(Emre'nin Anlatımıyla)
Zaman bir türlü geçmiyordu. Hakikaten sıkılmaya başlamıştım... Eray ile Asya'nın sınıfa girmesiyle başımı oraya çevirdim. Ve büyük bi şaşkınlıkla Eray'a baktım. Saçını açmıştı...
"Eray?" Arda garibimin bile dili tutulmuştu.
"Söyle Arda..."
"Söyle Arda!" diyerek taklidini yaptım. Sesimi onun gibi yaptığım için kızlar gülmeye başladı.
"Lan ne söylesin Arda! Sana belki de milyon kere şu saçını açman için yalvardım ben be! Ölsem açmam diyordun... Cidden, hangi Allah'ın kulu saçlarını açmaya ikna etti?" dedim isyan içinde.
Asya şok içinde Eray'a bakınca sevgili kardeşim gerilerek, "Bugün herkes arasında anlaşıp boş yapma kararı mı aldı, hayır merakımdan soruyorum. Sıkıldım açtım işte!" dedi sabrının son damlasıyla. Bu çocuğun ayarları ile fena oynanmıştı...
"Bu sefer Emre'ye katılıyorum. Oğlum... Sen cidden kurallarından dışarı çıkmazsın. Duş almak haricinde hiç saçını açmazsın. Çocukluğundan beri bir kere olsun saçını açık görmedim. Ama yakışmış..." dedi arkamdaki Arda. Asya'nın şoku katlanarak artmış, dehşete dönüşmüştü.
"Sen... Yıllar boyunca... Çocukluğundan beri... Saçını açmadın mı?" dedi zar zor. Eray ona kısa bir bakış atıp başını sallayarak yerine yöneldi. Asya da kendini toparlamaya çalışarak yerine ilerledi. Neden bu kadar şaşırmıştı ki? Yoksa...
Hızla arkama döndüm. "Asya? Eray'ın saçını sen mi-" derken Eray'ın kafama silgi fırlatmasıyla sözüm kesildi. Arda
ile kızlar büyük bir kahkaha atarken bana sinirle bakan Eray'a döndüm."Emre... Bugün tek kelime daha edersen bu sefer silgi kafana değil ağzına girer!" diye tehdit etti.
Ellerimi polise yakalanmış hırsız gibi kaldırıp, "Bağışlayın komiserim... Çok açım, borçlarım var. Bu seferlik affetseniz. Hem parayı fifty fifty kırışabiliriz!" dedim. Eray öfke topuna dönerken herkes gülmekten kıpkırmızı olmuştu.
"Affedeceğim ben seni! Eve gidelim bir!" dedi öfkeyle. Susmamı bekliyordu... Ama çok beklerdi!
"Ya hayır! Namusuma böyle göz dikemezsin. Daha 17 yaşındayım. Biraz daha büyümem gerek. Hem, evlenmeden olmaz..." dedim. Kızlar ve Arda gülmekten öleceklerdi.
"Ya tamam! Vallaha karnıma sancılar girdi." dedi Aslı gülmekten yaşaran gözlerini silerek. Gülerken bile nefes kesiciydi...
"Ya Emre, ne eğlenceli çocuksun. Seni alan yaşadı!" dedi Asya. Yutkundum. Gözlerim Aslı'yı buldu. Keşke gerçekten alsaydı beni...
"Sağ ol... Umarım gerçekten de alırlar beni de evde kalmam!" dedim.
"Şu senin aşık olduğun bir kız vardı. Nasıl biri? Yakın mısınız?" Aslı'dan gelen ani soruyla ona baktım.
"Şunu söyleyebilirim: Tek kelime ile nefes kesici ve mükemmel biri. Yakınlık derecesine gelirsek; Ona bir kaf dağı kadar uzak, ama bir nefes kadar da yakınım..." diye cevapladım. Bir anda yüzü düşmüştü. Yüzünün düşmesine normalde üzülürdüm ama nedense şu an mutlu olmuştum. Başkasını sevdiğimi düşündüğü için üzülmüş olabilir miydi? Bilemiyordum... Bildiğim tek şey, ona kendimi sevdirmek için elimden gelen her şeyi yapacağımdı.
"Her kimse çok şanslı biri. Çünkü bana önceden anlattıklarından bilirim, sen çok güzel seviyorsun Emre." dediğinde bu sefer gülümsememe engel olamadım. İnanamıyordum... Sevdiğim kız karşıma geçmiş, ne kadar güzel sevdiğimden ve şanslı olduğundan bahsediyordu. Ama ona bunu söylemem için benden hoşlandığından emin olmalıydım. Şu an söyledikleri beni aşırı umutlandırıyordu fakat bir anda ona kendisinden hoşlandığımı söylersem onu kaybedebilirdim. Ki bu isteyeceğim en son şeydi. Sonunda edebiyat öğretmenimiz geldiğinde derse başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altı Kalp
Teen Fiction6 Ana Karakter, 6 Farklı Anlatım. Üçüz Kızlar, İstanbul'da Yaşadıkları Hayattan Bıkmışken Şans Sonunda Yüzlerine Güler. Babalarının Patronu Mehmet Yıldırım, Kızlara Memleketleri İzmir'de Burs Ve Ev İmkanı Sunar. Yıllar Önce İstanbul'da Zor Mücadele...