(Eray'ın Anlatımıyla)
Ne konuşuyorlardı? 5 dakika olmuştu. 5 dakikadır ne konuşuyorlardı böyle? Düşünmekten artık ciddi manada çıldırma seviyesine geldiğimi hissettiğimde ayaklandım ve kapıya ilerleyemeden Arda'nın sesini duydum.
"Eray nereye?"
Ona dönmeden,"Lavaboya..." dedim ve sınıftan çıktım. Gerçekten sıkışmıştım aslında. Lavaboya girdikten sonra koşa koşa grup odasına gittim.
Grup odasının aralıklı kapısına ulaştığımda odadan sesler geliyordu. Bora, kitaplığın önünde duran masaya yaslanmış, Asya ile konuşuyordu. Karşısındaki Asya'nın sırtı bana dönük olduğundan yüzünü göremiyordum.
"Anlattığım gibi, o Veysel şerefsizinin fotoğrafları yayacağını bilseydim antlaşmayı kabul ederdim." dedi Bora. Şaşkınlıkla durdum. Fotoğraflar? Antlaşma?
"Yani eğer o antlaşmayı kabul edip benden ayrılsaydın fotoğraflar yayılmayacaktı, öyle mi?" dedi Asya.
"Aynen öyle... Ama inanmadım. Yapmaz dedim. Yapamaz dedim. Ama yaptı."
Dehşet içindeydim. Benim yaşadığımı Bora da mı yaşamıştı? O da mı bir antlaşmanın kurbanıydı?
"Ne olur benden daha fazla nefret etme Asya," dedi titreyen sesiyle. "Ben aylarca sensizlikten kahroldum. Baktığım, başımı çevirdiğim her yerde seni gördüm. Ben sana hâlâ çok aşığım. Bak artık olanları biliyorsun, sana asla zarar vermek istemediğimi biliyorsun. Yeniden eskisi gibi olalım. Lütfen..." Korkuyla Asya'ya baktım.
"Bora... Senden sonra çok şey oldu."
"Ne gibi?" Asya derin bir nefes aldı.
"Bir sevgilim oldu." Bora şaşkınlıkla Asya'ya baktı.
"Nasıl yani? Senin şu an bir sevgilin mi var?" dedi korkuyla.
"Hayır, ayrıldık." dediğinde kalbimde büyük bir sızı hissettim. Doğruydu ama acıydı...
"Tamam o zaman," dedi heyecanla, "Bak Asya, ben açık liseye geçtim. Ailemi bir şekilde ikna edip bir süreliğine İzmir'e tatil yapmaya geldik. Babanın durumunu da biliyorum, başın sağ olsun. Yüzünün ifadesinden anladığım kadarıyla senden ayrılan karşı taraf olmuş. Ama beni biliyorsun, ben seni bir kere olsun bırakmadım. İzin ver acını hafifletmek için yanında olayım."
Asya durdu. Şu an yüzünü görmek için her şeyimi verirdim! Ne diyeceğini öyle merak ediyordum ki...
"Evet benden o ayrıldı. Ama çok kısa bir süre önce ayrıldık. Şu an seninle olmam ona büyük saygısızlık olur. Hem sana olan hislerim eskidendi." dedi hüzünle.
"Benimle birlikte ol demiyorum ki," dedi Bora kararlılıkla. "Arkadaş olalım diyorum. Biliyorsun, biz sevgili olmadan önce çok iyi arkadaştık. Hislerin konusunda da üzerine gelmiyorum, zaman geçtikçe fikrinin değişeceğine inanıyorum."
Asya'nın kararsızlığını görünce Bora, elini Asya'nın iki yanına koyup, "Kendini ona kapatma Asya, o seni unutmuş ki senden ayrılmış. Sen de onu unut. Biliyorum bu hemen olmaz, ama ben sana yardımcı olacağım. Zaten babanın acısıyla yanıp kavruluyorsun. Bir de bu seni daha çok üzüyor. Ama beni yanlış anlama, amacım seni onu unutmaya zorlamak değil. Sadece onun aksine ben senin yanındayım. Ve yemin ediyorum eğer kabul edersen seni asla ama asla bırakmayacağım."
Bora'nın söylediklerine ister istemez gözlerim dolmuştu. Benim Asya'yı bırakma ihtimalim, onun bırakma ihtimalinden yüzlerce kat daha düşüktü. Ama oradan bakılınca durum tam tersi görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altı Kalp
Teen Fiction6 Ana Karakter, 6 Farklı Anlatım. Üçüz Kızlar, İstanbul'da Yaşadıkları Hayattan Bıkmışken Şans Sonunda Yüzlerine Güler. Babalarının Patronu Mehmet Yıldırım, Kızlara Memleketleri İzmir'de Burs Ve Ev İmkanı Sunar. Yıllar Önce İstanbul'da Zor Mücadele...