45. Bölüm: Baş Belası.

5 1 0
                                    

(Arda'nın Anlatımıyla)

Güzel bir pazar gününe başlamıştım. Pazar günleri işe gitmiyordum, Yalçın abi dükkânı kapatıyordu. Bu yüzden üçümüz de geç saatlere kadar uyuyup güzelce uykumuzu aldıktan sonra kahvaltı yapmıştık. Şimdiyse Emre'nin odasında yarınki edebiyat sınavına çalışıyorduk. Çocuk sayısal tarafta kötü olsa da, tam bir Türk Dili ve Edebiyatı profesörüydü. Onun sayesinde hem sınavdan, hem de dersten verim alabiliyorduk.

"Evet beyler... Sınav konuları buraya kadardı. Sorunuz veya anlamadığınız bir yer var mı?" dedi Emre.

"Benim yok." dedim. Eray da olmadığını belirtircesine başını salladı.

"Güzel, o halde sorulara geçiyorum." dedi.

Bize çözmemiz için birkaç soru verdikten sonra sınava hazırlık merasimi son buldu. Emre'ye teşekkür edip odalarımıza dağıldık. Üşüdüğümü hissedip dolabımdan bir ceket almak için dolap kapağını açtığımda gözlerim boks eldivenlerime kaydı. Hüzünle gülümsedim. Uzun zamandır boks torbası yumruklamıyordum. Uzanıp boks eldivenlerimi elime aldım. Bugün nasıl olsa boştum, aşağıdaki spor salonunda stresimi biraz atsam güzel olabilirdi.

İçimde oluşan tatlı heyecanla üzerime siyah salaş bir sporcu atleti, altıma rahat hareket etmem için bir eşofman, üşümemek için de rastgele bir ceket giydim. Ardından yatağımın yanındaki küçük komodinden siyah boks bandajlarımı çıkarıp elime sarmaya başladım. Bunu bile özlemiştim...

Boks eldivenlerimi giymeyip elime aldım. Dolabımda bulunan büyük su mataramı aldım ve odamdan çıktım. Mutfağa geçip mataramı doldurduktan sonra tam Eray ve Emre'ye haber verecektim ki mutfağa giren Eray'ı gördüm.

"Ooo," diyerek beni süzdü. "Boksör Arda Yıldırım sahalara dönmüş!" Gard alıp havaya birkaç yumruk attı. Kıkırdadım.

"Özledim... Biraz kurtlarımı dökeyim dedim."

"Güzel... Ben Emre'ye söylerim. Sen keyfine bak."

"Eyvallah!" diyerek omzuna dokundum ve yanından ayrıldım. Evden çıkıp heyecanla asansöre bindim ve zemin katın düğmesine bastım. İndiğimde bizim blokta bulunan büyük spor salonuna ilerledim. İkili kapıyı açtım.

Boks torbalarının olduğu tarafa yürürken şaşkınlıkla durdum. Birkaç adım önümde duran boks torbasını profesyonel hareket ve tempoyla yumruklayan Almila'yı gördüm. O kadar konsantre olmuştu ki içeri girdiğimi fark etmemişti. Torbaya attığı her bir darbe, salonda yankılanıyordu.

Yanına ilerleyene kadar beni görmedi. Tam yanı başına geçtiğimde hafifçe boğazımı temizledim. Kollarını indirdi ve başını çevirip bana baktı. Göz kırptım. Şaşkınlıkla kıkırdadı.

"Arda?" Vücudunu bana doğru çevirdi.

"N'aber?" dedim.

"İyidir... Senden n'aber?"

"Seni gördüm daha iyi oldum," dedim. Tatlı tatlı gülümsedi. Yanağında oluşan gamzeye içim gide gide bakarken, "Seni burada görmeyi beklemiyordum." diye ekledim. Bana katılırcasına başını salladı.

"Ben de seni görmeyi beklemiyordum. Ama iyi oldu, tek başıma sıkılıyordum."

Onu kısa bir bakışla süzdüm. Üzerinde sıfır kol rahat bir sweat, altında krem rengi bir eşofman ve beyaz boks eldivenleriyle her zamanki gibi çok güzel görünüyordu. Saçlarını at kuyruğu yapmıştı. Alnındaki şakaklarına doğru akan tere bakılırsa uzun bir süredir burada olduğu anlaşılıyordu.

Ceketimi çıkardım ve boks torbalarının önündeki duvara koydum. Yanına da mataramı koydum. Sağ tarafta da Almila'nın ceketi ve matarası duruyordu. Doğrulup eldivenlerimi giydim. Ardından Almila'nın yanına geçtim. Eldivenlerime baktı.

Altı KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin