18. Bölüm: Ateş Gibi.

16 2 0
                                    

(Asya'nın Anlatımıyla)

Emre ve Aslı gittikten sonra Arda ve Almila da biraz gezeceklerini söyleyip yanımızdan ayrıldılar. Ve geride sap gibi kalan bir Eray ve Asya bıraktılar... Sitede, kalabalık yerlerden uzak bir çardakta oturuyorduk. Sahil çok kalabalık olduğu için oradan dönmüştük.

"Şuraya bak! Sevgili oldular, bizi unuttular. Pabucumuz dama atıldı resmen..." diye isyan ettim.

Eray hafifçe gülümseyip, "Haklısın..." dedi kısaca. Hâlâ üzgün görünüyordu. Emre ve Arda sevgili kardeşlerim sayesinde toparlamışlardı ama Eray hâlâ aynıydı. Sanırım toparlatma sırası bendeydi.

"Toparlanman için ne yapabilirim?" Eray başını çevirip mavileriyle bana baktı.

"Beni dert etme, toparlanmam en fazla iki günümü alır. Bir şey yapmana gerek yok."

"İki gün çok uzun bir süre, o kadar dayanamam..." Anlamayarak kaşlarını çattı.

"Neye dayanamazsın?" diye sordu merakla.

"Üzülmene..." diye cevapladım. Çattığı kaşları gevşedi. Biraz da olsa iyi gibiydi. Sanki içindeki tek huzursuzluk annesi değil gibiydi.

"Başka bir sorun daha mı var?" diye sordum. Eray sessizce güldü.

"O kadar belli oluyor mu ya..."

"Ne oldu?" dedim korkuyla. Derin bir iç çektiğinde gözlerini kaçırdı.

"O Hakan denen herif dün sınıfa geldiğinde gerildim ister istemez..."

"Neden?"

"Popüler çocuklara güven olmaz." dedi sertçe.

"Bence oldukça güvenilirsin." dediğimde ilk önce anlamasa da biraz düşününce çözdü.

"Benim popülerliğim zekâmdan yana... O herif yakışıklılığı ile ön planda. Arda'ya laf sokmuşum gibi oldu ama genelde Hakan gibi çocuklar bir kız bulup ağına düşürmek için elinden geleni yapar. Ben de sana aynısını yapar diye endişelendim..." dediğinde şaşırdım. Sesi kıskanır gibi mi çıkmıştı yoksa bana mı öyle geldi?

"Endişelendin mi, yoksa kıskandın mı?" dediğimde telaşla yüzüme baktı.

"Hayır hayır!" dedi yüzündeki kadar telaşlı bir sesle. "Ne haddime... Kıskanmadım. Sadece o herifi tanıyorum. Güvensiz biri... Sana zarar verebilir. Ben de sana değer verdiğim için üzülmeni istemiyorum." diyerek biraz durdu. Sonra, "Fikrimi sormasan da dayanamayarak söylüyorum ki o çocuktan uzak durmalısın Asya... Yanlış anlama emir vermiyorum, emir almaktan da vermekten de nefret ederim! Çok uzattım biliyorum ama-" derken işaret parmağımı nazikçe dudaklarına götürdüğümde şok içinde sustu. Gözlerindeki tatlı korku ve sesindeki kıskançlığa gülmemek için öyle zor duruyordum ki!

"Sakinleş... Merak etme, ona sadece İngilizcede takıldığı bir kaç noktada yardımcı oldum. Hakan benim için kendisine ders çalıştırdığım birinden fazlası değil." dedim ve ekleyemeden edemedim: "Korkma, onunla arkadaş veya başka bir şey olma gibi bir ihtimalim yok." dedim.

Yine telaşla, "Ya korktuğum şey bu değil!" dediğinde patlayıp büyük bir kahkaha attım. Bana bozularak baktığı sırada elimi koluna koydum.

"Tamam tamam bozulma... Şaka yapıyorum." derken kıskandığına adım kadar emin olsam da çaktırmadım. "Pek dile getiremesen de beni kaybetmekten korktuğunu anladım. Ama şunu bil... Benim öyle, bomboş atan anlamsız kalplerle işim olmaz. Seninki gibi, herkesin buz gibi sandığı ama aslında ateş gibi çarpan kalplerle işim olur Eray..." dedim ciddiyetle. Son cümlem onu etkilemiş gibi hafiften gözlerinin dolduğunu gördüm.

Altı KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin