KARAKTERLER KONUSU BENDE GERÇEKTEN STRES YAPIYOR. ÇÜNKÜ BENİM HAYAL ETTİĞİMLE SİZİNKİ AYNI OLMAYABİLİYOR Kİ MEHMET'TE ÖYLE OLDU VE ALTERNATİF DİĞER RESMİMİ KOYDUM TEKRAR DİĞER BÖLÜMDEN BAKABİLİRSİNİZ. HEM GERÇEKTEN O RESİMLERİ BULACAĞIM DİYE GEÇİRDİĞİM ZAMANDA BÖLÜM YAZMAYI TERCİH EDERİM.
ÇOĞUNUZ BÖLÜM SANDIK DİYE ÜZÜLDÜNÜZ BUGÜN ERKEN GELSİN BARİ BÖLÜM :)
İYİ OKUMALAR...
Mine çalışma arkadaşlarının kovulmasına üzülmüştü. Hiçbiriyle samimi değildi ama yine de kimsenin pat diye ortada kalmasını istemezdi. İster istemez tanımadığı patronlarına sinir oldu. Türkan iki gündür çok kötü olduğu için sık sık mesaj yazmış, dahili telefondan nasıl olduğunu sormuştu. Normalde şirkette birbirlerini görmezlerdi. Baran'ın bıkmadan usanmadan hala mesaj attığını aradığını öğrenince kuzeni adına sevindi. 'Mehmet'i bırakmasaydın o da belki senin için böyle olurdu,' diyen iç sesiyle yutkunamadı. O gece kendini yerden yere vuran ses şimdi de adamı bıraktığı için vuruyordu.
Çıkış saati geldiğinde tek başına işleri nasıl yetiştireceğini düşünüyordu. Oflayıp puflama huyu pek yoktur ama ciddi uzun saatler çalışmak zorunda olduğunu tahmin ediyordu. Sıcaklar iyiden iyi kendini gösterirken terasta yine kuzeniyle olacaktı. Eve gittiğinde hemen üzerini değiştirdi. Üç gündür evde gözlük takmıyor, bedenine uygun eşofmanlarıyla geziyordu. Saçlarını at kuyruğu yapıyordu. İlk böyle olmaya karar verdiği gün annesinin tepkileri aklına geldikçe içi eziliyordu. Allah'ım çok şükür diye diye ağlayacak kadar kadın mutlu olmuştu.
Annesi patates püresi, soslu köfte ve yayla çorbası yapmıştı. Hemen sadece yeşillikten oluşan bir salata yapıp, sofrayı kurmuştu. Ailesini yemeğe çağırdığında annesinin hala kendine hayran hayran bakmasına gülümsüyordu. Bazen o da aynanın karşısında bu ben miyim diye baktığı oluyordu. Yemekler hoş sohbetle yenmişti. Hemen onlara birer sade kahve yapıp, mutfağı topladı. Anne babası için çayı da ocağa koyup, Türkan'a kaçta gelirsin diye mesaj attı.
Türkan'ın beş dakika sonra zili çalmasıyla terasa çıktılar. Kuzeni için çok üzülüyordu. Hemen semaveri yakıp oradaki dolaptan kuruyemiş çekirdek falan çıkardı. Gramafonun önünde plakları inceleyen kuzenine şöyle bir bakıp çayı demledi. Altına su koyup içeriden birer battaniye getirdi. O arada çalan Esmeray'ın unutamam şarkısının melodisiyle Mehmet'in gözlerinin önüne gelmesine tepki vermedi. Çünkü adamın yüzünü, gözünü, heybetli bedenini hatta tek noktasını dahi unutmamıştı. Bütün şarkılar, romanlar, filmler hep adamı hatırlatıyordu. Aklından çıktığı zamanlar ise sadece işiydi.
Türkan'ın bağdaş kurarak yerdeki minderlere yerleştiğini gördüğünde nasıl teselli vereceğini bilemediği için kendine kızdı. Terasın yol tarafına yürüyüp, biraz denizi seyretti. Şarkı bitine dek ikisi de konuşmadı. Şarkı bitince günlerdir dinlediği, Zaliha'nın beklenmeyen misafir plağını eline aldı. Şarkının sözleri tamamen Mehmet'le kendini anlatıyor gibi hissetmişti. Bazı geceler uyumasına neden olmuştu. Gramafona yerleştirdikten sonra çayları doldurmaya gitti.
Garip bir yolcu gibi gurbet ellerde
Gezerken seninle karşılaşmıştık
Bakışın kor gibi beni yakarken
İkimiz öylece donup kalmıştıkBeklenmeyen misafirdin
İnan sen benim gönlümce
Böylesine tatmamıştım
Mutluluğu ömrümceBütün günahlarını verseydin bana
Açılır yine de kollarım sana
Mutluluk ne demek öğrettin bana
Ne olur birazcık daha kalsanaBeklenmeyen misafirdin
İnan sen benim gönlümce
Böylesine tatmamıştım
Mutluluğu ömrümce
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK GECE (TAMAMLANDI)
General FictionMine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru kendi bedeninden büyük giyinen şişe gözlükleri kitap kurdu sessiz halleriyle çevresi tarafından çok sıkıcı bulunan biriydi. Tarih seven Yeşilçam karakterleri ile büyümüş kendi halinde bu kadının iki yıldır te...