden sorumlu şirketin sahibi..."
"Eee memnun oldum."
"Ben olmadım," dedi hızla salona girdi. Onun gibi umursamaz adamı bu tatlı kadının nasıl kudurttuğunu bilmeden arkasından kahkaha atan Mehmet, Şehbal'in sinirle karışık korkuyla gözlerine baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK GECE (TAMAMLANDI)
Fiksi UmumMine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru kendi bedeninden büyük giyinen şişe gözlükleri kitap kurdu sessiz halleriyle çevresi tarafından çok sıkıcı bulunan biriydi. Tarih seven Yeşilçam karakterleri ile büyümüş kendi halinde bu kadının iki yıldır te...