36. Bölüm: Yara İzi.

14 2 0
                                    

(Emre'nin Anlatımıyla)

Eray'la birlikte oturma odasında oturmuş, sohbet ediyorduk. Sabah gördüğüm Eray'la şu an gördüğüm Eray arasında dağlar kadar fark vardı. Sadece birkaç saatte böylesine çabuk toparlanması beni gerçekten sevindirmişti.

"Barışacağınıza adım kadar emindim." diye mırıldandım rahatlamış bir şekilde.

"Ümidimi çok kaybetmiştim oğlum. Bir daha asla eskisi gibi olamayız sanıyordum. Şimdi yeniden ona doya doya bakıp ellerini tutabilmek öyle iyi hissettirdi ki..." Sesindeki dingin ve mutlu tınıyı duymak dudaklarımın yukarı kıvrılmasını sağladı.

"Patron kaç gün izin verdi sana?" diye sordum. Dünkü kazadan sonra çalıştığı kafeden izin almıştı.

"Bugün sondu, yarın yeniden işbaşı..." diye cevapladı.

"Ben de güzel bir iş bulsam iyi olur. İkiniz çalışırken benim boş boş oturmam doğru olmuyor." dedim.

"Oğlum boş ver. Sen bize yemek yapıyorsun, evin işleriyle ilgileniyorsun. Hem yaz tatilinde bayağı çalıştın. Bırak, şimdi de biz halledelim." demesiyle mecburen onu onayladım. Yine de arada günlük işlere giderek vicdanımı rahatlatsam daha iyi hissederdim.
O sırada dış kapının açılmasıyla Eray ile şaşkınlıkla bakıştık. Arda'nın gelmesine daha vardı.

"Arda?" diye içeriye seslendim.

"Benim..." diyerek yanımıza geldi.

"N'aber beyler?" dedi hafifçe gülümseyerek.

"İyidir, hoş geldin. Erkencisin..." dedi Eray kaşlarını hafifçe çatarak.

"Hoş buldum, bugün erken paydos ettik. Ondan erkenciyim." diyerek yanıma oturdu.

"Sende olaylar nasıl? Yüz tipinden anladığım kadarıyla Asya ile barıştınız." Eray genişçe gülümsedi.

"Aynen barıştık. Kendimi çok iyi hissediyorum be oğlum!" dedi huzurlu sesiyle.

"Belli oluyor." dedi Arda sırıtarak.

"Aman, Allah ikinci kez ayırmasın." diye mırıldandım.

"Amin..." dedi ikisi aynı anda.

Ortama yayılan sessizlikle amaçsızca gözlerimi ellerime diktim. Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırıp ellerime daha dikkatli baktım. Büyümüşler miydi yoksa bana mı öyle geliyordu? Sanırım boyum uzuyordu. Şu son aylarda giydiklerim küçük ve kısa gelmeye başlamıştı. Merakla bizimkilere döndüm.

"Siz de boyunuzun uzadığını hissediyor musunuz?" diye sessizliği bozdum. İkisi de bana döndü.

"Ne alaka şimdi?" dedi Eray merakla.

"Ellerim büyümüş gibi, giydiklerim küçük geliyor. Metre ile ölçsek mi?"

Arda, "Olur, getir bakalım. Benim odamda, gardıropun altındaki çekmecede olacaktı..." dedi. Kalkıp Arda'nın odasına girdim ve eğilip dediği çekmeceyi açtım. Metreyi kapıp bizimkilerin yanına geri döndüm.

"Evet, gönüllüleri alalım?" diyerek metrenin ucundan tutup hafifçe çektim.

İlk Eray kalktı. Halı olmayan bir yere geçip duvara yaslandı. Metreyi uzatıp ucunu Eray'ın ayağına uzattım. Baş hizasına kadar uzattıktan sonra durdum ve sonuca baktım.

"Maşallah... 1.85 olmuşsun." dedim. Şaşkınlıkla bana baktı.

"Cidden mi?"

"Evet... Önceden kaçtın?" diye sordu Arda.

Altı KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin