annnnnnneeeee diye bağırdım yine ve yine.
''sana kaç defa aşağıdan bağırmamanı söyleyeceğim ezra'' ve yine aynı cevap hiç sekmiyor valla ben anne diye bağırıyorum oda her seferinde aynı cevabı veriyor ne güzel bir hayat bu böyle. tabi ayakkabımın altının delinmesini ve sırıksıklam olan çorabımı saymazsak.
''ya versene anahtarı ya'' diye bağırdım yukarıya bakmaktan boynum ağrımıştı.
''şu anahtarlarını yanına almayı öğren artık ezra'' diye kükredi emnine hanım.
''al şunu ve git başımdan daha 9 odam var doğru eve oyalanma evi arıcam on dakika sonra'' dedi. ne zaman sıkı yönetim ilan edilmişti ya benim hayatımda ve garip olan benim neden haberim yoktu. eve git oyalanma evi arıcam bunları annemin söylemesi kadar garip olan bir şey daha olmazdı. bana son bir bakış atıp öpücük gönderdikten sonra beşinci kattaki sarktığı oda pencerisinden kendini içeriye çekip gözden kayboldu.
annem yirmi yıldır aynı otelde çalışıyordu kat görevlisi olarak ve bakması gereken iki kız vardı:))) biri ben doğal olarak. diğeride tontiş yani anneannem.
''nerdesin lan sen'' bu bıkkın cümleyi söyleyen kankam cem. annemin en yakın arkadaşı necla teyzenin oğlu aramızda sadece bir gün var ben haziran 12 o haziran 13 doğumlu. onunla hep doğum tarihi hakkında dalga geçerim. 13. gün uğursuzsun oğlum gudubetsin diyerek onu sinirlendirmeye bayılıyorum.
''geldim ne varda atarlanıyorsun iki dakka bekledin alt tarafı''
''ne ikisi lan tam yirmi dakika oldu''
''off tamam kafa ütüleme hadi geç kalıyoruz'' dedim ve tabana kuvvet yürümeye başladık.
''bak bu kezde aynı şeyi yaparsan yeminle o saçlarını yolarım'' diye söylenip durdu yol boyu. geçen haftaki basket maçında ayağına çelme kaktım diye iki gün benimle konuşmamıştı çokta narindi beyefendi.
''tamam be amma konuştun haaa'' dedim spor solununa girdiğimizde herkes bizi bekliyordu ve her zamanki kadro tam takım ordaydi kızlar ve erkekler.
''nerdesiniz yaa'' diye ciyakladı melis
''geldik sende başlama valla giderim'' diye tehtit ettim onları.
''git hazırlan hadi '' dedi ilayda. soyunma odasina girip Üzerimdeki formami cikarip diz alti sortumu Beşiktaş formami giyip dışarı ciktim.
"dembaba formasıyla basket oynayacak olman ne kadar saçma" arkami döndügumde mavi gözlü kumral bir çocuk bastan aşağıya beni suzuyordu. kim ki bu daha önce hic görmemiştim. erkek soyunma odasınin kapısına yaslanmis kollarını göğsünde birleştirmiş ona bakıp kaldığımi ve hala tek bir cümle söylemedigim icin ukalaca gülüyordu. cevap verme yürü git dedim ve sahaya girdim.
"sende bu gün bi uyuşukluk var ama neyse" dedi cemre saçının topuzunu düzeltmeye uğraşıyordu.
"hadi başlayalım" diye ellerini çırptti gamze. Karataş erkek lisesi. yunus Emre kiz lisesine karşı.
"Bence yenikeceksiniz" diyen ses ve nefes kulagimi ve saçlarımi yaladiginda arkami döndüm. sekiz kişilik kiz grubu put gibi oldukları yerden bir milim bile kipirdamiyordu.
"kimsin sen neden ikide bir konuşup duruyorsun. beyler bu sizin arkadaşınız mı? " diye sordum Karataşlilara.
"yooo bu kim lan " diyen emre diğer arkadaşlarına bakti ama hic biri tık ses çıkarmayınca bizim kızlara döndüm.
"tanıyor musunuz bunu"
"ikinci defa bana bu diyorsun ezra" dediginde sahanin orta yuvarlaginda durmuş bu gök gözlüyle konuşuyordum.
"Cık şu sahadan senin boş lakirdilarinla zamaniniz ölüyor burda" dedim bi dakika ya
"sen bnin adimi nerden biliyosun be"
"kimin tanıdığı belli oldu " dedi emre
"kes lan tanısam böyle mi konuşurum bununla bak yine bu dedim" dedim karşımda ki çocuk emreye kötü bir bakış gonderip kırmızı Adidaslarini yere vura vura çıkıp gitti sahadan. ve bizde başladık. başladık amma sonuç hicte iyi olmadı.idda daki
iskenderleri kaybetmiştik.
"üzülme ezra bi daha ki sefere" diyen emre soyunma odasına girmeden yanağımdan bir makas alip elini öptü.
"asla bak asla diyorum sana yeni ayakkabı yok ezra sekiz ayda uc spor ayakkabı harcadın hem yaz geliyor artik " dedi annem yine eve geç kalmıştım bi ton fırça yemiş ustelik ayakkabı mevzusunu söyleyince yine delirtmistim anneşi.
"iyi ki bi şey istedik çalışır alırım ben ayakkabımi" dedim mağrur gururlu bir ses tonuyla ve yüzle söyledi ama ben bile inanıyordum bu dediklerime. anneannem ve annem birbirlerine bakıp kahkahayi patlatinca cok pis got oldum.
"guldurme beni kiz ahh kalbim" diyen anneannem gözlerinden gelen yaşları sildi hala gülüyordu kadin yaa.
"gecen yil otelden, restorant ve bujiteri dukkanindan konulduğunu bilmesem inanicam valla " dedi annem. Yine gömüyorlardi beni ama altta kalamazdim. yapım böyleydi en son sözü hep ben söylerdim hep.
"o restaurant sahibi sen ona yüz vermeyince kovdu beni bebeğim anneanne sen biliyor musun gecen yıl ki muhabbeti aaaaa pardon anniş bilmiyordu dimi neyse sen anlatırsin benim dersim var" dedim ve annemle anneannemi öpüp odaya girdim. matematik sınavı vardı yarın kesin ve kesin yine cakacaktim bu dersten ahh bok vardı sanki TM sınıfını seçecek. boşver yaa git yat nasılsa kalacaksın bari çalışmadim kaldin derim. Kndimi yatağa attigimda saat dokuz bucugu geçmişti. deliksiz ve yogun bir uyku beni bekliyordu ac bana kollarini uyku sar sarmala beni tabi sabah yedi ye kadar. ..
Multimedia : ezra
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİM vol:1 and vol:2
ChickLitçünkü alex'e deliler gibi aşık da olsam onun karanlığıyla baş edemezdim kaybolurdum o karanlıkta oysa ben aydılığı seviyordum o simsiyah bir geceydi... ... EZRA.... kokusunun sardığı yastığı kıskanmakta nedir böyle. saçmalama alex kendine g...