52. Bölüm: Yükseklik Korkusu.

9 1 0
                                    

(Deniz'in Anlatımıyla)

Her öğrenci gibi ben de cuma günlerini sevmişimdir. Bugün de günlerden cumaydı. Taksideydim ve okula varmak üzereydim. Bugün okula normalden çok daha erken gidiyordum çünkü Esin okulda beni bekliyordu. Uzun zamandır doğru düzgün buluşamıyorduk. Bu yüzden bir an önce taksiden inip ona kavuşmak istiyordum.

Sonunda okula vardığımızda taksiciye parayı uzattım ve hızlıca taksiden inip okula doğru yürümeye başladım. Bahçeye ulaştığımda gözlerim onu hızlıca buldu. Okulun bayrağının asıldığı direğe yaslanmış, ellerini göğsünde birleştirmiş beni bekliyordu. Adımlarımı hızlandırdım.

"Esin!" Seslenmemle bana doğru döndü ve gözlerimiz kısa sürede kesişti. Gülümseyerek yürümeye başladı. En sonunda ortada buluşup birbirimize sarıldık.

"Hoş geldin!" dedi neşeyle. Onu havaya kaldırıp bir tur havada döndürdüm.

"Hoş buldum çilli ve tatlı kızım, hoş buldum..." Daha sıkı sarıldı. Şu son zamanlarda görüşememizin sebebi annesiydi. Bu hafta olan veli toplantısından sonra benimle tanışmasıyla Esin'in zaten sıkı olan takibini daha da sıklaştırmıştı. Bu yüzden çıkışlarda bile bize rahat yoktu...

Ayrıldığımızda ellerimi tuttu. "Beklediğimden de erken geldin. İyi ki de erken geldin, seninle vakit geçirmek için deliriyorum..." Genişçe gülümsedim. Eğilip çilli burnuna minik bir öpücük kondurdum. Utanarak dudaklarını birbirine bastırdı. Bunu hep yapıyordum ve her seferinde utanıyordu.

"Sen bir de bana sor. Vallaha senin yüzünden derslere düşman oldum. Zil çalsın diye dakikaları sayıyorum. Bir tek okulda vakit geçirebiliyoruz. Haliyle durum böyle olunca, özlüyorum..." diyerek onu kendime çekip kollarımı etrafına doladım. Yüzü düştü.

"Hep annem yüzünden... Aylardır yapmadığını bırakmadı. Sana karşı bu düşmanlığını asla anlamıyorum. Şu hale bak, sevgilimle istediğim gibi görüşüp vakit geçiremiyorum bile..." Hüzünle ona baktım. Parmaklarımla çenesini kavrayıp bana bakmasını sağladım.

"Çok mahcubum Deniz... Sana karşı kendimi çok mahcup hissediyorum. Elimden geleni yapıyorum ama asla fayda etmiyor. Çok özür dilerim." Yüzünü ellerimin arasına aldım.

"Neden özür diliyorsun? Senin hiçbir suçun yok ki... Baskıcı bir ailenin kızısın ve annenin kuralları biraz katı. Buna karşı ikimizin de yapabileceği bir şey yok. Evet bu durum canımı sıkmıyor değil. Ama kendi adıma konuşmak gerekirse benlik hiçbir sorun yok. Ben seni her şeyinle kabul ediyorum güzel kızım. Benim canımı sıkan senin üzülmen. Canımı sıkmak istemiyorsan üzülmek yok. Hadi, gül bakayım!" Başparmaklarımı dudaklarının kenarına koyup yukarı kıvırdım. Bunu yapmamla gülmeye başladı.

"Heh, işte böyle!" Ellerimiz tekrar birleştiğinde Esin merakla yüzüme baktı.

"Annen ve babanın boşanma işi ne oldu?" Sorusuyla iç çektim.

"Hâlâ boşanmadılar," dedim keyifsizce. "Dün duruşmaları vardı. Annem boşanmak istemediğini söylemiş. Bu sebeple mahkeme ertelendi." Histerik bir ses çıkardım. "Biri boşanacağım diye tutturmuş, diğeri istemiyorum diye! Bana acı çektiriyorlar..." Esin'in elimi tutan elleri sıklaştı.

"Şşş, deme öyle. Hangi anne ve baba çocuğuna acı çektirmek ister sevgilim? Bu duruma ne kadar üzüldüğünü tahmin bile edemiyorum. Benim annemle babam boşanmış olsa ben de çok üzülürüm. Ama belki onlar için en iyisi budur. Belki de boşanmasalardı, sürekli kavga etselerdi daha da kötü olacaktın. Bir de bu açıdan bak..."

"Asyalar da öyle diyor. Belki de haklısınızdır, belki de öyle olsaydı daha kötü olurdum." Ardından kolumu omzuna attım.

"Her neyse, şu an bunları düşünmek istemiyorum. Şimdi tek istediğim, sevgilimle karşılıklı güzel bir kahve içmek!" diyerek okula doğru yürümeye başladım. Tatlı gülümsemesi eşliğinde adımlarıma hızlıca uyum sağladı.

Altı KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin