GÜNAYDIN CANLARIM... İYİ OKUMALAR...
Mehmet'le sımsıkı sarılarak sadece uyudular. Sabaha karşı genç adamın öpücükleriyle uyandığında uzun uzun sevişmişlerdi. Mine iş hayatı boyunca ilk defa mesaisine geç kalmıştı. Onun bu stresine gülen genç adam gözlerinin içine bakarak şakalaştı.
"Allah'tan patronun seni işe geç kaldın diye kovacak kadar kötü biri değil."
Genç kadın ise akşama Avrupa'ya gidecek istese bile göremeyeceği ve kokusundan ayrılacağına üzülmek yerine işe geç kaldığı için strese girmesinin ne denli küçük bir detay olduğunu fark etti ve adamına sarıldı.
"Hadi beni kahvaltıya götür."
Sonuçta bölüm sorumlusu olarak kimseye hesap vermeden işe geç gitmek onunda hakkıydı. Hem patronu da sevgilisiydi beraber geç kalacaklardı. Bugün sadece sevdiği adama odaklanacaktı. Seyahatten sonra ailesinin onu beklediğini söylediğinde genç adamın gözlerindeki parlama her şeye değerdi. Mehmet onun havaalanına yolcu etmeye gelmesini istememişti. İş yerinde çıkmadan önce Türkan'ın yanına çıktı. Çünkü sevdiği adamı gitmeden göremezse kendini affetmeyecekti. Patronunun odasına ilk defa giriyordu ve gözü hiçbir şey görmüyordu. Ağlamamak için kendini zor tutarken sürekli sarılmıştı. Mehmet ilk defa iş seyahatinden nefret etmiş, bir yere gitmek istememişti. Türkan da aynı durumdaydı.
İş seyahatine çıkalı on beş günü geçmişti. Hiç kuşkusuz Mine için hem kuzeninden hem sevdiğinden ayrılmak çok zordu. Bu süreçte birkaç kez Şehbal'le öğle yemeğine çıkmıştı. Arşivde onu görünce şaşırmış ve bu sıcakkanlı kızı sevmiş, arkadaşlığından hoşlanmıştı. Bir akşamda Berra ve Şahbal'le akşam yemeği yemişti. İkisinin tatlı sohbetlerinden hoşlansa da aklı hep sevdiğindeydi. Gelmelerine az kalmasına rağmen önceki gece dayanamayıp, Mehmet'in evine gelmiş yataklarında yatmıştı. Saatlerce sevdiğinin yastığını koklamıştı. Telefonda konuşmak mesajlaşmak yetmiyordu. Çok özlemişti, deli gibi özlemişti. Özlemini ifade etmekte zorlanıyordu.
Baran'ında Mine'den çok farkı yoktu. Son gece yaşadıkları ateşli saatlerden sonra sevdiğinden ayrı kalmaktan hoşlanmadı. Bu süreçte Mehmet ile dostluğunu pekiştiren bir gelişme yaşandı. Kervan otellerinin kilit işlerini Baran sayesinde direkt alan ÖZYAŞAR Holding olmuştu. Berker KERVAN İstanbul'daydı ve gün içinde imzaladıkları sözleşmeden sonra akşam için kutlama yemeği organize edildi. Miraç'ın abisine vekalet etmesine rağmen işine olan tutumu ve iletişimi Berker'i etkilemişti. Normalde karısı ve çocuklarını özlediğinden bu tarz organizasyonlarına katılma taraftarı değildi ama bu genç adamı reddedememişti. Hem yakın arkadaşı hem de kayınbiraderi olan Baran'la da zaman geçirmek keyifli olacaktı.
Miraç erkenden yemek yenilecek restorana geldi. Bugün bağladıkları iş gerçekten onu mutlu etmişti. Neredeyse gala gecesinden beri mutlu olduğu tek gündü. Berker'i sevmişti. Baran'a olan saygısı da malumdu. Berra'yı o geceden sonra sadece toplantılarda görmüş ama konuşmamıştı. Sevgilisi olan bir kadından uzak kalmak zorundaydı. Her ne kadar ne beyni ne kalbi bunu istemese de iradesinin son gücüne dek kadını görmezden geliyordu. Baran ve Berker gelince onları ayakta karşıladı. Yemekleri söyler söylemez Berker'in neşeli halleri sohbetlerini şenlendirdi.
"Miraç, kusura bakma samimiyetine güvenerek kız kardeşimi de yemeğe dahil ettim."
"Estağfurullah iyi etmişsiniz."
"Özledin değil mi sarı civcivi!"
Baran'ın gülümseyerek söylediğine Miraç'ta tebessüm etmiş, küçücük kızı merak etmişti. Berker'in kardeşini nasıl sevdiği ses tonundan bile belli oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK GECE (TAMAMLANDI)
General FictionMine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru kendi bedeninden büyük giyinen şişe gözlükleri kitap kurdu sessiz halleriyle çevresi tarafından çok sıkıcı bulunan biriydi. Tarih seven Yeşilçam karakterleri ile büyümüş kendi halinde bu kadının iki yıldır te...