MERHABA OKUYUCULARIM BEN YİNE GELDİM... İNŞALLAH UNUTTUK DEMEZSİNİZ. UNUTANLAR EN BAŞINDAN TEKRAR OKUSUN LÜTFEN BENİM ROMANTİK ÇİFTLERİM UNUTULMAYI DEĞİL YÜZLERDE GÜZEL BİR TEBESSÜMÜ HAK EDİYOR.
Vote : 750 oy 1500 yorum
Not : Bölümde +18 sahneler var. Okumak istemeyen ve 16 yaş altı okumasın lütfen....
******
"Gazetecilere söylediklerinden sonra kalbimin atışı değişti ve ben o sözlerde kaldım. Bütün alışkanlıklarımı unutmuş olabilirim."
"Mehmet!"
"Söyle ürkek kuşum!"
"Herkes bize bakıyor!"
"Baksınlar, seni ne kadar sevdiğimi görüyorlardır?"
"Hadi düğünümüzün tadını çıkartalım."
Sonrasında ayakta kıyılan nikah ve vur patlasın çal oynasın bir geceydi. Mine ilk danslarını ederken ayaklarının birbirine dolandığını hissetse de, onu sımsıkı tutan adamın güvencesiyle kendini serbest bıraktı.
Mehmet'in sürekli ona bir şey sormasıyla konuşurken ilk danslarının nasıl bittiğini anlamadı bile ve sonrasında ünlü sanatçıların sahneye sırayla çıkarak şenlendirdiği ortamda Şehbal bile açılmıştı. Bu duruma kuşkusuz en çok sevinen Mahir'di. Gözünü sevdiğinden ayırmadığı gibi hiç tarzı olmasa bile bütün danslarda sevdiğinin dibinden ayrılmadı.
Berra ve Türkan yarışına oynar gibi hiç ortadan çıkmamışlar, bütün şarkılara da bağıra bağıra eşlik etmişlerdi. Miraç ve Baran'a sadece eşlik etmek kalmıştı. Ekrem Bey düğüne yirmi yıllık sekreteri olan Serap ile gelmişti. Serap neredeyse Maçoğlu Şirketleri kurulduğundan beri Ekrem Bey'in yanındaydı. Sarı saçları omuzlarının altında dolgun vücutlu renkli gözlü kırk beş yaşında bir kadındı. On beş yaşında ki kızıyla yaşamına devam ediyordu. Serap ve kızı Ela bile hiç tanımadıkları ortamda olmalarına rağmen çok eğlenmişlerdi.
Yine hayranlıkla Ekrem Bey'i seyrederken kızına yakalandı. Hafifçe gülümsedi. Geçen yıl kızı duygularını anladığını söylediğinde evli bir adama aşık olduğu için kızından çok utanmıştı. Kızı ise yaşından beklenmeyecek bir olgunlukla onu anladığını söylemişti. O günden beri daha çok dikkat ediyordu. Tuğba Hanım ile uğraşacak cazgırlıkta değildi. Gerçi sinirlendiğinde içinden başka bir kadın çıkardı ama yine de Tuğba gibi bir kadınla baş edemeyeceğini biliyordu. Boşandıklarını öğrendiğinden beri içinde yeşeren umuda sarılsa da Ekrem Bey'in onu görmeye niyeti yok gibiydi.
Bir kere daha patronuna nasıl teşekkür edeceğini bilmiyordu. Yıllardır ne zaman morali bozuk olsa onu rahatlatacak işlere gönderir ya da ortamlara katılmasını sağlardı. Bugün de tam o günlerden biriydi ve yıllardır olduğu gibi onun yanında güvende mutlu hissediyordu. Belki bir gün kalbinde ve aynı yastığa baş koyarak da olurdu. Bunu düşünmesi bile yüreğini pır pır ettirse de Ekrem Bey'den bir beklentisi olmadığını biliyordu.
Ayhan Bey ile Belgin Hanım ve Suzan Hanım ile Ahmet Bey çok gururluydular. Çocukları birbirlerini çok seviyorlardı. Yuva kurmuşlardı. Mutlulardı. Suzan Hanım'ın Mehmet'e bakarken gözleri doluyordu. Onun için Mehmet yuvasını yeni kuruyordu. İlk evliliğini o kadar istememişti ki, düğününden sonra kalp spazmı geçirmişti. Tansiyonu hep yüksekti, çocuğunu bilerek mutsuzluğa ittiğine emindi. Dediği gibi de olmuştu.
Oysa şimdi öyle miydi?
Mine'nin oğluna bakışları bile mutlu olmasına yetiyordu. Yavrusunu çok sevecek, ona bebekler vermekten kaçınmayacak bir kadınla evleniyordu. En önemlisi iyi yürekli bir kadınla yuva kuruyordu. Çünkü onun için çirkin güzel şişman zayıf bakımlı bakımsız kadın yoktu. Sadece iyi ve ya kötü kadın vardı. Mine ise dünya iyisiydi, Allah dualarını kabul etmişti. İki gelini değil, iki kızı olmuştu. Berra'nın ona yaklaşımına da bayılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK GECE (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralMine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru kendi bedeninden büyük giyinen şişe gözlükleri kitap kurdu sessiz halleriyle çevresi tarafından çok sıkıcı bulunan biriydi. Tarih seven Yeşilçam karakterleri ile büyümüş kendi halinde bu kadının iki yıldır te...