(Arda'nın Anlatımıyla)
Tiyatro salonuna doğru yürüyordum. Almila dün bana o kadar çok sinirlenmişti ki olanları anlatmama izin vermemişti. Murat denen it, dün okuldan çıkmadan önce olanları artık anlatabileceğimi söylemişti. Almila'ya ne kadar anlatmak istesem de başaramamıştım. Ama şimdi öfkesinin biraz olsun dindiğini düşünüyordum.
Kapısı aralıklı tiyatro salonuna tam içeri girecekken Melih'in sesini duymamla durdum.
"Oğlum çok aşığım ona... Bir görsen sen bile düşersin!" Kaşlarımı çattım.
"Siz aynı sınıftaydınız değil mi?" dedi tanımadığım bir erkek sesi.
"Aynen! Hatta o da benim gibi tiyatro kulübünde... Onunla sevgili olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Zaten çok da iyi bir insan. Ama o kocaman yeşil gözleri, kapkara saçları... Düşüyorum ya!" dediğinde kalp atışlarım hızlanmaya başladı. Kocaman yeşil gözler ve kapkara saçlar mı? Sevgili mi?
"Ne zaman çıkmaya başladınız?" dedi yabancı çocuk.
"Bugün!" dedi Melih heyecanla. "Şu son zamanlarda gösteri için tiyatro salonunda vakit geçirdiğimizden bayağı yakınlaştık. Nermin Hoca'nın ellerini öpmek istiyorum inan! Ama kimse bilmiyor."
"Neden?"
"Daha sevgilisinden yeni ayrıldı." dediğinde istemsizce duvara tutundum. "Okulu biliyorsun. Saçma sapan konuşup burnumuzdan getirirler. O yüzden şimdilik gizli tutuyoruz."
Daha fazla dinleyemedim. Ağır adımlarla oradan uzaklaşırken nefes almayı unutmuş gibiydim. Daha ayrılalı 24 saat bile geçmemişken Almila başkasıyla mı sevgili olmuştu?
Belki başkasıdır diye düşünmek istedim. Ama olamazdı, hem aynı sınıf hem de aynı kulüptelerdi. Dış görünüş olarak da tıpatıp Almila'dan bahsediyordu. Yeni ayrıldığımız da doğruydu...
Acı içinde tuvalete doğru yürürken öğretmen zili çalmıştı. Ama ben hiç duymamış gibi yürümeye devam ediyordum. Koridorda sınıflarına yetişmeye çalışan yüzlerin çoğu bana dönse de hiçbirini umursamadım. Anında tuvalete daldım...
***
(Asya'nın Anlatımıyla)
Almanca dersi başlayalı 5 dakika olmuştu. Hocamız 1 haftalık rapor aldığı için yine okulda yoktu. Dikkatimi çeken, okula gelmesine rağmen garip bir şekilde ortalıkta olmayan Arda'ydı. Yanımdaki Eray ders boş olduğu için uyuyordu. Emre'nin de Arda'nın yokluğunu fark ettiğini sanmıyordum. Nöbetçi hoca gelip henüz yoklama almadığı için şanslıydı. Arda'ya ne kadar kızgın olsam da onu ister istemez merak etmiştim. Haber vermeden bir yere gitmezdi.
Daha fazla dayanamayıp ayağa kalktım ve Aslı'nın yanına ulaştım. Gözleri beni bulduğunda, "Ben bir tuvalete gidip geleceğim bebeğim." dedim. Başını salladı. Hızlıca ilerleyip sınıftan ayrıldım.
Tuvalette olabileceğini pek sanmıyordum ama yine de oraya bakmakta fayda vardı. Erkekler tuvaletinin kapısını açıp içeri girdim. Ve gördüğüm manzara karşısında dehşet içinde kaldım!
Lavabonun oradaki aynalardan biri paramparça olmuştu ve parçaları lavaboya düşmüştü. Lavabo ve yerler kan içindeydi. Kabinin önüne sırtını yaslamış, yerde oturur vaziyette duran Arda'ysa hareket etmiyordu. Sağ elinin olduğu yerde ufak bir kan gölü oluşmuştu. Aptal çocuk, aynaya yumruk mu atmıştı!
Koşarak yanına diz çöktüğümde hızlı bir şekilde nabzına baktım. Şükürler olsun ki nabzı oldukça stabil bir şekilde atıyordu. Hafifçe yüzünü buruşturduğunu fark ettiğimde rahatladım. Elimi uzatıp yavaşça yanaklarına vurmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altı Kalp
Teen Fiction6 Ana Karakter, 6 Farklı Anlatım. Üçüz Kızlar, İstanbul'da Yaşadıkları Hayattan Bıkmışken Şans Sonunda Yüzlerine Güler. Babalarının Patronu Mehmet Yıldırım, Kızlara Memleketleri İzmir'de Burs Ve Ev İmkanı Sunar. Yıllar Önce İstanbul'da Zor Mücadele...