67. Bölüm: Kilit Ve Anahtar.

9 1 20
                                    

(3 Hafta Sonra - 27 Aralık 2022 Salı)

(Eray'ın Anlatımıyla)

Evde, hazırlanmış halde yatağımın ucunda oturuyordum. Birazdan Arda'yla okula gidecektik. Ellerim stres yüzünden sürekli dökülen saçlarımdaydı. Bu lanet genin babamdan geldiğini düşünebilirsiniz, ancak değildi. Annemden gelen bir gendi. Tek tük olsa da, ne zaman stres yapsa saçlarının döküldüğünü hatırlıyordum. Her ne kadar olumsuz bir durum olsa da, onun olumsuz genlerini bile almaya razıydım. Ki aynı durum Emre'de de vardı. Fakat şaşırtıcı şekilde Arda'da hiç yoktu. Bu çocuk bazen gerçekten şanslıydı...

Usulca ayağa kalktım. Vakit gelmişti. Odamdan çıkıp Arda'nın nerede olduğunu kontrol ettim. Kendi odasından çıktığını görünce başımla dış kapıyı işaret ettim. Sessizce iki gözünü kırptı.

İkimiz yan yana bloktan çıktığımızda bahçede kızlarla karşılaştık. Hep birlikte sessizce okula ilerlerken aklımda Emre dolanıyordu. Kızlara 1 aylığına inzivaya çekilmek istediğini söylemişti. Ve gitmesinin üzerinden 1 ay 6 gün geçmişti. Güvenli bir yerde olduğunu bilmek rahatlatıcıydı ama artık gelmesini istiyordum. Hem okuldan 1 ay izin almıştı sadece, artık süresi dolduğu için yok yazılıyordu. Bu yüzden kısa süre sonra geleceğini düşünüyordum.

Hâlâ iş bulamamıştım. Arda'ya bu konuda kendimi mahcup hissediyordum, o ise her zamanki gibi anlayışla karşılıyordu. Ah, iş bulmak gittikçe zorlaşıyordu...

Asya'ylaysa... Aramız iyiydi. Ama ben genelde yalnız kalmak istediğim için ona vakit ayıramıyordum. Kızmayın bana, bunu onun iyiliği için yapıyordum. Çünkü kızın yanında durursam onu incitirdim. Zaten her şeyi mahvetmiştim, yanımda yalnızca sevgilim kalmıştı. Onu da kaybetmek istemiyordum. Tabii durum böyle diye Asya'ya olan aşkım tek bir an bile azalmamıştı, ona hâlâ çok aşıktım ve ölene kadar da öyle kalmaya kararlıydım.

Okula giriş yaptıktan sonra yalnızca birkaç adım atmıştık ki bir mikrofon cızırtısı duyuldu. Cızırtı sesiyle refleksle hepimiz olduğumuz yerde durduk. Bir duyuru olduğunu düşünüyordum ama tahminim yanlış çıktı.

Cızırtının sonunda melodik bir ses, "Ağla dedin bana, şu halime iyice baka baka..." diye Yedinci Ev'in Anlat Ona şarkısını söylemeye başladı. Şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım.

"İnanmadın bana, gözlerimin içine baka baka..."

"Denedim defalarca, sana anlatmaya,
Susturdun beni de, küstürdün hayata..."

Ardından şu an bulunduğumuz girişten bir sesin yüksek sesle, "Söyle nefesim, söyle anlat o'na... Dokunmadı ellerim, asla başkasına..." dediğini duyunca sesin geldiği yöne baktık. Emre gülümseyerek okulun girişinin ortasında durmuş, Aslı'ya bakarak gülümsemesiyle şarkı söylüyordu. Ve tabii bu şarkı onlar için özeldi, boşuna Anlat Ona'yı seçmemişti Emre.

"Söyle nefesim, söyle anlat o'na,
Açılmadı kalbim, yerin dolmuyor asla..."

Aslı hafifçe dolan gözleriyle Emre'ye özlem dolu bakışlar atıyordu. Nakarat bitince çantasını yere attı ve Emre'ye doğru koşmaya başladı. Emre o çok özlediğim kocaman gülümsemesiyle kollarını sevgilisine açtı. En sonunda sarıldıklarında Emre Aslı'yı kaldırıp havada birkaç tur döndürdü. Aslı sevinç çığlıkları eşliğinde kahkahalar attığında gülümsememe engel olamadım. Onları böyle görmeyi özlemiştim.

Aslı, "Çok özledim, çok özledim, çok özledim!" diye cıvıldadı. Ayrıldıklarında Emre onun yanağını öptü.

"Ben de seni çok özledim bal yanak." Son kez gördüğümün aksine çok daha sağlıklı ve toparlanmış görünüyordu. Bu beni mutlu etti.

Altı KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin