(Emre'nin Anlatımıyla)
Aynanın karşısına geçmiş, saçlarımı düzeltiyordum. Düzgün bir şekil almasını sağlandıktan sonra üzerime bir bakış attım. Gülümsedim.
"İyisin Emre, iyisin aslanım!" dedim kendi kendime. Hızlıca saate baktım. 5 dakika içinde aşağıda olmam gerektiğini fark ettiğimde unuttuğum herhangi bir şey var mı diye kontrol ettim. Gerekli her şeyi aldıktan sonra dış kapının pervazına koyduğum gitar çantamı sırtladım ve evden çıktım. Çıkarken Aslı'ya evden çıktığıma dair mesaj attım.
Asansörle zemin kata vardıktan sonra yüzümde mutlu bir gülümsemeyle bloktan çıktım. Aslı kendi bloklarının yakınında bulunan bir bankta oturmuş beni bekliyordu. Adımlarımı hızlandırdım.
"Selam!" dedim yanına ulaştığımda. Hızla başını kaldırdı. Göz göze gelir gelmez ayağa kalktı ve ilerleyip bana sarıldı. Şaşırsam da gülerek karşılık verdim.
"Ooo, birileri beni özlemiş bakıyorum..."
"Seni özlemediğim gün yok." diye mırıldandı. Kaşlarımı çattım. Sesinde ufak bir çatlama vardı. Ayrıldığımızda gözlerine baktım. Çattığım kaşlarım şaşkınlık ve endişeyle gevşedi.
"Hey," diyerek elimi yanağına koydum. "Gözlerin kızarmış..." Bakmaya doyamadığım kocaman açık kahverengi gözleri ve gözlerinin çevresi kıpkırmızı olmuştu. Ağlamış mıydı?
Yanağındaki elimi tutup, "Her şeyi anlatacağım. Ama önce güzel bir yemek yiyelim, olur mu?" dedi. Ona endişeyle bakmaya devam etsem de üstelemeyip başımı salladım. Nasıl olsa anlatacaktı. Ellerimizi birbirine kenetleyip yürümeye başladık.
"Bu arada," dedi omzuma taktığım gitar çantama bakarak. "Gitar çantanı neden aldın?" Gülümseyerek ona göz kırptım.
"Sadece siz mi serenat yapıyorsunuz Aslı Hanım! Bu sefer sıra bende!" dedim neşeyle. Gülümsedi.
"Bana vaktini ayırdığın için teşekkür ederim." dedi minnetle. Sessizce iç çekerek gözlerine baktım.
"Rica ederim. Sabahtan beri içine attığın bir sorun olduğunun farkındayım. Seni artık tanıyorum sevgilim, dertlerini genelde söylemek yerine içine atıp sadece biri bunun farkına vardığında su yüzüne çıkarıyorsun. Eh, ben de fark ettiğime göre benden kaçışın yok!" Aslı önüne döndü ve ağır ağır başını salladı.
"Haklısın... Söz veriyorum anlatacağım. Ama dediğim gibi önce ağız tadıyla yemek yiyelim."
"Sen nasıl istersen meleğim." Uzun ve yavaş yürüyüşümüzün sonunda Aslı'nın nazik dokunuşuyla ona baktım. İlerideki bir restoranı işaret etti.
"Şurası güzel duruyor, oraya gidelim mi?" diye sordu. Yutkundum. Gösterdiği restoran oldukça pahalı bir yere benziyordu. Hem kendisi ısmarlayacaktı, hem de üzerine çok fazla harcama yapmasını istemiyordum.
"Biraz daha ilerleyip başka bir yer bulsak?" dedim. Bana döndü.
"Beğenmedin mi?" Tekrar restorana baktım.
"Orayı beğenmeyecek pek kimse tanımıyorum. Ama lüks bir yer gibi duruyor. Zaten sen ısmarlıyorsun diye bir garip hissediyorum, bir de-"
"Parayı sorun etmez misin," diye sözümü kesti yumuşak bir sesle. "Her ne kadar içimiz rahat olmaya olmaya amcamın maddi yardımını kabul etmiş olsak da seni güzel bir yere götüremeyeceksem o parayı kabul etmenin ne anlamı var? Hem sıkıntıya düşeriz diye dert ettiğini biliyorum ama etme, amcam hesabımıza o kadar çok para yolluyor ki buraya gitmesek bile fazlalık kesinlikle kalacak. Az yolla desek bu sefer amcam inadına 10 kat fazla yollatır. Kısacası sorun yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altı Kalp
Novela Juvenil6 Ana Karakter, 6 Farklı Anlatım. Üçüz Kızlar, İstanbul'da Yaşadıkları Hayattan Bıkmışken Şans Sonunda Yüzlerine Güler. Babalarının Patronu Mehmet Yıldırım, Kızlara Memleketleri İzmir'de Burs Ve Ev İmkanı Sunar. Yıllar Önce İstanbul'da Zor Mücadele...