43. Bölüm: Demir Parmaklıklar.

7 0 0
                                    

(Aslı'nın Anlatımıyla)

Eray'ın öfkeyle sınıftan çıkışının ardından Asya sakin kalmak istercesine gözlerini yumdu.

"Bütün bunlar bir bitsin, o Murat'ı öldüreceğim..." diye fısıldadı sessizce. Yanına gidip sırtını sıvazladım. Gözlerini açmadan başını omzuma yasladı. Saçlarına minik bir öpücük kondurdum.

İki gündür çektiğim vicdan azabının haddi hesabı yoktu. Benim yüzümden dün Almila ve Arda'nın arası bozulmuştu, bugünse Eray ve Asya'nın... Peki yarın? Yarın büyük ihtimalle bana çile çektirecekti.

"Sıra yavaş yavaş bana geliyor..." dedim. Ve kızlara bile bu kadar acımasız davrandıysa bana ne yapardı hiçbir şekilde kestiremiyordum.

"Bize bile böyle pislikler yaptırdıysa Allah bilir senden ne isteyecek?" dedi Almila iç sesimi duymuş gibi.

Murat Almila'dan -nasıl başardıysa- tarih sınav kâğıdını alıp Arda'nın çantasına koymasını istemişti. Asya'dan ise Eray'ın ceketinin cebindeki anahtarı alıp erkeklerin soyunma odasını darmadağın etmesini... Peki ben? Asıl derdi benimle olan o ruhsal bozuklukları olduğundan emin olduğum aptal benden ne isteyecekti?

***

(1 Gün Sonra)

Ve o deli gibi korktuğum gün gelmişti. Sabahtan beri stres yüzünden midemde iğrenç bir ağrı vardı. Bana ne yapacağını asla kestiremediğim manyak sonunda sınıfa geldiğinde gelmemesini istemiştim. Ama bu pek mümkün görünmüyordu...

Bugün ve yarın sınavımız yoktu. Bu yüzden herkes rahat bir şekilde takılıyordu. Çaktırmadan Emre'ye baktım. İçimden bir ses bana, Murat bana öyle bir şey yaptıracaktı ki Emre ile sadece aram bozulmakla kalmayacak, ayrılığa kadar gidecek diyordu...

Derin bir nefes alıp bu düşüncelerden arındım. Hayır ya! Olmayacaktı, öyle bir şey olmayacaktı. Olmaması lazımdı... Teneffüs zili çaldığında Emre'ye Asya ve Almila ile olacağımı söyleyip yanından ayrılmıştım. Kızlarla birlikte koridorda ilerlemeye başladık. Murat olacak akıl yoksunu bizi gördüğünde keyifle yanımıza gelmeye başladı. Şuna bak, utanmasa göbek atacaktı!

"Selam kızlar! Nasılsınız?" dedi. Üçümüz de tek kelime etmeden ona ölümcül bakışlar attık. Gülümsemesi büyüdü.

"Harika! Ben de iyiyim, sağ olun sorduğunuz için." dedikten sonra bana döndü. "Hazır mısın Aslıcığım?"

"Ne istiyorsun?" dedim sertçe. Murat bir süre etrafına bakındı. Ardından aradığını bulmuş gibi hafifçe kaşlarını kaldırdı.

"Cenk! Gelsene kanka!" dediğinde şok içinde ona baktım. Ne, Cenk mi?

Cenk yanımıza ulaştığında Murat, "Seninle biraz işimiz var kanka. Müsait misin?" dedi. Cenk sinsi sinsi gülümsedi.

"Müsaitim. Olay ne?"

"Senin tek amacın Emre'nin canını acıtmaktı değil mi? Al sana fırsat!" diyerek beni gösterdi. Hayır, hayır, hayır!

Cenk dudaklarına kocaman bir gülümseme yerleştirdi. "Ne yapacağız tam olarak?" diyerek beni baştan aşağı süzdü. Öfke vücudumu tetiklerken yumruğumu sıktım. Sinirlerime hakim olmak zorundaydım, yoksa yine aynı son beni beklerdi.

"O gözlerini salak saçma yerlere doğrultmayı kesmezsen, bakacak bir gözün olmayacak." dedi Almila tehditkâr bir sesle. Cenk ellerini teslim olurcasına kaldırdı.

"Tamam abla, sakin ol." Gözlerimi devirdim ve Murat'a döndüm.

"Ne istiyorsun söyle artık!" diye çıkıştım. Murat, Cenk'e dönüp kravatını çözmeye başladı. Cenk kaşlarını çatsa da bir şey yapmadı.

Altı KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin