54. Bölüm: Uyku Ve Uyanıklık.

6 1 10
                                    

(Emre'nin Anlatımıyla)

"Hadi ama, artık gözlerimi açmak istiyorum!"

"Biraz daha sabret!"

Aslı, taksiden indikten sonra cebinden bir kumaş mendil çıkarmış ve gözüme bağlamıştı. Dakikalardır gözleri bağlı olan beni sağa sola yönlendirip duruyordu. Zaman geçtikçe daha çok heyecanlanmaya başlamıştım!

"Geldik, açabilirsin."

"Sonunda!" deyip gözümdeki mendili çıkardım. Gördüğüm manzara karşısında yutkunmadan edemedim.

"Bana müzikten sonra en sevdiğin ve görmeyi istediğin şeyin uzay olduğunu söylemiştin. Eh, seni uzaya götürecek şansım maalesef yok. Ben de uzayı sana getirdim."

Loş bir yerdi burası. Odayı aydınlatan projeksiyon cihazı tam önümüzdeki kocaman perdeye uzaydan görüntüler aktarıyordu. O kadar güzeldi ki...

Yanımdaki Aslı'yı sımsıkı sarıp sarmaladım. "Çok... Çok güzel olmuş Aslı. Çok teşekkür ederim." dedim titreyen sesimle.

"Ne demek... Seni mutlu edebildiysem ne mutlu bana." İç çektim. Ben nasıl bir sevaba girmiştim ki Allah karşıma böylesine düşünceli bir insan çıkarmıştı?

"Hadi gel, oturalım şöyle..."

Görüntüye o kadar odaklanmıştım ki yerdeki yastıkları görmemiştim bile. Birlikte yastıklara oturduk. Başımı kaldırıp yine perdedeki uzaya baktım. Şu an karşımızda Satürn vardı. Küçükken Satürn'e hep Etekli Gezegen derdim.

"Biliyor musun?" diye bana bakan Aslı'ya döndüm. "Dünya'ya yağışlar su olarak düşerken Satürn'e elmas olarak düşüyor." Aslı şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.

"Öyle mi? Bilmiyordum, çok ilginçmiş." Başımı salladım.

"Aynen öyle... Üstelik bu durum Jüpiter, Uranüs ve Neptün'de de var." Gülümsedim. "Satürn'ü hep sevmişimdir. Küçükken etrafındaki halkaları eteğe benzetirdim. Etekli gezegenim o benim." Aslı perdedeki Satürn yansımasına bakarak gülmeye başladı.

"Güzel benzetme..." Bana döndü. "Mutlu olunca o kadar tatlı oluyorsun ki, seni hep böyle görmek için her şeyimi veririm bir tanem." Söylediği benim zaten dolu dolu olan mutluluğumu daha da arttırdı.

"Sen benim yanımda olduğun her an mutluyum sevgilim. En kötü günümde olsam bile." Dingin bakışlarla ellerimizi birbirine kenetledi.

"Aynı duyguları ben de hissediyorum bir tanem. Seninleyken yoluma çıkan bütün engelleri, beni dibe çekmeye çalışan karanlığı bir çırpıda savuruyorum önümden. Hayatımı hiç olmadığı kadar güzel hale getiriyorsun. Tek bir bakışın bile günümü güzelleştirmeye yetiyor." Gözlerimi kapattım. Varlığımın onun için böylesine kıymetli olduğunu bilmek yaşama isteğimi arttırıyordu.

Gezegenler ve yıldızlarla ilgili ne biliyorsam Aslı'ya anlattım. Beni merakla dinledi. Görüntü bittiği zaman oradan ayrıldık. Etrafımdaki bilindik binaları görmemle aslında az önce Sığınak'ta olduğumuzu anlamış oldum. Etraf o kadar karanlıktı ki fark edememiştim.

Bir sahil kenarında yürümeye başladık. Aslı, "Seni deniz tutar mı?" diye sordu.

"Yoo, aksine denizi severim. Neden ki?"

"Birlikte vapura binelim diyorum. Oradan karşıya geçeriz, Balçova'ya falan gideriz. Orada teleferiğe bineriz." Planı hoşuma gitti. Ona başımı salladım.

"Olur sevgilim, hadi gidelim."

Sahil kenarında yarım saat kadar yürüdükten sonra vapurların geçtiği yere geldik. Bizim bineceğimiz vapur da şansımıza kısa süre sonra harekete geçecekmiş. Aslı'yla birlikte vapura binip yukarı katta bir yere oturduk. Ege Denizi hırçın dalgalarıyla tam altımızdaydı.

Altı KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin