47. Bölüm: Anlat Şarkı...

5 1 1
                                    

(Eray'ın Anlatımıyla)

Patronun işleri nedeniyle kafe kapalıydı. Ben de bu boşluktan yararlanıp matematik sınavı için bir çalışma programı hazırlamıştım ve programım saatlerin sonunda bitmişti. Saate baktığımda 20.32 olduğunu fark etmemle gözlerim kocaman açıldı. Nasıl yani? Ben aralıksız 4 saattir matematik mi çalışıyordum?

Kendi kendime, "Benim yerimde başkası olsa kesinlikle beyni akmıştı." dedim hayretle. Sandalyeden kalkmak gibi bir hata yaptım. Bacaklarım öyle çok uyuşmuştu ki kalktığım sandalyeme tekrar yığıldım. Acıyla inledim.

"Ulan Eray, yine tutamadın kendini..." diye söylendim bacaklarımı ovarak.

Lenslerimi çıkarıp kutusuna koydum. Gözlerim saat çok erken olmasına rağmen kapanmaya başlamıştı. Ama öncesinde uzun ve sıcak bir duş bedenime iyi gelebilirdi. Kendimi sürükleyerek odamdaki ebeveyn banyosuna ulaştım. Evet, duş almayı çok sevdiğim için ebeveyn banyosu olan odayı ben kapmıştım. Arda ve Emre evdeki büyük banyoyu kullanıyordu. Kıyafetlerimi çıkarıp uzun uzun duş aldıktan sonra kendimi direkt olarak yatağa bıraktım...

***

Lanet alarmımın sesiyle güne başladım. Doğrulup gerindim. Yatağımdan kalkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra okul kıyafetlerimi üzerime geçirdim. Mutfağa ilerlerken oturma odasında öylece oturan Arda'yı görünce kaşlarımı çatarak yanına ilerledim. Beni görmesi uzun sürmedi. Hızlıca geçip yanına oturdum.

"Günaydın." dedi sessizce. Keyifsiz görünüyordu.

"Günaydın kardeşim. Sen uyumadın mı?" Başını iki yana salladı.

"Nasıl uyuyayım Eray? Sabaha kadar Emre'yi düşünüp durdum. Çocukla aram felaket bozuldu. Ona zarar gelmesin diye onu kendimden uzaklaştırıyorum resmen..." dedi çaresizce. Elimi destek vermek istercesine omzuna koydum.

"Çok zor bir durum, seni anlıyorum. O videoyu öğrenmeden aranız nasıl düzelecek hiç bilmiyorum ama bir şekilde hallederiz. Sıkma canını..."

"Elimde değil abi. Kızlarla da aram kötü. En çok da Almila'yla... Kız her dakika soruyor neden Murat'la yan yana olduğumu... Öyle mal gibi yüzüne bakıyorum."

"O beyinsiz sana bu zırvalığın ne zaman biteceğine dair net bir şey söylemedi mi?" dedim sinirle.

"Hayır..." dedi kısaca. Huzursuz bir nefes aldım.

"Bari kızlara söyle. Onlar Emre'yi tehlikeye atmazlar ki..." diye bir fikir sundum.

"Onu ben de düşündüm. Ama Aslı'yı hatırlasana, Murat'ın sözünden çıktığı anda polisler kızı aldı götürdü. Ona bile acımayan Murat bana neler yapar tahmin edemiyorum. Hem dakika başı tepemde, ne Emre'yle ne de kızlarla yalnız kalmama izin veriyor. Bu riski göze alamam..." Oflayarak geriye yaslandım.

"Yukarı tükürsek bıyık aşağı tükürsek sakal anasını satayım." dedim stresle.

Emre'nin odasının kapısının açıldığını duymamızla ikimiz de sessizliğe gömüldük. Ağır adım sesleri bize doğru yaklaştı. Emre önümüzden geçerken bizi fark etmeyerek uykulu adımlarıyla banyoya yürümeye devam etti. Arda'yla kalkıp o hazırlanana kadar yiyecek bir şeyler hazırlamaya başladık.

Kahvaltı faslını hızlıca hallettikten sonra okula gelmiştik. Derin bir sessizlikle kızları beklerken Arda'nın eceli -yani Murat- sınıfa girdi.

"Günaydın beyler!" dedi her zamanki sahte neşesiyle.

Arda mecburiyetten, "Günaydın." dedi tekdüze bir sesle.

Altı KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin