37. Bölüm: Kan.

16 1 0
                                    

(Aslı'nın Anlatımıyla)

"Asya, kızım kalksana!"

Uyanıp okul kıyafetlerimi giymiş, mutfakta bize kahvaltı hazırlayan Almila'nın ricasıyla yatağında uyuyan Asya isimli uyku delisini uyandırmaya çalışıyordum.

"Aslı ayağını öpeyim 5 dakika daha..." diye mırıldandı uykulu sesiyle.

"Bir ayak fetişin yoktu, o da oldu. Eğer kalkmamakta diretirsen üzerine atlarım. Bunu gerçekten yaparım biliyorsun." diye tehdit ettim.

Asya derin bir nefes alarak mavilerini araladı. Gülümsedim. Şapşal şey, sabahları aşırı tatlı oluyordu. Doğrularak ayılmaya çalıştı.

Biraz kendine geldikten sonra ayağa kalktı. "Uyandım uyandım. Sen mutfağa geç, ben de yüzümü yıkayıp geliyorum." dedi sızlanarak. Yanağından bir makas aldım.

"Sana da günaydın güzellik abidem..." dedim. Uykulu gözlerini kocaman açtı. Eray şu an burada olsa Asya'ya ikinci kez aşık olabilirdi, o derece tatlıydı.

"Sen bana az önce güzellik abidem mi dedin yoksa hâlâ rüya mı görüyorum?" diyerek eline çimdik attı. Acıyla inlediğinde gülerek gözlerimi devirdim.

"Kızım deli misin sen ya? Ayrıca evet, sana güzellik abidem dedim... Ne var bunda?" diye mırıldandım.

"Öyle bir anda söyleyince..."

"Kızlar, hadi ama! Yumurta soğuyacak!" Almila'nın mutfaktan gelen sesiyle karnımın hafifçe guruldaması bir oldu. Şok içinde elimi karnıma götürdüğünde Asya büyük bir kahkaha attı.

"Anlaşılan birileri acıkmış. Hadi bakalım, sen mutfağa ben de banyoya... Marş marş!" diyerek asker gibi yürümeye başladı. Ben de arkasından kıkırdayarak mutfağa gittim. Mutfağa girerken bizim minnoş kediyi görmemle gülümseyip ilk ona yöneldim. Yavaşça kucağıma aldıktan sonra mutfağa giriş yaptım.

Mutfağa girdiğimde Almila her zamanki gibi ocağın başında kahvaltılık bir şeyler pişiriyordu. Kediyi dolu mama kabının önüne bırakıp Almila'nın yanına doğru ilerledim ve kollarımı omzunun üzerinden uzatıp arkasından sarıldım.

"Günaydın!" Almila gülümseyip bir eliyle elimi tuttu.

"Günaydın kuzum."

Birkaç dakika sonra ocağın altını kapattığında kollarımı çektim. Tavadaki patatesli omleti masanın ortasına koydu. O sırada mutfakta, bağladığı kravatını takım yeleğinin içine koyan bir Asya belirdi.

"Günaydın bebeklerim." dedi gülümseyerek.

Almila, "Günaydın seksi uyku tulumum!" diyerek Asya'nın yanağına bir öpücük kondurdu. Bunun üzerine yine mavilerini koca koca açarak bir bana bir Almila'ya bakmaya başladı.

"Sabah sabah ne oluyor size! Rüyanızda beni mi gördünüz? Ne bu iltifat yağmuru?" Almila'yla gülmeye başladık.

"Bir şey olduğu yok, içimizden geldi," diye mırıldandım. "Ayrıca sana hiç iltifat etmiyormuşuz gibi bakmasana bize!"

Asya tek kaşını kaldırarak, "Haklısın bebeğim. Sizden iltifat duymayalı kısa bir zaman olmuştu. Yaklaşık 16 yıl kadar..." diye mırıldandı alayla. Başımı iki yana salladım.

"Bu kadar hoşuna gitmeyeceğini bilseydik hiç girişmezdik bu işe..." dedi Almila yapmacık bir alınganlıkla. Asya anında ikimizin elini tuttu.

"Ya hayır! Çok hoşuma gitti tabii ki, sadece şaşırdım. Hadi doğruyu söyleyin, kaç gün ömrüm kaldı?" Son cümlesi ne kadar alay içerse de elimi tutan eline sağlam bir şaplak geçirdim.

Altı KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin