BEN GELDİM CANLARIM... İYİ OKUMALAR...
Mine hızlı sevişmelerinden sonra Mehmet'le duşa girmedi. Sevgilisinin çocuk gibi surat asmasına gülse de eğer duşa da birlikte girerlerse Türkan'a rezil olması muhtemeldi. Duştan çıkınca poşetleri eline alıp yatağın üzerine döktü. Üç takım iç çamaşırı, bir eşofman takımı, iki Jean pantolon, üç farklı bluz, üç gecelik, dört çorap ve üç günlük badi gördüğüne inanamadı. Son torbaya baktığında daha ne almış ki derken bir ev terliği ve spor ayakkabı çıkardı. Hepsi bedenine göreydi.
Mehmet'in bornozunu çıkarıp siyah dantel iç çamaşırını giydi. Bir Jean ve siyah bluzu geçirdiğinde saçlarını kurulamaya gitti. Banyoda paketiyle gördüğü diş fırçasına gülümsedi. Dişlerini fırçaladı. Saçlarını taradıktan sonra kuruttu. Yeniden odaya döndüğünde diğer odada duşunu almış belinde havluyla gelen adama iç çekti ve bir şey demeden yatağın üstüne döktüğü kıyafetleri toplamaya başladı.
Mehmet'te aldıklarının yakıştığını düşünerek giyinme odasına geçti. O da iç çamaşırından sonra bir Jean ve açık gri bir gömlek giydi. Saçlarını kurutmaya ihtiyaç duymadan sevgilisine yardıma gitti. Ancak hızlı kadının ortalıkta bir şey bırakmadığını ve yatağı topladığını görünce becerisine hayran kaldı.
"Ne kadar çok şey almışsın."
"Evet buraya geldiğinde rahat ol istiyorum. Hem çok keyifliydi sana bir şeyler almak."
"Senin gibi bir adamın böyle basit işlerle uğraşacağını düşünmezdim. Ne bileyim bir çalışanını gönderebilirdin."
"Sevgilime iç çamaşırı seçme hakkını kimseye vermem."
"Hımm yine bir maço mu görüyorum."
"Olabilir," derken omzunu silken adama güldü. Kıyafet odasında Mine için yer açan adam aldıklarını oraya yerleştirmesine sırıtarak baktı. Yavaş yavaş onun içine işlediğinin farkındaydı. Birlikte ele ele bahçeye indiklerinden beş dakika sonra Türkan ve Baran geldi. Kuzeninin üzerindeki mavi gömleğin ve beyaz pantolonunda yeni olduğunu anladı.
Keyifli geçen uzun bir kahvaltıdan sonra kahvelerini bahçede içtiler. Türkan ve Mine'nin kalkma vakti geldiğinde uzun süre taksiyle göndermeme tek araba gitme gibi konularda erkeklerin dirençleriyle karşılaştılar. Baran da Mehmet de uzun zamandır böyle ilişki yaşamadıkları için aslında nasıl hareket edeceklerini bilmiyorlardı. Özellikle Mehmet Mine'nin dış dünyaya bile yeni yeni alıştığını düşünerek yanımda kal diye ısrar edemiyordu. Ayrı ayrı arabalarda sevgililerini evlerine değil de mahallenin girişinde bırakan adamlar uzun süre sevgililerini arkalarından seyrettiler. Sonrasında birbirlerine bakıp aynı şeyi düşünüp kahkahayla güldüler. Erkekçe tokalaşıp onlarda ayrıldılar.
Hafta içi herkes için çok hızlı başlamıştı. Mine'nin değişimi şirkette herkesin dikkatini çekse de patronlarının daha iki hafta önce bir sürü kişiyi dedikodu ve mobbing yüzünden işten çıkardığını bildiğinden kimse dedikodu yapamıyordu. Şehbal tüm hafta sonu eski dosyaları incelemiş, beğendiği ve ya beğenmediği bütün detayları rapor olarak çıkarmıştı. ÖZYAŞAR Holding büyük köklü bir firma olmasına rağmen yeteri kadar tanınırlığının olmadığını fark etti. Bu patronlarının seçimi miydi? Yoksa bugüne kadar bu konuya çokta önem verilmemiş miydi? Bunu sormayı da notlarının arasına aldı.
Geniş ürün yelpazesine sahip holdingin özellikle kablo ile ilgili şirketleri yurtdışında büyük ses getirmiş başarıları bilinirken Türkiye de aynı olmadığını görmesine de şaşırmıştı. Annesinin çok çalıştın yoruldun ısrarlarına rağmen şirkete girdiği günden beri gecelere dek çalışıyordu. Hem Karan'ı düşünmemiş oluyordu. Pazar günü eve geldiğinde ablasını bırakan adamla karşılaşmak kaderinin talihsizliği olarak görse de o gün bir karar vermiş ve ailesine açıklamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK GECE (TAMAMLANDI)
Ficção GeralMine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru kendi bedeninden büyük giyinen şişe gözlükleri kitap kurdu sessiz halleriyle çevresi tarafından çok sıkıcı bulunan biriydi. Tarih seven Yeşilçam karakterleri ile büyümüş kendi halinde bu kadının iki yıldır te...