(Emre'nin Anlatımıyla)
"Patlamak üzereyim!"
Ah matematik, neden matematiksin sen? Ders o kadar sıkıcı ve bunaltıcı geçiyordu ki aklımdan deftere kafa atarak beyin kanamasından ölmeyi planlamak gibi çok hoş fikirler geçiyordu. Fakat maalesef ki ölmek için çok erken bir yaşta olduğumu fark ettiğimde işler değişiyordu.
"Az kaldı, dayan..." diye fısıldadı yanımdaki Aslı. Bıkkın bir ifadeyle ona döndüm.
"Birkaç dakika önce de aynısını söylüyordun. Ve daha zilin çalmasına 17 dakika 21 saniye var!" diye çemkirdim. Ama tabii ki sessiz çemkirdim. Hocadan sıra dayağı yemek istemezdim.
"İsteyince matematikte gayet usta olabiliyorsun bir tanem." dedi tatlı tatlı.
"Ya ya, ne demezsin..." dedim homurdanarak. Sessizce kıkırdadı.
"Bir sorun mu var Emre?" Hocanın sesiyle ona döndüm. Bize bakıyordu. Boğazımı temizledim.
"Yok hocam, tabii ki yok! Ne olabilir ki?" dedim zoraki bir gülümsemeyle. Arkamdaki Arda ve Eray'ın sırıtmalarını duyabiliyordum.
"Bilmem," dedi hoca gözleri Aslı ve benim aramda gidip gelirken. "Sanki sıkılmış gibisin."
"A-a!" dedim şaşırmış gibi, "Sıkılmak mı? Sizin dersinizden mi? Ne münasebet! Matematikten eğlenceli ders mi var ya! Duymamış olayım lütfen..." Hoca varla yok arası bir gülümsemeyle bana kısa bir bakış attıktan sonra tahtaya dönüp yarım bıraktığı sorusunu yazmaya devam etti. Huh, ucuz yırttık!
"Kıvırmakta senden iyisi yok yeminle!" dedi arkamdaki Arda. Geriye yaslanıp, "Söz konusu Oya Hoca olunca kıvırmak zorundasın, yoksa gözlerine veda etmek durumunda kalırsın yakışıklı..." diye mırıldandım.
"Evet gençler," diyerek bize döndü hoca. Soruyu gösterdi. "Çözün bakalım."
İç çekip deftere yazdığım soruya baktım. Soru da bana... Uğraşmaya çalışsam da soruya net bir cevap bulamadım. Fakat yanımdaki matematik dâhîsi defterini kendisi kadar güzel işlemlerle dolduruyordu. Soruyu çözmüş olacak ki başını kaldırdı.
"Hocam cevap E şıkkı mı?" diye sordu. Hoca memnuniyetle başını salladı.
"Aferin, doğru. Gel çöz bakalım..." Aslı ayağa kalkıp tahtaya ilerledi ve bizlere de anlatarak çözmeye başladı.
Bitirdiğinde yerine geçecekken hoca, "Matematik öğretmenliği düşünür müsün Aslı?" diye sordu. Aslı olduğu yerde durup hocaya bakarak başını iki yana salladı.
"Sayısal alanda olduğu için düşünmedim hocam. Hedefim rehber öğretmenliği." diye cevapladı.
"Anlatımın hoşuma gidiyor. O sebeple sordum. Eminim güzel bir rehber öğretmeni olursun kızım." dedi gururla. Aslı utanarak gülümseyip teşekkür ederek yanımdaki yerine ilerledi.
Bunun gibi birkaç soru daha çözdükten sonra Allah'ıma binlerce kez şükürler olsun ki çalmak bilmeyen zil çaldı. Anında ayağa fırlayıp Aslı'ya döndüm.
"Allah rızası için şu sınıftan çıkalım, daraldım!" dedim.
"Sana ne oldu bugün? Neden bu kadar bunaldın?" diye sordu Eray.
"Ne bileyim, ders hiç sarmadı." dedim. Aslı yanıma geldiğinde diğerleriyle birlikte koridora çıktık.
"Emre!" İsmimi duymamla durdum. Sesin geldiği yöne baktığımda Ceylan bu tarafa geliyordu. Muhteşem...
"Konuşabilir miyiz?" diye lafa girdi yanımıza ulaştığında.
"Dün söyleyeceğimi söyledim. Daha ne istiyorsun?" dedim sertçe. Ceylan iç çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altı Kalp
Teen Fiction6 Ana Karakter, 6 Farklı Anlatım. Üçüz Kızlar, İstanbul'da Yaşadıkları Hayattan Bıkmışken Şans Sonunda Yüzlerine Güler. Babalarının Patronu Mehmet Yıldırım, Kızlara Memleketleri İzmir'de Burs Ve Ev İmkanı Sunar. Yıllar Önce İstanbul'da Zor Mücadele...